Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ S ] / Silahın

Silahın перевод на португальский

20,526 параллельный перевод
Silahını at!
Largue a arma!
Silahını at dedim!
Eu disse para largar a arma!
- Silahını at!
Largue a arma!
- Silahın da buradaymış.
Boa noite.
Silahını indirebilirsin.
Podes pousar a arma.
Adli tabip Bianca'nın cesedinden cinayet silahının bir parçasını çıkarabilmiş ve bunu çılgınca analiz edeceklerini biliyorum.
Então o legista foi capaz de recuperar uma parte da arma do crime do corpo da Bianca, e sei que eles vão fazer um espectrometria de massa e vai demorar um pouco.
Şüphelinin silahının bu şirketle uzaktan bağı varsa Boulanger ailesiyle akrabalığı olabilir mi?
Se as armas de eleição do nosso suspeito podem ser ligadas, por muito pouco, a essa companhia, então é possível que esteja relacionado com a família Boulanger?
Silahını bırak Paul!
Baixa isso, Paul!
Dedektif Garroway, rozetini ve silahını alayım. - O kim?
Detetive Garroway, entregue o distintivo e a arma.
Şimdi lütfen silahını indir.
Agora, por favor, abaixa a arma.
Seni silahın oğlu.
- Seu filho da mãe.
Hadi ama adamım sen FBI'sın. Asla silahını yere atmazsın.
Então, és do FBI, nunca abaixas a arma.
Ajan Ressler, beni dinle. Silahını indir.
Agente Ressler, ouça-me, abaixe a arma.
- Silahını indir.
- Abaixe a arma.
Loksat'ı yok etmede senin gizli silahın olabilirim.
Eu podia ser a tua arma secreta para apanhar o Loksat.
Silahını indir.
Larga a tua arma!
At silahını!
Largue a arma!
At silahını.
Largue a arma!
Silahını at.
Largue a arma!
Hemen at silahını!
Larga a arma já!
Silahını bıraksın ve ikinci bir emre kadar binayı terk etsin.
Entregue a arma e saia deste edifício até nova ordem.
Silahın!
A tua arma!
Bunları sen Angela'nın silahını almadan önce hediye olarak verecektim ama bir zamanların hediyesi şimdi hak etmen gereken bir şey oldu.
Estava a pensar dar-tos antes de roubares a arma da Angela. O que foi outrora um presente, agora vais ter de merecê-lo.
Neden Angela'nın cüzdanını karıştırıp silahını aldın?
Porque foste à mala da Angela tirar uma arma?
Hadi ama, Barışkoruyucu, küçük silahını yılanın içine sokuyorsun, bir nedeni olmalı.
Vá lá, se saca da sua pistolinha com uma cobra, deve haver uma razão.
Kazık silahın bana zarar veremez.
As estacas não me magoarão.
Bayım, sizden dost bir memur olarak, silahınızı indirmenizi istiyorum.
Senhor, vou pedir-lhe, como colega das forças da lei, por favor, baixe a arma.
Ve ufak tefek şeyler için bile silahını çekiyordu.
E sacava do seu revólver por trivialidades.
Vikram Makhija'nın pantolonuna yanlışlıkla meyve suyu döktüğünüzü ve onun size silahını doğrulttuğunu mu söylüyorsunuz?
Quer dizer que derramou sumo por acidente, nos sapatos de Vikram Makhija e ele sacou da arma e apontou-lha?
Ve bu da Vikram Makhija'nın kesin bir şekilde, bir anlık öfkeyle silahını çektiğini belirttiği ve kulübün yönetim üyelerine, bir daha böyle bir harekette bulunmayacağına garanti verdiği mektubun bir kopyası.
E esta é uma cópia da carta de desculpas, em que Vikram Makhija diz categoricamente que sacou do revólver, irado, e assegurou os membros da direção do clube, que nunca repetiria tal ato.
Bu özür mektubu ve Bay Das'ın ifadesi, Vikram'ın öfke sorunu olduğunu ve fırsatını bulduğu anda silahını çekeceğini kanıtlıyor.
Esta carta de desculpas e o depoimento do Sr. Das, provam que Vikram tinha mau feitio e sacava da arma, sem hesitações.
Bay Khangani, Vikram'ın odasına girdiğimi, ortalığı dağıttığımı ve sonra Vikram'ı tabancamla vurduğumu sonra da silahını alıp onu Vikram'ın eline tutuşturduğumu mu söylemek istiyorsunuz?
