Zamanim перевод на португальский
40 параллельный перевод
Bu zamanim ve giderlerim için yeterli.
Isto é para pagar o meu tempo e as despesas.
Jess, uc gundur uyumadim, ve oyun oynayacak zamanim yok.
Jess, faz três noites que não durmo. Não estou com paciência para joguinhos.
Bak, uzun bir konusma ic _ in zamanim yok, tankeri senin kuIIanmani istiyorum.
Nao tenho tempo para discursos. Quero que guies o tanque.
Hayatimda bir kadina ayiracak zamanim yok.
Nao há espaço para uma mulher na minha vida agora.
Zamanim yok! ...
Não tenho tempo para isto...
Su ile ugrasmaktan zamanim yoktu.
Oh, eu tinha muito o que fazer.
Zamanim kisitli burada.
Não me resta muito tempo.
istedigim kadar zamanim var.
Tenho a vida toda à frente.
Bugun bos zamanim var biraz
Hoje tenho um bocadinho.
Fakat benim yakinmalar icin zamanim yok.
Mas não tenho tempo para patos.
Benim zamanim degerli, evlat.
O meu tempo é precioso filho.
Lütfen, bunu benim iki haftalik kalan zamanim olarak düsün.
Despeço-me com duas semanas de aviso.
Aslinda, ne kadar zamanim var bilmiyorum.
Não sei se tenho tempo.
Buna harcayacak zamanim yok!
Não tenho tempo para isto.
Tebrik etmek için zamanim olmadi'Arizona State'.
Nunca tive a oportunidade de dizer-te, felicitações pela graduação.
Ve benim zamanim kalmadi.
E estou a ficar sem tempo.
Çok zamanim kalmadi ve her saniyeyi degerlendirmeliyim.
É só que eu já não tenho muito tempo, e... tenho que aproveitar cada segundo.
Bu sabah hazirlayabilecek kadar yeterli zamanim yoktu.
Não tive tempo para o fazer esta manhã.
tamam ama cok fazla zamanim yok.
Bem, não tenho muito tempo.
Hem düsünmek için daha fazla zamanim olur.
Dar-me-á mais tempo para pensar.
Ve benim zamanim yok.
E tempo é algo de que não disponho.
Ama simdi benim oyma zamanim.
Mas agora é a minha vez de talhar.
Duydum Vera : evet evet Ne yazik ki seninle sohbete zamanim yok.
- Seja como for... não tenho tempo para estar a conversar consigo.
Katharina : zamanim yok.
Tenho que falar contigo.
Randevumdan önce biraz zamanim var.
Tenho algum tempo de sobra.
Ah, kahretsin, Colette. Zamanim yok, yerim yok su anda basibos biriyle ugrasacak luksum de yok.
Não tenho tempo, espaço ou hipótese de acolher vagabundos.
Evet, tamam, benim cok fazla zamanim yok ta.
Sim, mas eu não tenho muito tempo.
- Zamanim yok, kardesim.
- Eu não tenho tempo, mano.
- Benim açiklamak için zamanim yok.
- Não tenho tempo para explicar.
Bence zamanim tükeniyor.
Acho que estou a correr contra o tempo.
Bunun için zamanim yok.
Não tenho tempo para isto.
Zamanim azaliyor.
O meu tempo está a esgotar-se.
Zamanim olsa dava açabilirim ama...
Com tempo, posso criar um caso, mas...
- Ne kadar zamanim varsa o kadar.
Todo o tempo que tiver.
Sadece kalan zamanim çok degerli.
É que... Agora o meu tempo é muito precioso.
Planlamak... için çok zamanim oldu.
Tive muito tempo para planear.
Benim bile Shameless izleyecek zamanim oldu.
E tive tempo para ver Shameless.
Zamanim varsa herkesi bulabilirim.
Consigo encontrar quem quiser, se tiver tempo.
Gizli e-postalarini okumak için zamanim bile kalmiyor.
Nem tenho tempo para ler os seus e-mails secretos.
Gina, buna zamanim yok.
- Não tenho tempo. Tenho um problema.
zamanım yok 137
zamanım var 22
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanımız bol 17
zamanımız var 51
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanı 41
zamanım var 22
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanımız bol 17
zamanımız var 51
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92