Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ B ] / Bir şarkı

Bir şarkı перевод на португальский

7,181 параллельный перевод
Birinin aklına gelip de polk salatasıyla ilgili bir şarkı yapmasının çok güzel bir şey olduğunu düşünüyorduk.
E por isso senti que era a melhor canção de sempre, quando alguém se lembra de escrever uma canção sobre polk salad.
İyi bir şarkın varsa, yeteneğin varsa yeter. Önemli olan şarkı.
se tiveres a canção, se tiveres o que é preciso, o que importa é a música.
Willie, Nashville'de şarkı yazarlığı yaparken Crazy for Patsy şarkısını yazdı. Çok iyi bir şarkı yazarıydı.
Quando o Willie estava a começar a gravar aqui em Nashville, escreveu o "Crazy" para a Patsy, era na verdade um compositor.
Ama bir gün öncesinde de Albay Tom beni arayıp "Elvis, telif haklarının ya da en azından telif haklarının yarısının bizde olmadığı hiçbir şarkıyı söylemez." dedi.
E então na noite anterior, o Coronel Tom ligou e disse : "Sabes que o Elvis não faz nada que não tenhamos de publicar o que pelo menos tenhamos o direito de o fazer."
Bayanlar ve baylar, sırada "Day for the Dead" adlı yeni bir şarkı var. Zac Brown ve Foo Fighters'tan Dave Grohl.
Senhoras e senhores, antecipando uma nova canção chamada "Day for the Dead", a Zac Brown Band e dos Foo Fighters, Dave Grohl!
Kızarmış Tavuk diye bir şarkımız vardı. 2005'te bir CD çıkardık.
Tínhamos uma canção chamada Chicken Fried, gravamos no CD em 2005.
Binlerce insan olurdu. Cotton Eyed Joe ya da öyle bir şarkıyla dans ederlerdi.
Havia milhares de pessoas lá a cantar o "Cotton-Eyed Joe" ou outra coisa qualquer.
Ya da herhangi bir sanatçının herhangi bir şarkısını.
Ou, escolhe um artista, escolhe uma canção.
Buraya kadar gelmiş, gitar çalıyor, yaratıcılığını gösteriyor. Bir şarkının nasıl daha güzelleştirilebileceğine kafa yoruyor.
Tê-lo lá a tocar e observar o seu processo criativo e sua total concentração em tornar esta canção melhor...
Her seferinde bir şarkı çalıyor. Sadece açman yeterli.
É sempre uma música, basta ligá-la...
- Ama iyi bir şarkı olmadığının farkındayız.
Não é assim uma música tão boa, mas nós sabemos.
Sana bir şarkı yazdım.
Escrevi uma música para si.
Lionel Hubbard, caz efsanesi onu bir şarkıyla dolandırdı derdi.
Que o Lionel Hubbard, a lenda do "jazz", o traiu por causa da música.
Gerçekten de bir şarkı için birini öldürmek?
Matar literalmente alguém por causa de uma música?
Basit bir şarkı değil.
Não é, apenas, uma música.
O gece, babasının yazdığı bir şarkının telif hakkından bahsetti mi?
Ele disse-lhe alguma coisa, naquela noite, sobre direitos de autor de uma música do pai dele?
Babası Pepper'i gözde bir şarkıyla dolandırdığınız doğruysa çoğu insanın tüm hayatında kaybettiğinden daha fazla para kaybetmekle karşı karşıyaydınız.
E se for verdade, a história dele sobre você ter traído o pai por uma música, bom, arrisca-se a perder mais dinheiro do que a maioria das pessoas ganha numa vida inteira.
Seni bilmem ama ben gözde bir şarkı duymuyorum.
Não sei como é consigo... mas, não estou a ouvir nenhuma música de sucesso.
Neden tek bir şarkının telif hakkı için birini öldürdü ki?
Porque é que mataria um tipo pelos direitos de uma música?
Belki de benim memleketimden mütevazi bir şarkı.
Talvez uma humilde canção do meu país.
Ben de öyle bir şarkı çalmak istedim.
Sabes, queria tocar uma canção que se chama
Güzel bir şarkı.
Uma bela canção.
Bize oyundan bir şarkı söyle.
Canta-nos alguma parte da peça.
Ben gidip bir şarkı açayım.
Vou pôr uma música.
Her şey bir şarkıyla başladı.
E tudo começou... com uma canção.
Tamam, öyle bir şarkı değilmiş.
- Pronto, não é.
Kafamda bir şarkı dönüp duruyor. Ama henüz sözlerini ya da melodisini çıkartabilmiş değilim.
Tenho uma canção na cabeça, mas falta-me a letra e a melodia.
