Bizım перевод на португальский
13,443 параллельный перевод
Ama o zaman kadar günahlarımızı biz seçmiyoruz Bay Coughlin.
Mas, até lá, não podemos escolher os nossos pecados, Sr. Coughlin.
Biz kıçımızın üzerinde otururken o yeniden mi patlatsın?
Ficamos sentados à espera que ele ataque outra vez?
Bombacıların camide zaman geçirdiklerine dair elimizde kanıt var ama baş zanlımız kaçak olduğundan biz bu tehdidi hâlâ çok ciddiye alıyoruz.
Temos provas que os bombistas passaram algum tempo na mesquita, mas o nosso principal suspeito continua a monte e continuamos a levar a ameaça muito a sério.
Biz bu şehirde her gün hayatlarımızı riske atıyoruz.
Todos os dias arriscamos as nossas vidas por esta cidade.
Aman Tanrım, biz kazandık!
Nem acredito que ganhámos!
Biz oraya mı gidiyoruz?
É ali que vamos?
Tull, biz omuz omuza savaşmadık mı?
Tull, não lutámos lado a lado?
- Neyse, biz kalkalım.
- Bem, devíamos ir andando.
Biz size yardım etmek için buradayız ama sizde bize yardım etmelisiniz.
Estamos aqui para vos ajudar, mas têm de nos ajudar a nós.
Savaşman gerekiyorsa, bu biz öldük demek, tamam mı?
Se chegar a esse ponto, é porque já estaremos todos mortos, não?
Biz yola koyulalım.
Vamos prosseguir.
Sanırım bunu anlamı biz... Birbirimiz için yaratılmış olmalıyız.
Acho que isso deve significar que nós... fomos feitos um para o outro.
Soru şu, biz de onunla yok olacak mıyız?
A questão é, acabaremos nós com ele?
Biz de alalım.
Precisamos de um destes.
Oh, Tanrım. Elbette biz aileyiz! Sen benim kardeşimsin.
Meu Deus, claro que és da família.
Hayır, hayır. Yapacağımız şey bu değil. Biz Amerikan Ordusu'nun işportacılarıyız.
Não fazemos nada disso, somos vendedores, não somos das forças militares.
Biz verandada oturalım o zaman.
Acho que nos vamos sentar aqui no alpendre.
Bu kadar mıydı? Bu muyuz biz?
Foi a única coisa que tivemos?
Bize bir taksi şoförü verin, biz de bitecek diyeceğiz, tamam mı?
Basta dares-me cinco para o táxi e terminamos por aqui, certo?
Bu gördüğün hayatımızın fırsatı... ve biz girişimci insanlarız.
Esta é a oportunidade de uma vida e sabes que somos empreendedoras.
"Beraber seks yapalım." Ve biz de kabul etmiştik hani?
"Vamos todos fazer sexo", e nós concordámos todos?
Biz mi hayalarımızı keselim, yoksa senatör mü kessin?
Castramo-nos um ao outro, ou deixamos isso para o senador?
Biz burada bir takımız.
Aqui tem a ver com a equipa!
Evladım, evrim geçirmiş olabiliriz ama derinlerde biz hâlâ hayvanlarız.
Minha filha, podemos ter evoluído, mas lá no fundo, continuamos uns animais.
Evet, siz bize kapıyı açıp bildiklerinizi anlatın biz de kendi bildiklerimizi anlatalım. Olur mu?
Sim, portanto abre a porta e conta-nos sobre o que sabes, e nós contamos-te o que sabemos.
O bizim adamımız değil ve biz artık tartaklama yapmıyoruz!
Ele não é o nosso miúdo! E já não somos nada um ao outro!
Efendim, biz de o yüzden geldik tamam mı?
É para isso que estamos aqui.
Bırakalım çocuklar oyuncaklarıyla oynasın biz de biraz içelim, ne dersin?
Porque não deixamos as crianças brincar com os seus brinquedos e vamos buscar uma bebida?
Biz de çalgılarımızla orada oturup - şarkının başlamasını bekliyoruz.
E temos de estar sentados com os instrumentos à espera que a música comece.
