Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ S ] / Senin gibi

Senin gibi перевод на французский

25,825 параллельный перевод
Senin gibi, evet.
Comme toi, oui.
Senin gibi insanlar birini öldürmemeli.
Les gens comme toi ne devraient pas tuer.
Hayatım boyunca senin gibi adamlar gördüm.
J'ai connu des types de votre genre.
Senin gibi değil, ama onlara zarar veriyor.
Pas comme vous, mais... il les abîme.
Eski iş arkadaşın Bayan Marci Stahl seni çok övdü ve adı kötüye çıkmış Punisher duruşmasını inceledikten sonra senin gibi bir yeteneği ekibimize davet etmemem aptallık olur.
Votre ancienne associée, Mlle Marci Stahl, vous recommande vivement. Et après avoir examiné le procès du tristement célèbre Punisher, je serais bête de ne pas inviter un tel talent dans notre équipe.
Senin gibi daha riskli, geleneksel olmayan davaları almaktan korkmayan birine.
Quelqu'un comme vous, qui ne craigne pas de gérer des dossiers risqués, originaux.
Senin gibi bir psikopatın bu durumu anlamasını beklemiyorum.
Je ne m'attendrais pas à ce qu'un psychopathe comme toi comprenne.
Hele bir de senin gibi bir şerefsizden tavsiye aldıklarını düşünürsek.
Surtout en prenant conseil auprès d'un branleur comme vous?
Peder, nasıl oldu da senin gibi biri beni buldu?
Padre, comment, autant que vous êtes, m'avez-vous trouvé?
Senin gibi ikiyüzlülerden hep bir şey çıkar.
Les hypocrites comme vous ont toujours quelque chose.
Bu psikopatlar arasında restoranı senin gibi miras olarak alacak var mıydı?
L'un de ces dingues voudrait-il prendre votre place au restaurant?
Senin gibi birinin işine yaramaz mı sence de, Malcolm?
Ça pourrait être utile pour quelqu'un comme vous, vous ne pensez pas, Malcolm?
Ben senin gibi değilim.
Je n'ai rien à voir avec toi.
Eğer son birkaç haftadan bir şeyler öğrendiysem senin gibi harika bir adama hayatımda yer yoksa, belki de kimseye yer yoktur.
Si j'ai appris quelque chose ces dernières semaines, c'est que si je n'ai pas la place pour un mec génial comme toi dans ma vie, je n'ai peut-être de place pour personne.
Medya senin gibi insanları rahatlatmak için yok Max.
Et bien, le média n'existe pas pour mettre à l'aise des gens comme vous Max.
Dünyaya gelip eğer insanoğlu aşağılık yönlerini değiştirmezse onu yok etmekle tehdit eden senin gibi bir uzaylı hakkındaydı.
C'était à propos d'un alien, comme toi, qui était venu sur Terre et menaçait de la détruire si l'humanité ne changeait pas de comportement.
Aynı senin gibi.
Tout comme vous.
- Senin gibi bir şey mi?
Il est comme vous?
- Sonumun senin gibi olabileceğini düşündüğümde.
Quand je pense que j'aurais pu finir comme toi.
Şimdi, bak. Bu dava bittiği an her şeyin icabına bakacağım ve çok güzel olmasını sağlayacağım. - Senin gibi.
À l'instant où cette affaire sera réglée, je m'occuperai de tout, et je ferai quelque chose d'aussi beau que toi.
Parası olmasaydı senin gibi bir sevgiliye sahip olamayacak birini arayacaksın.
Un type trop moche pour une petite amie comme toi s'il n'avait pas de fric.
Sana şöyle söyleyeyim. Eğer aynı görüşü paylaşan bireylerin gruplar oluşturduğunu hissediyorsan senin gibi güvenilir ve hapishaneyi çetesiz tutmak isteyen mahkumları toplayıp...
Mais sachez que s'il vous prend l'envie de former un groupe de détenues similaires à vous, de confiance et intéressées à l'idée d'empêcher les gangs de se former...
Senin gibi 20'li yaşların hep umudunu beğeniyor gibi hissediyorum. Ve o zaman 30'larınız, umudun ne kadar salak olduğunu fark etmek üzeresiniz.
On dirait qu'à 20 ans, on est plein d'espoir et à 30 ans, on se rend compte que c'était idiot, cet espoir.
Senin gibi küçük vahşi bişeydim.
