Öyle sanıyorum ki перевод на португальский
123 параллельный перевод
Öyle sanıyorum ki burada kötü bir şeyler olmuş Bayan Wirth.
E porque acho que se passou aqui algo de mau, Menina Wirth.
Kendi tarzında, öyle sanıyorum ki, mutluydu.
À sua maneira, suponho eu, ela era feliz.
Ama öyle sanıyorum ki senin tarzını yakalayacaktır, Ace.
Acho que ela te vai entender.
Diğerlerinden daha iyisini yapacağımı sanmıyorum. Fakat öyle sanıyorum ki bizler sık sık insanların zekasını hafife alıyoruz.
Não é que pense que possa fazer melhor que nenhum dos outros, mas penso que muitas vezes subestimamos a inteligência das pessoas.
Öyle sanıyorum ki, Yunanlılar, "nepenthe" nin, uyuşturucunun... neden olduğu bir ruh durumu olduğunu düşünüyorlardı, muhtemelen haşhaşın.
Os gregos, acho, pensam em nepenthe como um estado da mente induzido pelas drogas, provavelmente haxixe.
Öyle sanıyorum ki, bağışlanmak için de yetersiz.
Muito fugazes, talvez, para serem perdoados.
Öyle sanıyorum ki kendini suçladığın tereddüt anı senin türünün karakter özelliği.
Gostaria que considerasse que a hesitação pela qual se censura é um traço da sua espécie.
Öyle sanıyorum ki, ölen erkeğin iyi bir adamdı.
Ele era um bom homem, posso perceber. O que morreu.
Büyük Britanya halkının daima dost olduğuna inanmayı red ediyorum öyle sanıyorum ki bu görevde, Afrikalı bir ulusu savunmakla Avrupayı felakete sürüklemeye liderlik ediyorlar.
Recuso-me a acreditar... que o autêntico povo da Grã-Bretanha, que nunca decepcionou a Itália, possa atirar a Europa para uma catástrofe para defender um país africano...
Öyle sanıyorum ki, bana kızgınsınız.
Sinto que está zangado comigo.
Wolf öyle sanıyorum ki, pek yakında canımız sıkılacak.
Wolf, tenho um palpite. Estamos a pouca distância de sarilhos.
- Şey, öyle sanıyorum ki...
Não creio que ele...
Onları henüz bitiremedim fakat öyle sanıyorum ki zamanında...
Ainda não os acabei, mas pensei que, uma vez que só eram precisos na...
Öyle sanıyorum ki 1960 yılında..... kadıncağız fotoğraf çektirmek için..... tekrar fotoğrafçıya gitmiş.
Acho que foi em 1960, a mulher foi a um fotógrafo para tirar uma fotografia dela.
Öyle sanıyorum ki..... babanın yüreğinde taşıdığı sıcaklık..... hepimize yeter de artar bile.
Devo pensar que a bondade "dele" seria o suficiente para todos nós, mesmo até ao amargo fim.
Öyle sanıyorum ki Douglas Gold'dan ceplerini kendisi boşaltmasını istediniz.
Deduzo que pediu a Douglas Gold para esvaziar os seus bolsos.
Daire çiziyoruz! ... Öyle sanıyorum ki...
... que encontrei a causa da loucura de Hamlet.
Öyle sanıyorum ki, temelde ona karşı çıkmayan insanlar var.
Presumo que há quem não se atreva a contradizê-lo.
Öyle sanıyorum ki Geo Storm model arabalarda yapılan... beş yüz dolarlık indirimi duyunca... benden daha çok çalışmanız gerekecek.
Acho que quando se souber do desconto de $ 500... nos modelos Geo Storm... vai ter mais que fazer do que eu.
Öyle sanıyorum ki gördüklerinden ziyade kendilerinden hoşnutlar.
Estão mais satisfeitas com elas próprias do que com o que vêem.
Öyle sanıyorum ki kız kardeşinizin kendisini bu şekilde sergilemesini istemezdiniz.
Creio que não gostaria que a sua irmã se apresentasse assim.
Ayrıca bu doğanın bir armağanı olsa da öyle sanıyorum ki sebatla çalışmam bunu bir sanata dönüştürmemi sağladı.
Ainda que tal me seja inato, o constante estudo permitiu-me, se me permite, torná-lo numa arte.
Öyle sanıyorum ki, senin şu süslü kılıcını da alabiliriz.
E acho que também vou ficar com a tua elegante espada.
Affedersiniz. Öyle sanıyorum ki biz bu konuyu halledebiliriz.
Desculpe, mas acho que conseguimos tratar disto sozinhos.
John, öyle sanıyorum ki Japonların pozisyonu şimdi kırılabilir.
John, estou convencido que a posição japonesa pode já estar destruída.
Sonunda, öyle sanıyorum ki, aklını kaçırmış ve o günden beri de böyle.
Finalmente, penso eu, ele perdeu o juízo, e tem sido assim desde essa altura.
