Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ T ] / Tuhaf bir şey

Tuhaf bir şey перевод на французский

1,249 параллельный перевод
Evet, biliyorum, tuhaf bir şey.
Je sais, ça paraît bizarre.
Çok tuhaf bir şey. En başta sadece beni çağırsın istedim.
En fait, je voulais juste qu'il m'invite.
Tek başıma yaşamak biraz tuhaf bir şey.
Ça fait un peu bizarre de se retrouver tout seul.
Bilmiyorum,... ... ayrıldığında tuhaf bir şey var mıydı?
je ne sais pas... d'inhabituel chez lui, à son départ?
Böyle bir soru sorman çok garip, Bill... ... çünkü ayrıldığı sıralarda,... ... Bay Nightingale'de tuhaf bir şey vardı.
C'est drôle, cette question, Bill... en effet, j'ai trouvé bizarroïde... la façon dont M. Nightingale est parti, oui.
" Ama ne zaman bir problem çıksa, tuhaf bir şey olsa, sen çıkıp onları engelledin.
"Mais à chaque fois qu'il y avait un problème ou un événement obscur, tu étais toujours là pour le résoudre."
Bana bir şey oluyor Piper, oldukça tuhaf bir şey hem de.
Piper, il m'arrive un truc. Un truc très étrange.
Bu işte sahiden de çok tuhaf bir şey var.
Tout ceci est très bizarre.
Tuhaf bir şey yapmam gerekmeyecek, değil mi?
Je ne devrai pas faire des choses bizarres, hein?
Tuhaf bir şey yapmam gerekmeyeceğini söylemiştin.
- On ne devait rien faire de bizarre. Je...
Kahve evinde çok tuhaf bir şey oldu.
Il m'est arrivé un truc bizarre.
Tuhaf bir şey gözlemledin mi?
Alors, des choses bizarres?
Nasıl olduğunu bilmiyorum.Ben küçük bir domuzum. Ne tuhaf bir şey!
Quelle étrange coïncidence.
Lastik izlerini kazıdık ve tuhaf bir şey bulduk.
On a analysé les pneus. Il y a un truc bizarre.
Tuhaf bir şey oldu mu, herhangi bir karışıklık?
Vous n'avez rien remarqué?
Boşuna dememişler. Geçmiş tuhaf bir şey.
C'est curieux le passé.
Tuhaf bir şey.
C'est étrange.
Tuhaf bir şey değil. Haydi bebeğim.
Il n'y a pas de coup fourré.
Hepsi burada. Ama tuhaf bir şey var.
Tout est lá, mais il y a quelque chose de bizarre.
Bence öyle, tuhaf bir şey.
Ça, c'est bizarre.
Kendi kafamı kesmekle ilgili çok tuhaf bir şey var.
Ça fait bizarre de tailler sa propre tête.
Tutan parmak izi yok ama kanda tuhaf bir şey çıkmış.
- Aucune empreinte ne correspond.
Hırsızlıktan önce tuhaf bir şey dikkatinizi çekmiş miydi?
Aviez-vous remarqué quelque chose de bizarre avant?
Tuhaf bir şey görürsem aramamı söylemişti. Bu çocuğa poz verdirilmiş.
Il m'a dit de signaler les trucs bizarres.
Tuhaf bir şey olsa bana söylerlerdi.
S'il y avait quelque chose, ils me le diraient.
Çok tuhaf bir şey.
- Ca me fait tout bizarroïde.
Ama sonra çok tuhaf bir şey oldu.
Puis des choses extrêmement bizarres se sont produites.
Hiç ses duydunuz mu? Tuhaf bir şey oldu mu?
Vous n'avez rien entendu d'insolite?
Tuhaf bir şey var, efendim. Bir elinin tırnakları uzun ama diğer elindeki tırnaklar çabucak kesilmiş.
Elle a une main avec les ongles longs et l'autre, avec les ongles coupés et les pulpes écorchées.