Sonra Teksas'a gittim. Teksas'ta bir iki country şarkısı bilmeniz gerekir. Yoksa bira şişeleri salonun ta öteki ucundan üzerinize gelir.
Quando se vai ao Texas, ao Texas profundo, deve tocar... alguma música Country, caso contrário... corre-se o risco de vermos garrafas a voar.
Bir adam bana "Sırf birilerine şarkı dinletmek için, Corpus Christi, Teksas'tan buraya kadar araba mı kullandın?" diye sordu.
"Vieste até cá desde Corpus Christi, no Texas... para tocar uma música para alguém?" Disse que sim e ele :
Bir daire şeklinde oturup akustik şarkılar çalarlar.
Lá sentam-se em círculo e tocam... canções, acusticamente.
Elinde şarkı yoksa bunların hiçbirinin bir anlamı yok.
Nada disso tem importância se não tiveres canções.
Düşünecek olursanız, en iyi ürünü bulmaya çalışan bir iş adamı olsanız en iyi şarkıcı her zaman en iyi şarkı yazarı değildir.
Bem, pensa um pouco, se fores um homem de negócios e tentas criar um produto de qualidade, o melhor cantor nem sempre é o melhor compositor.
Bir hit şarkınız çıkar. Sonra bir hit daha çıkar.
Se tens um single de sucesso, então podes vir a ter outro.
Başvurmanız gereken belli bir grup şarkı yazarları vardı. O aşamaya gelmek için çok çalıştılar.
Há um... grupo de compositores a quem se recorre... e trabalham para os objetivos.
Kendi savaşımı vermek zorundayım. Çünkü istedikleri tempo ve iyi bir parti şarkısı olması.
Tenho de lutar contra mim porque eles querem ritmo... tem de ser uma canção para festas.
" Bu şarkıyı söylemenizde bir sakınca yok.
Respondi :
Kalbinden geçen bir şey varsa dışarı vur. Çünkü bu gezegende başka hiç kimse o sözleri yazmadı, o şarkıyı söylemedi.
Se tens alguma coisa no coração, deita cá para fora, porque mais ninguém neste planeta escreveu essas palavras ou tocou essa rima antes.
Bu kafelerde çıkmaya başladığım zaman Townes'ın adını duydum. Herkes Townes'ın şarkılarını çalıyordu. Bir plakçıya gittim.
Assim que... comecei a tocar em cafetarias, comecei a ouvir falar do Townes e as pessoas tocavam músicas do Townes, e... e ia às lojas de música e encontrava álbuns do Townes.
Gençken bir grubunuz varsa, adınızı duyurmak için onun şarkılarınızı çalmasını istersiniz.
Ele é o tipo que esperas que toque a tua música quando és novo e tens uma banda e tentas triunfar no mundo da música,
Siz yemek yerken şarkı söylenen bir yer.
Onde se ouvia música enquanto se jantava.
Daha kaydettiğimiz ilk şarkıda çok farklı bir şey olduğunu anlamıştım.
Desde a primeira... música em que trabalhámos juntos sabia que algo de bom estava a acontecer.
O eski elbiseyi giydin Saçındaki o beyaz gardenya. Beklenmedik bir anda o şarkıyı söylemeye başladın.
Levavas um vestido vintage com uma gardenia branca no cabelo, e de repente começaste... a cantar uma canção, e foi...
Bir de Katy Perry. Ama hocam onun şarkılarını çalmama izin vermez.
Ah, e Katy Perry, mas o meu professor nunca me deixa tocar as suas canções.
"Walking On The Moon." "Polis" diye bir grubun şarkısı. Ailem o gruba o kadar karşıydı ki bu tıpkı...
"Walking on the Moon", de um grupo chamado The Police, mas os meus pais estavam contra a polícia, e foi...
Duke İsmini Unuttum hakkında bir şey biliyorsam bu şarkıyı seveceğidir.
Quer dizer, se eu adivinhasse o que o Duke não sei das quantas, gosta. Duke Terry.
Geppetto'nun bir şarkısında da dediği gibi :
Citando uma canção dos Gepetto,
Bir Beach Boys şarkısı gibi durmuyor. Kardeşlerin bundan nefret edecek.
Não é uma canção dos Beach Boys, os teus irmãos vão detestar.
- Bu bir aşk şarkısı.
- É uma canção de amor.
Ben, bilemiyorum bana bir "uyuşturucu şarkısı" ya da öyle bir şey gibi gelmiyor.
Não creio que seja uma canção sobre drogas.
Onlar da şarkının bir parçası mı yani?
Na tua cabeça, fazem parte da canção?
- Eğlenceli şarkılarında bile bir hüzün var.
- Até as canções alegres são tristes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]