Özür dilerim, uh... Babamla ben bu geziye gorilleri incelemeye çıktık. Öyle sanıyorum ki ateş etmeniz onları ürkütebilir.
Meu pai e eu viemos a esta expedição... estudar gorilas... e seus tiros vão assustá-los.
Öyle sanıyorum ki oyun bitti.
Então parece que acabou. Rompêmos.
- Öyle sanıyorum ki, tanımadı beni, ne yukarıda evinde, ne de yangın merdivenindeyken.
- Acho que ele não me reconheceu, nem antes no seu quarto, nem agora nas escadas.
Öyle sanıyorum ki, burada tanıştığınız için babam Paris'e gelmek istedi.
Acho que ele quis vir a Paris porque foi aqui que vocês se conheceram.
- Öyle sanıyorum ki bir adın vardır?
Acho que tens um nome? Corey.
Öyle sanıyorum ki birazcık da olsa eğlenebilirdin.
Apenas acho que podias divertir-te um pouco.
Sen söyleyince aklıma geldi, öyle sanıyorum ki Tavşanın Paskalyayı kutlamaya... hiç niyeti yok!
Agora que falas nisso, começo a perceber isso... O Rabbit não quer celebrar a Páscoa nem por nada.
Öyle sanıyorum ki sana... yumurta arama borcum var!
Não pensaste que eu iria esquecer-me de ti, pois não? Acho que te devo... uma caça aos ovos de Páscoa.
Öyle sanıyorum ki, onu da sana vereceğimi düşündün.
Os quais, imagino que tu imaginas, eu te daría a ti.
Öyle sanıyorum ki... bu çocukların ölmesinden daha kötü şeyler olacak.
Penso que algo de pior que a morte destas crianças irá acontecer
Öyle sanıyorum ki sizler de üşüyorsunuz. Bu yüzden, bu "beraberlik" toplantılarına, kapalı mekânda devam etmeyi öneriyorum.
E penso que voçês, têm frio também, por isso vou sugerir que continuemos esta reunião, dentro de portas.
Öyle sanıyorum ki Süpermen sana daha önceki karşılaşmalarımızdan bahsetmiştir.
Suponho que o Superman deve ter contado do nosso encontro anterior.
Sanıyorum ki öyle. - Evet, efendim. Bu röportajda, Jordaan Hattı diye geçen bir yerden bahsettim.
Na entrevista mencionei Jordan Siding.
Bay Wilson. Oradaysa ki, öyle sanıyorum kolay olur.
Se ele for quem penso que é, será fácil.
Eğer sizi doğru anladıysam, ki öyle sanıyorum, polisi arayacaksınız.
Se não me engano, e acho que não, está a ligar à polícia Estatal.
San Antonio'yu, Dallas'ı, Houston'ı görürsün. Öyle sabırsızlanıyorum ki.
Ver San Antonio, Dallas e Houston.
Sana sarılmayı öyle istiyorum ki, aklım başımdan gidecek sanıyorum.
Quiero sentir o teu corpo contra o meu que creo que voy explotar.
Sanıyorum ki bütün sanatçılar öyle.
Acho que é igual para todos os artistas.
Sanıyorum ki daha fazla gelişmeler var, Müfettiş? Öyle duydum, Profesör.
Devo presumir que houve mais desenvolvimentos no caso, inspector?
Eğer bir sihirbazsan, ki öyle olduğunu sanıyorum ve kendini ata çevirdiysen... Yalnız ve kaybolmuş bir İngiliz olduğumu bilmeni isterim.
Se for uma maga, como penso que é, e se transformou num cavalo por algum motivo, quero que saiba que eu sou apenas um pobre inglês.
Ne yapacağını bilmeyen, kaybolmuş biri gibiyim. Öyle sanıyorum ki buna neyin yol açtığına dair kesin olmayan bir kuramım var.
Penso que tenho uma teoria sobre o que poderá ter causado isto.
Bilinci yerine geldiğinde,... Öyle sanıyorum,.. ... ama emin olmak için başka çare yok ta ki sistemlerinden çıkıp tam bir nörolojik test yapana kadar.
Com respeito a sua consciência... assumo que está submersa... mas não há forma de estar seguro, até que desocupe seus sistemas e faça um exame neurológico.
Seni doğru anladıysam, ki öyle olduğunu sanıyorum ulaşılması en zor kasa.
Se estou a ver isto bem, e penso que estou... nunca devem ter desenhado uma casa-forte mais inacessível.
Açık olanı irdelemekten nefret ederim ama eğer... içimizde bir şey varsa, ki öyle olduğunu sanıyorum, bu olsa olsa sende olabilir zira ilk belirtileri sen gösterdin
Odeio mostrar o óbvio mas... se alguma coisa está dentro de nós, é bem provável... que seja você, já que teve os primeiros sintomas.
Bunun nedeni, öyle sanıyorum ki,
Abstém-se.