Hayır, bu çok tuhaf bir şey.
Non. C'est étrange que tu demandes ça.
Gerçekten tuhaf bir şey duymak ister misiniz?
Vous voulez que je vous raconte un truc bizarre?
Ve her Ben'den bahsettiğinde, tuhaf davranıyorsun ve biliyorum, aramızda bir şey yok deyip duruyorsun ama dışarıdan hiç de öyle gözükmüyor.
Et je me retrouvais dans la même situation, 5 000 km plus loin.
Tuhaf bir şey keşfettim.
Capitaine, j'ai découvert quelque chose d'étrange.
Şey, bak, biliyorum bu tuhaf bir durum, Shari, ama beklemek istemiyorum.
Je sais que c'est bizarre, mais je veux pas attendre.
Nedenini söyleyeyim. Geleneklere karşı olduğum için değil. Tuhaf bir şey bu.
Ce n'estpas que je sois contre la tradition mais je trouve bizarre qu'une femme danse nue alors que mes amis crient
Hiç bir şey demedin. Sadece bana tuhaf tuhaf baktın.
T'as pas dit un mot mais tu m'as regardé avec un drôle d'air.
Tuhaf insanlar hakkında birkaç şey! Bir. Tuhaf insanlar erkekler gibi isyan eder.
Ce qu'il faut savoir à propos des farfelus... c'est que, primo, ils se révoltent comme vous!
Sana yazmak tuhaf ve yeni bir şey gibi.
Cela me fait bizarre et nouveau de t'écrire.
En tuhaf şey de, bir kutunun içindeki koldu.
Une chose affreuse avec un bras dans une boîte.
Üstünde tuhaf deriden bir şey vardı...
Elle portait cette chose étrange en cuir et d'autres choses.
Son 48 saatte tadı metal gibi ya da tuhaf herhangi bir şey yedin mi veya içtin mi? Yapma.
Ces 2 derniers jours, avez-vous mangé ou bu quelque chose de bizarre au goût?
Sanki aklımdan geçen her şey, tuhaf bir tür döngünün parçasıymışçasına, bilinçaltım yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.
Comme si ces choses qui m'obsédaient faisaient partie d'un étrange cycle que mon subconscient me révélait petit à petit.
Tiyatro seyircisi bana hayat veriyor. Şu tuhaf makine ise, bir şey vermiyor.
Le public du théatre m'insuffle la vie, alors que j'ai l'impression que cette chose me la retire.
Olağan dışı bir şey hatırlıyor musun? Tuhaf davranan birini?
Il y a eu quelque chose d'inhabituel?
Sonra bir şey duydum.., sanki banyonun kapısı kapanıyormuş gibi bir ses geldi, ki tuhaf bir durumdu çünkü ben zaten kapalı olduğunu sanıyordum.ve sonra hissettim..
Et j'ai entendu... comme si on fermait la porte de la salle de bains. Pourtant, je croyais l'avoir fermée.
Devre sistemi ile ilgili tuhaf olan bir şey var.
II y a quelque chose d'assez bizarre.
Evet, ama Bayan Martel'de hâlâ tuhaf olan bir şey var.
Oui. Mais je trouve Mme MarteI un peu bizarre. Zeta.
Senin kadar akıllı bir kadının hayattan ve kendinden bu kadar az şey beklemesi tuhaf.
Qu'une femme de ton intelligence... exige si peu de la vie et d'elle-même.
Dermatogda bir şey yaptırdım da, biraz tuhaf görünüyor ve kimse görsün istemiyorum.
Je me suis fait éliminé un truc chez le dermato, c'est pas beau à voir, et je veux exhiber ça devant personne.
Tuhaf şey... Yol boyunca bir ışığı takip ettiler.
- C'est drôle, ils suivaient la lumière.
Tuhaf ama çok güzel bir şey.
Une chose curieuse, mais belle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]