Demek ki перевод на португальский
10,332 параллельный перевод
- Yeterince farklı değil demek ki.
Não é diferente o suficiente, aparentemente.
Dünyalılar elinden gelenin en iyisini yapıyormuş demek ki.
No fim, é quando o povo da Terra faz o seu melhor.
Bu işteki konumumu anlamışsın demek ki.
Presumo que significa que entendes a minha posição.
Bu da demek ki ona kazandığını hissettirmeliyiz.
E isso significa deixa-la pensar que ganhou.
Tamam, peki ama o tam olarak ne demek ki?
Sim, está bem, mas o que é exactamente isso?
Kaderinde yokmuş demek ki.
Talvez isto simplesmente não estivesse destinado.
Tamam, demek ki bana alışmaya başlıyor.
Que foi? Ele está a começar a conquistar-me.
Yani bu demek ki...
Então quer dizer que...
İçeri girdi, hiç çıkmadı, demek ki başka bir şey için kullanıyor.
Ele entrou, mas não chegou a sair. Está obviamente a usá-lo para ir a outro lado.
Demek ki yanılmışım. Hey! Hayır, hayır!
Parece que estava enganada!
Demek ki isyancılar kendi insanlarına bile güvenmiyor.
O que significa que os insurgentes nem sequer confiam na sua gente. Continua a procurar.
Yeni normal buymuş demek ki.
Bem-vindo ao novo normal.
Yanlış zannetmişsin demek ki.
Incorretamente, ao que parece.
Demek ki Strix, yavaş etki eden bu zehre hayran. Bir panzehri vardır.
Os Strix gostam deste veneno de acção lenta.
Tarzımı örnek alıyor demek ki.
Um homem com os meus gostos.
Bu da demek ki buradaki 20 yıllık cezan bittiğinde New Mexico'ya nakledileceksin.
E isso significa que após cumprir os seus 20 anos restantes aqui, vai ser transferido para o Novo México.
Demek ki çok narinmişsin, çünkü biri vergi müfettişi, diğeri ise futbol antrenörüydü.
Então assustas-te facilmente, um era oficial de empréstimos e o outro era treinador de futebol.
- Demek ki izotop testiniz yanlış.
Que significa que o isótopo está mal.
Pekâlâ. Demek ki bu uzaylılar birazcık da sapık.
Certo, então estes alienígenas são perseguidores do espaço.
- Demek ki güvenli değil.
Bem, é evidente que não é seguro.
"Kasada" dediğimde hiç tepki göstermedin demek ki evinde bir yerlerde Happy'nin arıyor olması gereken gizli bir kasa var.
Quando falei em "cofre", não reagiu, por isso não deve haver um cofre na tua casa para procurarmos.
Yani bir yıl önce, demek ki alarm en uzak siyah kabloda olacak ; mavinin altındaki yani şu. Umarım.
Um ano antes, ou seja, o alarme será o fio preto periférico abaixo do azul, que é este aqui.
- Demek ki korku nedir bilmiyorsunuz.
Então acho que não sabes o que é temer.
Demek ki plakalar çalıntı ama benim tahminim minibüs de öyle.
Se as matrículas foram roubadas, acho que a carrinha também foi.
İşte buradayım, buradayız bir şey diyemeyiz ki bu da tek değer verdiği şey onunla birlikte öldü demek.
E, agora, aqui estou eu... aqui estamos nós, não podemos dizer absolutamente nada. O que significa... que tudo aquilo com que ela se importava, morreu com ela.
Bu demek oluyor ki...
O que significa...
Demek istediğim seçebilme şansımız olsaydı kim böyle bir aşkı yaşamak isterdi ki?
Quero dizer, se fosse uma escolha... Quem escolhia esse tipo de amor?
Demek istiyorum ki, hepimiz en iyisinin olduğunu düşündüğümüz birer tasarım yapalım ve sonra onu oylayalım.
