Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ B ] / Babamın

Babamın перевод на португальский

20,918 параллельный перевод
İkinci sınıftayken yanlışlıkla babamın birasını içip sürmeli kapıya kafanı çarptın.
Quando estavas na 2ª classe, acidentalmente bebeste a cerveja do pai e correste contra uma porta.
Babamın bağımlılığı her şeyi değiştirdi.
O vício dele alterou tudo.
Sen, Sands'i bulmama ve babamın cinayeti yüzünden tutuklamama yardım edeceksin demek.
Quer dizer que vais ajudar-me a encontrar o Sands, e prendê-lo pelo assassínio do meu pai.
Tecrübelerinin arasında abisinin tıp fakültesi kitaplarını karıştırmak ve babamın katiline dikiş atmak olan birinin ellerinde.
Nas mãos de uma pessoa que tem como experiência : Folhar os livros de medicina do irmão e dar pontos no assassino do meu pai.
Babamın katilini hapse atmama yardım ettin.
Ajudaste a prender o assassino do meu pai.
Babamın... Umurunda bile değil.
O meu pai nem quis saber.
- Onu babamın pompalısıyla vurdum ve o kaçtı.
- Atingi-o com a caçadeira do meu pai e ele fugiu.
Babamın dosyalarını inceledim.
Estudei os arquivos do meu pai.
İçinde babamın bir fotoğrafı var.
Há aí dentro uma foto do meu pai.
David, bu mezarların hepsi babamın krallığından.
David, estes túmulos... Vêm todos do reino do meu pai.
Babamın sana ne kadar bel bağladığını biliyorum. Ne kadar yakın olarak çalıştığınızı da.
Sei o quanto meu pai contava com você e que trabalhavam muito próximos.
Unutma, babamın bu yerdeki hissesi senden fazla.
Não se esqueça, a loja era mais do meu pai do que sua.
Biliyor musun Harvey, yatırım yapmak istemiyorsan yapma ama babamın ne kadar kötü bir iş adamı olduğu konusunda bir derse ihtiyacım yok.
Sabes que mais? Se não queres investir, não invistas. Mas não preciso de um sermão sobre como o meu pai é mau nos negócios.
Ve bil diye söylüyorum, babamın yanında olmamı engellemek beni korumak olmuyor. Beni çok kızdırıyor.
E, para tua informação, impedir-me de apoiar o meu pai não é proteger-me, é irritar-me à brava.
Gelenekler babamın gururudur ancak Rose'a olan sevgime kıyas biçilemez.
As tradições, o orgulho dos meus pais não é nada comparado com o amor que sinto pela Rose.
Majid! Eğer annem babamı görmezse, ona bir şey oldu zanneder. Babamın iyi olduğunu görsün.
Majid, deixa-a subir, vai tranquilizá-la vê-lo.
Babamın hapları burada mı?
- Os comprimidos dele estão aqui?
Babamın öfkesi bana da geçmiş
É que tenho o temperamento do meu pai
Ama dürümü çatalla yemektense Babamın sikini emerim
Mas mais depressa chupo a pila ao meu pai Do que como um burrito com um garfo
- Babamın töreni için gelmiştim.
- Sim, vim para o velório do pai.
Bana berbat isimler taktınız ve en iyi dostumla babamın ölümlerinden sorumlusunuz.
Chamaram-me nomes horríveis e foram basicamente responsáveis pelas mortes do meu melhor amigo e do meu pai.
Sana sadece babamın akşam burada olacağını söylüyorum başka bir yerde olmak isteyebilirsin diye.
Só estou a avisar porque o pai fará de ama, caso queiras estar noutro lugar.
Babamın yerini alıyorum.
Vou estar a substituir o meu pai.
Ailemden birinin çalıştığı bir dava üzerinde çalışmamam gerektiğini biliyorum. Ama arkadaşım, babamın kayıt defterlerinden birini görmemi istedi.
Sei que não devia trabalhar num caso que um familiar meu trabalhou, mas uma amiga minha quis mostrar-me os diários do meu pai.
Babamın yüksekten düştüğünü görmen emekliliğiyle alakalı olabilir.
Talvez a queda de uma grande altura tenha a ver com o meu pai reformar-se. - Achas?
Babamın cesediyle hatıra fotoğrafı çektirdi.