Biz işimize bakalım.
Há que seguir em frente.
Suça karşı olan savaşımız sırf biz kazanıyoruz diye bitmez.
O nosso combate à criminalidade não acaba só por estarmos a ganhar.
O gece geç saatlerde vadideyken çığlıklarını duyduk, başımızı kaldırdığımızda biz izleyelim diye sırt tepelerinde kazığa geçirildiklerini gördük.
Nessa noite, lá no fundo do vale, ouvimo-los gritar, olhámos para cima e estavam eles espetados no cimo da falésia, para os podermos ver.
Ta ki biz vücudunda striknin bulana ve kan dolaşımındaki ilerlemesine bakana kadar. Biri yüzünü uçurmadan önce zaten ölüymüş.
Até termos descoberto estricnina no organismo, e pela forma como entrou na corrente sanguínea, ele já estava morto quando alguém lhe rebentou com a cara.
Aklın arkada kalmasın, biz başımızın çaresine bakarız.
Não te preocupes com nada. Vamos ficar bem.
Barbarlar kapımıza dayanmışken biz bütçe kesintisi yapıyoruz.
Andam a cortar os orçamentos com os bárbaros já aos portões.
En nihâyetinde dünyayı birleştirmek için biz bunu hem kendi çocuklarımıza hem de onların çocuklarına borçluyuz.
Por fim, devemos aos nossos filhos e netos uma participação activa no mundo.
Ben, yani biz, dün Mısır'da olanları... öğrenmek için geldik, mümkünse tabii.
Viemos cá na esperança de que pudesse contar-nos o que aconteceu ontem no Egipto.
Fakat biz radikal olamayız Düşmanlarımızın zeka seviyesine inmemize kendimiz izin vermeyelim.
Mas não podemos ser radicais, não devemos descer ao nível intelectual dos nossos adversários.
Ama biz bagajlarımıza erişemeyiz.
Mas não teremos acesso à nossa bagagem.
Ve biz Rieger ve Victor'dan yıllarca ödemek zorundayız... Birşey duymadım.
Do Rieger e do Victor não tenho tido notícias.
O zaman biz buna kader diyebiliriz. ve biz buna teslim olduk. Ellerimizi kucağımıza ya da başımızın üzerine koyabiliriz ve ne gelirse kabul ederiz.
Assim, podíamos dizer que era o destino e render-nos a ele, podíamos pôr as mãos no colo ou por cima das cabeças, e aceitar o que está para vir, e toda esta luta chegaria ao fim.
Biz yardım edebilirdik.
Podíamos ter ajudado.
Sanırım biz varız.
Acho que estamos nessa.
Biz de normal aileler gibi kıyametten korksak olmaz mı?
Porque é que não podemos temer o apocalipse como uma família normal?
Ve ne zaman geri dönmek istersen, biz burada olacağız, tamam mı?
E quando decidires regressar... nós estaremos aqui, está bem?
Sen malzemeleri ver, biz de yola koyulalım.
Apenas leva os suprimentos. Vamos pelo nosso caminho.
Biz de, yola koyulalım.
Agora, vamos ter o homem cobarde para levar a menina de volta à cidade, vamos seguir em frente.
Biz bunu imzalarsak, seçme hakkımızı teslim etmiş oluruz.
Se assinarmos isso, vamos estar a ceder ao nosso direito de escolher.
- Biz de hesaplarımıza baktık eğitim durumunda kesintiye gidersek büyük oranda tasarruf yapabileceğimizi gördük.
Pelo que, estivemos a ver as nossas contas, e... bem, nós poderíamos poupar de forma significativa se alterássemos a situação educativa.
Biz burada çalıyoruz, yanımızdan Raphina geçiyor.
Nós estamos aqui a tocar, e a Raphina passa por nós.
Biz kendi konaklamamızı ödeyeceğiz, tamam mı?
Nós pagaremos o nosso alojamento.
bizim 255
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizim değil 34
bizim gibi 50
bizim de 22
bizimle misin 23
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizim değil 34
bizim gibi 50
bizim de 22
bizimle misin 23