Assim até me dás arrepios. Só quero que toda a gente apresente o seu projecto e depois votamos.
Demek istiyorum ki eğer Hookfang'i süremeyeceksem hiçbir ejderhayı sürmek istemiyorum.
Estou a dizer que se não puder voar com o Hookfang, não quero outro.
Demek istediğim, daha ne kadar açık sözlü olabilir ki? Kadınlar.
Sim, é.
- Demek istiyorum ki, ben bilmiyorum.
Estou a dizer que, sei lá...
Yani demek istiyorsun ki Dagur şimdiye kadar herhangi bir yerde olabilir.
Então estás a dizer que o Dagur pode estar em qualquer lado agora.
Bu demek oluyor ki onu Dagur için burada bırakmıyoruz.
Portanto, não vamos deixá-lo aqui para o Dagur o apanhar.
Aklıma gelmişken beni tebrik bile etmedin bu da demek oluyor ki buraya gerçekten geliş sebebin aman Tanrım, beni özlediğin için.
- Nem sequer me felicitas. O que significa que estás aqui porque... Meu Deus.
Bu da demek oluyor ki biz dışarıdayken bile, aslında birlikte değiliz.
Quero dizer, quando estivermos lá fora, não estamos juntos.
Bu da demek oluyor ki sizi öldürmeme teklifim artık geçerli değil. Burada kal.
Significa que a oferta de não matá-los prescreveu.
Artık bir Gemini hapis dünyası yok bu da demek oluyor ki Jo'nun ruhu muhtemelen huzuru buldu.
Não há mais nenhum mundo-prisão Gemini, ou seja, o espírito da Joe está provavelmente em paz.
Taşındığımdan beri bu evde çok isim duydum. Ama Julian'ı yeni duyuyorum. Bu da demek oluyor ki ailenin ondan bahsetmemesinin bir sebebi var.
Ouvi muitos nomes nesta casa desde que me mudei, mas "Julian", esse é novo, ou seja, por alguma razão, a tua família não fala dele.
Aman tanrım. Bu da demek oluyor ki Oscar...
Oh, meu Deus, isso quer dizer que o Oscar...
- Ne demek "Evet, tabii ki"?
- Como "sim, claro"?
Bu da demek oluyor ki, zengin anne babalar devlet okullarının çok iyi olmasını temin etmek zorundalar.
E isso significa que os pais ricos devem assegurar-se que as escolas públicas sejam boas.
Bu demek oluyor ki başsız cesedimiz yüksek rütbeli bir askermiş.
O que significa que este corpo sem cabeça foi um oficial britânico de alto escalão.
- Demek isterim ki başına gelen şeye saygı duyuyorum.
- Respeito aquilo que estás a passar. - Para de falar.
Buda demek oluyor ki bizde dahil her hükümet ajanı tehlikede.
Então cada Agente do governo é agora um potencial alvo... nós inclusive.
Demek oluyor ki aile uyanikti.
Desculpem, mas tem razão.
- Yüreğimde taşıdıklarımda yaşamak ne demek, bilmedi ki hiç. - İyi misin?
Estás bem?
Şükran Günü haftasındayız. Bu da demek oluyor ki...
É a semana de Acção de Graças, o que significa...
Bu da demek oluyor ki ya listeyi alıp kahraman olacak ya da denerken ölecek zavallı çocuk.
O que quer dizer que ele vai conseguir e ser um herói ou o coitado vai morrer a tentar.
Demek oluyor ki Chloe, Bannerman ile paylaştığı dairede katiliyle yemek yemiş.
O que nos diz que a Chloe jantou com o assassino no apartamento dividido com o Bannerman.
Yani bu da demek oluyor ki mailler Catco'nun mülkiyetinde.
Isso significa que, tecnicamente, os teus "e-mails" são propriedade da "CatCo".
Bu da demek oluyor ki Supergirl'ü tanıyorsun.
O que significa que tens contacto com a "Supergirl".