Rı перевод на португальский
1,471,793 параллельный перевод
Sanırım neden buradayım biliyorsun.
Deves saber porque estou aqui.
Hans'ın kaçırılmasından bahsediyorsun.
Está a falar no rapto do Hans?
Hans'ın kaçırılmış gibi görünmesini sağlamak...
Fazer parecer que o Hans tinha sido raptado.
Hans, vahşetiyle dünyada bilinen Taddicken Kardeşler tarafından kaçırıldı.
O Hans foi raptado pelos irmãos Taddicken, conhecidos no mundo pela sua selvajaria.
Görüyorsun, müdahale edeceksem, ben sadece denklemden çıkarırım.
Posso escolher tirá-lo simplesmente de cena.
Sanırım bu genel bir anestezik.
Acho que é um anestésico comum.
O yüzden kaçırıldı ve bir sürü ilaç verildi.
Foi raptado e drogado.
Hayır. Krilov'un adamları onu çoktan götürmüşlerdi.
- Não, já o tinham levado.
Onu Hitchin'in peşinden gitmesi için konumlandırıyorlar.
Estão a posicioná-lo para ir atrás da Hitchin.
Oh, sanırım yapacaksın.
- Acho que vai. - Já.
Kuşkusuz adamları şu an orada içkilerimi içip takım elbiselerimi deniyorlardır.
Os homens dele já lá devem estar a beber o meu uísque e a experimentar os meus fatos.
Düzgün bir şekilde motive edilirsem sanırım bunu yapabilirim.
Poderia fazê-lo se tivesse a motivação certa.
Ve sanırım bunu biliyorsun.
E penso que o sabes.
Ama senin için benden daha çok, sanırım.
Mas mais para ti do que para mim, suponho.
Çözülmüş yüzlerce büyük davada bir acele vardı. Yangından mal kaçırır gibi. Sen belirsizlikten kurtarıldıktan sonraki haftalarda başladı.
Houve uma erupção de casos importantes resolvidos, centenas, que coincide com a sua saída da obscuridade.
Kılıçla ölecekleri onurlandırırız... ama onu en iyi kullananı takip ederiz.
Honramos aqueles que caem pela espada, mas que seguem Aquele que melhor a empunha.
Lincoln'un hatırına seni çabuk öldüreceğim.
Em honra de Lincoln, dar-te-ei uma morte rápida.
- cezalandırılır.
A Nação do Gelo será punida.
İzcileri çağırırsam, hemen oracıkta infaz edilir...
Se chamar um batedor, ela será executada de imediato.
İnsanların temelde iyi olduklarına inandığımı söylediğinde söylerken haklıydın, onları bu dünyadan söküp alırsan onlara barışın yolunu gösterirsen karanlık aydınlanır, benim içimdeki karanlığın aydınlanması gibi
Tinhas razão quando disseste que eu dantes achava que as pessoas eram boas. Se as levasses deste mundo e lhes mostrasses como é a paz, a escuridão desapareceria. Tal como a escuridão em mim desapareceu.
Hayır. Dağ adamları gibi
Não, usaram gás.
Hayır, hayır.
- Não, não.
On yıllardır bozulmamış bir ittifak.
Uma aliança que permaneceu intacta ao longo de décadas.
Nakliye için hazır.
Está pronto para ser transportado.
Oğlunu sen öldürmedin. Hayır.
- Não lhe matou o filho?
Bir yangını söndürürüz, o gider bir başkasını başlatır.
Apagamos um fogo, ela ateia outro.
Beni yere devirene kadar durmayacaktır.
Não vai parar até acabar comigo.
Şimdi Ressler'den başlayarak, görev gücünü dağıtmak için gereken her adımı atacaktır.
Agora, fará tudo para desmantelar o grupo de trabalho. - A começar pelo Ressler.
Görev gücü olmadan, Reddington tamamen açığa çıkacaktır.
- Sem o grupo de trabalho, o Reddington pode ser descoberto.
Her şey hazır mı?
Tudo a postos?
Sanırım gitmelisiniz.
Acho que devia ir-se embora.
Hayır, seni Reven Wright'ın cinayetine bağlayan tek kişi o olduğundan onu göz ardı etmen mümkün değil.
Não a deixaria longe de vista. Não quando é a única ligação ao assassinato de Reven Wright.
- Hayır.
- Não.
Hayır, sen bana güvenmelisin.
Não, tu é que tens de acreditar.
Hayır, hayır.
Não, não.
Her şeyi Krilov sahneledi. Hayır, hayır!
- O Krilov encenou tudo.
Eminim soruşturma bunu ortaya çıkaracaktır.
Estou certo de que a investigação o confirmará.
25 yıl öncesini mi? Yok hayır.
De há 25 anos, não.
Hayır. 25 yıl öncesini değil.
Não, não há 25 anos.
Hayır. Yalan söylemiyorum.
Não, não estou a mentir.
Krilov'dan silmesini istediğin sır neydi?
Que segredo precisavas que Krilov removesse?
Hayır ama bir bağ var.
Não, mas há um padrão.
Kim kazanırsa sığınağı alır.
E quem ganhar fica com o bunker.
- Kazanmamızın yolu yok. - Savaşır, ölürüz.
- Combatemos, morremos.
Konsey kutsaldır.
O Conclave é sagrado para eles.
Bu kanla ilgili, kader buysa Bugün benim kanım akacaktır ve halkım için tüm umutlar bitecek sonra sığınağın kime kaldığı veya kimseye kalıp kalmadığı hiç umrumda değil.
Se o destino entender que o meu sangue seja derramado aqui, hoje, e que toda a esperança para o meu povo está perdida, então não me interessa quem ficará com o bunker, ou se alguém ficará.
Hayır.
Não.
Beni öldür. Hayır.
Acaba-me com a vida.
Ölümden korkma, çünkü o sadece bir sonraki... yolculuğun başlangıcıdır.
Não receies a morte pois é apenas o início da viagem seguinte.
Gidemem, ama kalırsam,... daha fazla sır yok istemiyom.
Não posso ir. Mas se ficar... - acabaram-se os segredos.
Daha fazla sır yok.
Acabaram-se os segredos. Acabaram?