Dr. Khangani, está a tentar dizer que entrei no quarto do Vikram, o desarrumei e depois, baleei o Vikram com a pistola? E peguei na pistola do Vikram e lha coloquei na mão?
Silahını bırak.
Largue a arma.
İşemek için kenara çektiğimde Joe'nun silahını aldın ve onu bacağından vurduktan sonra seni hakladım.
Encostei para uma mija, você pegou na arma do Joe e eu abati-o
Resmi ifadeye göre gardiyanlardan birinin silahını alıp gözden kaybolmadan önce bütün taşıma ekibini öldürmüş.
- A versão oficial é que ele subjugou um guarda, lhe roubou a arma à força e conseguiu matar a equipa de transporte inteira, antes de desaparecer como o proverbial fogo-fátuo.
Masanın altından silah doğrulttun diye her istediğini elde edemezsin.
Não vai ter o que quer só porque está a apontar uma arma por baixo da mesa.
Bana silah doğrultan ilk kadın bile değilsin.
Nem sequer é a primeira mulher a apontar-me uma arma.
Yeğeninin başka silah depolayıp depolamadığını biliyor mu?
Será que ele sabe se o sobrinho dele ficou com outras armas?
Ancak bir kadeh rom için eski silah arkadaşıma uğrayabilirim. Ya da daha doğrusu, silah arkadaşımın eşine?
Mas creio possa entrar e tomar um copo de rum com o meu velho camarada do exército, ou, na verdade, a esposa do meu velho camarada?
Bir CIA elemanı da, Georgia'da birinin, bir silah tüccarından el bombası nakliyesini çaldığını söylüyor.
Um recurso da CIA diz que roubaram um carregamento de granadas de mão - de um traficante de armas na Geórgia.
Brian. Bir Şube çalışanını yaralamak maksadıyla... silah kullanmana hayatta izin vermem.
Brian, nem penses que permitirei que uses uma arma a fim de ferir um funcionário do FBI.
Silahını yere at.
Atira a arma para o chão!
O adamın seni silah zoruyla tehdit etmesi bu işi daha mantıklı yapıyor.
O que faz mais sentido é aquele tipo que te ameaçou em Gunpoint.
Kafama silah dayadın... ama tetiği çekmedin.
Tinhas uma arma apontada à minha cabeça... e não premiste o gatilho.
Bay Makhija'nın odasına girdiğimde Yarbay Pavri'nin elinde bir silah gördüm.
Quando entrei no quarto do Sr. Makhija, vi uma arma nas mãos do Comandante Pavri.
En acımasız silahımızı kullanın köpük.
Libertar a nossa arma mais feroz, a espuma.
O kadın buraya geldiğinde, birilerine istediğini söyletebilmek için baskı yapabileceği bir şeyler bulacak ve o silahı bana doğrultmasına hayatta izin vermem.
Se aquela mulher entrar aqui, encontrará algo para pressionar alguém a dizer o que ela quiser. E diabos me levem se a deixo entrar em minha casa.
Yanında ise Espen Van Der Merwe. Pater Dei grubuna liderlik ettiğini duymuştum. Dünyanın en eski ve en geniş silah satıcıları.
Está logo a seguir ao Espen Van Der Merwe na liderança do grupo Pater Dei, o maior e mais antigo traficante de armas do mundo.
Hüküm giymiş suçluların silah taşımasına izin vermeliyiz yani.
Pensas que um criminoso devia andar armado?
Üç gece önce kullanılmayan bir garajda dikilip 32 yaşında Kuala Lumpur adında bir silah tüccarının karaciğerinden 9 milimetrelik bir mermi çıkarıyordum.
Há três noites, eu estava numa garagem abandonada a tirar uma bala do fígado de um traficante de armas de 32 anos de Kuala Lumpur.
Bu yeterince sıkıntılı değilmiş gibi bir de Hava Kuvvetleri'nin böyle bir silahı New Jersey Turnpike'a taşıma planı olduğu düşünülürse, korkarım ki düğün planların beklemek zorunda Lizzy.
O que, só por si, já pode ser preocupante, mas, aliado ao facto de estar previsto que a Força Aérea transporte uma arma dessas pela autoestrada de Nova Jérsia, receio que os teus planos de casamento tenham de esperar, Lizzy.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]