Uma foto com o corpo do meu pai.
Babamın masrafı, zamanı ve kaynakları dünyanın gördüğü en büyük arkeolojik keşfi bölümünüze sundu.
- Foi graças às despesas do meu pai, tempo e financiamento, que o seu departamento ficou fornecido com a maior descoberta arqueológica que o mundo já viu.
Babamın saatiydi. Glenn'e o vermişti.
Era do meu pai, ele deu-o ao Glenn.
Anne, sen ve babam nasılsınız?
Mãe, então e tu e o Pai?
Babam öldü ve dünyaya göre Doğu Nehri'ne vuran bir başka bağımlının tekiydi sadece.
O meu pai foi-se, e no que diz respeito ao público em geral, ele era apenas outro drogado que flutuou no Rio East.
Hawks her kimse, eğer kitabın diğer yarısını yazan o ise Sands'in babamı öldürdüğüne dair ifade verebilecek tek kişi de o.
Seja lá quem o Hawks for, e se escreveu a outra parte do livro será o único que pode testemunhar que o Sands matou o meu pai.
Eğer dünyanın kalanının da bilmesini istiyorsa babamı öldüren adamı hapse atmama yardım edecek.
Portanto, se quiser que o resto do mundo saiba, irá ajudar-me a prender o homem que matou o meu pai.
Ama genellikle babam planımın ne olduğunu sorup durdu.
Mas principalmente porque o meu pai insistia em perguntar-me pelo meu plano.
Babamı, Morra'nın adamlarını öldürdün.
- Vou arriscar. Mataste o meu Pai, e o pessoal do Morra.
Babam tam 30 yıl hayatını ülkesine ve RAW'a adadı ama karşılığında ne aldı?
E morreu em desgraça. Todos os agentes da RAW sabem as consequências de serem apanhados.
Biliyorsun, babam bana dünyada karanlığın olduğunu söylemişti, ama... Neyi kastettiği hakkında hiç fikrim yoktu.
O meu pai disse-me que havia uma escuridão neste mundo, mas não fazia ideia do que queria dizer.
Tüm bunların üstüne, Babam oraya gittiğinde ne yapacak bilmiyorum.
- Ainda por cima, não sei o que o meu pai fará, quando chegar lá.
Babam emekliliğin tadını çıkarıyor.
O meu pai está a desfrutar da sua aposentadoria.
Şu anda gereken tek şey ne yaptığını söylemen çünkü babamı yarın banka sahtekarlığıyla suçlayacaklarını öğrendim.
A única coisa de que preciso é que me digas o que fizeste. Porque acabei de saber que vão acusar formalmente o meu pai de fraude bancária.
Babam canavarın tekiydi.
O meu pai era um monstro.
Babamın sorunu ne?
Ele...
Sürekli senin hakkında ve babam hakkında konuşuyor uzaklara gidersek herşeyin daha iyi olacağını söylüyor.
Ela está sempre a falar de ti e a falar do pai... como nos iremos embora daqui e as coisas vão melhorar.
Anılarını nasıl öğrendin? Babam ve benimle balığa gittiği zamanı?
Como é que tiveste as memórias da pescar comigo e com o meu pai?
25 yılını babamızın hiç yaşanmamış bir cinayeti işlediğine inanmaya adadın.
Passaste 25 anos a pensar que o pai cometeu um crime que nem sequer aconteceu.
Babam bizi Pennsylvania sınırına kampa götürürdü.
O meu pai costumava levar-nos a acampar na fronteira da Pensilvânia.
Omaha'da babam, Liam ve Drew'un nişanlısını öldüren silahlar.
O meu pai em Omaha, o Liam e as armas que mataram a noiva do Drew.
Babamı aradın mı?
Ligaste ao meu pai?
Babam bütün mezarların soyulduğunu söylüyor.
O meu pai diz que todos os túmulos foram saqueados.
Babam mezarların hepsi bulunmuş olabilir diyor.
O meu pai diz que talvez já tenham sido todos descobertos.
Hadi ama Carter. Babam geldiğinde çok daha iyisini yapmalısın.
Credo, Carter, terá de fazer melhor do que isso quando o pai chegar.
Babam yaptığın suluboya resimleri gösterdi... resimler çok iyi.
O pai mostrou-me as tuas aguarelas. Muito boas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]