J'étais un sauvageon, comme toi.
Senin gibi hissetmiyorum.
Ce n'est pas l'impression que tu me donnes.
Ama orası senin gibi otoriteyle sorunu olan çocuklar için.
Mais c'est un endroit pour les enfants comme toi qui ont du mal avec l'autorité.
Senin gibi üzgün olan kişiler, benim gibi konsantre olmuş mükemmel biriyle baş edemez.
C'est triste que certains, vous, ne puissent supporter tout ce concentré de génie, moi!
İnsan zamanla alışıyor, senin gibi.
C'est exquis, comme toi.
Senin gibi değilim ben. Onun temsilcisi işçisi değilim.
Je ne suis pas comme vous, son émissaire, son employé.
Tıpkı senin gibi.
Comme toi.
Ben de senin gibi iki insanın birleşmesinden meydana geldim.
J'ai été conçu par deux humains, comme vous.
- Doğrudur. Ben senin gibi anatomi uzmanı değilim.
C'est vrai, je ne suis pas un expert en anatomie comme toi.
- Ben de senin gibi etkisiz bir elemanım burada.
Allez.
Senin bu resimdeki gibi bir pantolonun yok mu?
T'as pas un pantalon et un pull comme ça?
Senin fikrinmiş gibi gözükmesi gerekiyor, benim değil.
Ça doit sembler venir de vous.
Ama senin de gördüğün gibi Doktor Palmer, bu çağ birçok kahramanlık fırsatı sunuyor.
Mais comme vous le voyez, Dr Palmer, cette période est propice à l'héroïsme.
Bunu yaparsak senin de en azından aynı şeyi hissediyormuş gibi yapacağını bilmem gerek.
Si on fait ça... Si... Je veux que tu fasses au moins semblant d'avoir le même respect.
Benim olduğu gibi, senin de evin burası.
C'est votre sang, comme le mien.
Senin beni kandırdığın gibi mi?
Comme tu m'as bernée?
Senin kazancın ne? Bazen aklımda bir şeyler oluyor ama genelde, Benny'de olduğu gibi ödemeyi ilerleyen bir tarihe bırakıyorum.
Parfois, j'ai quelque chose à l'esprit, mais d'habitude, comme avec Benny, c'est simplement être remboursé à une date ultérieure.
Senin sonun da diğerleri gibi olacak.
Vous finirez comme les autres.
Herkes bir şeyi bilmek üzere, Gary. Ve şimdi de ben seni, tıpkı senin beni bıraktığın gibi bırakıyorum. Kafeslerle dolu bir yerde, gidecek hiçbir yerin olmadan.
Tout le monde saura quelque chose, Gary, et maintenant je te quitte comme tu m'as quitté... dans un endroit rempli de cages, avec nulle part où aller.
Aslında zor olan bir şey, oda arkadaşın senin yoğurtunu yemediği gibi.
Quelque chose de vraiment dur, pas le coloc qui mange votre yogourt.
Biliyor musun, hafta sonu canlı gibi Senin için şanslı olurdu.
Vous savez, Weekend Live aurait de la chance de vous avoir.
Yoksa Paula gibi ücretli mi? Gerçi Paula ucuza çalışıyor, taş gibi, senin taşları emiy...
Paula se met à 4 pattes et tu la secoues... pour être secoué.
Ama senin kalbin benimki gibi kararmayacak, duyuyor musun beni.
Mais ton cœur ne sera pas noir comme le mien, mon chéri.
Yaban sıçanı gibi bahçe yolunun üzerine çıkma yoksa senin iyiliğin için her şeyi silerim ve tamamen sil baştan başlarsın.
N'espère pas monter sur le sentier du jardin comme un mouton, ou j'effacerai tout et recommencerai à zéro. Pour ton propre bien.
Bütün çocukların içinde senin topladığın gibi hangisi toplar?
Que fait un gamin comme toi avec ces autres gamins?
Hef gibi zaman içinde gelişmiş bir adam bile senin hangi kutuya sığacağını bulmakta zorlanıyor.
Même un homme évolué comme Hef peinera à vous cerner.
Yarın yapacağım şu iş vardı ya, işte onu senin yapman ve benmişim gibi davranman gerek.
J'ai un truc prévu demain. Tu dois le faire et te faire passer pour moi.
- Senin gibi.
Tout comme vous.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]