About them Çeviri Türkçe
15,403 parallel translation
Izzy can tell you all about them.
- Izzy anlatabilir.
If you've ever heard about them, or have any records..
Bunlardan birini duyduysan ya da herhangi bir kayıt varsa...
Have you ever heard anything about them, or any records?
Onlardan birini duydun mu ya da bir kayıt var mı?
I've heard about them, actually, I didn't actually...
Duyduğum şeyler aslında, yani aslında değil...
But maybe whoever killed Lorenz has read about them, or has some direct knowledge of them.
Ama Lorenz'i kim öldürmüşse ya onlar hakkında okumuş ya da onları direkt biliyor.
What can you tell me about them?
Onun hakkında ne anlatabilirsin?
Guys, don't worry about them, all right?
Onları dert etmeyin.
But if it makes you feel any better, I didn't care about them.
Ama teselli olacaksa, onlar umurumda değildi.
But I do believe what you say about them coming for us.
Ama bizim için gelecekler dedin ya, ona inanıyorum.
And he's waking up from these bad dreams and not telling me about them.
Ve bazı kötü rüyalar görüp uyanıveriyor,... ve bunları bana anlatmıyor.
I mean, we have to assume that they know as much about us as we know about them.
... bizim onlar hakkinda bildigimiz kadar onlarin da bizim hakkimizda bilgili olduklarini varsaymaliyiz.
What you think about them gettin'married?
- Evlenmelerine ne diyorsun?
Can you honestly say that you feel happy about them being together?
Eğer dürüst hissediyorum diyebilirim. Onları birlikte olmaktan mutlu?
I know all about them.
Hepsini biliyorum.
Something about them being immigrants or something.
Göçmen olmalarıyla ilgili bir şeyler dedi ama.
I love that if the kids you care about come from means, you're not supposed to care about them.
İlgilendiğin çocuklar varlıklı yerlerden geliyorlarsa, onlarla ilgilenmek zorunda kalmazsın.
She already knew about them.
O zaten onları biliyordu.
Whereas you, Mr. Coen, have probably had thousands and don't remember a thing about them.
Sizinse, Coen, binlerce olmuştur ama bir şey hatırlamazsınız.
You can talk about them.
- Konuşabilirsin tabii ki.
That even when you care about someone, you can use them for your own ends.
Değer verdiklerin bile olsa, kendin için sevdiklerini kullanmaktan mı korkuyorsun?
It's our hope that, by working together, we can come to a consensus about how to deal with them.
Ümit ediyoruz ki birlikte çalışarak onlarla nasıl başa çıkacağımız konusunda bir anlaşmaya varırız.
They forgot about the threat because we've been here to protect them.
Sonra birden tehdidi unuttular çünkü onları korumaya gelmişiz.
First sign of them, you run, don't worry about me.
Onları fark edersen hemen kaç. Beni düşünme
I'm about to cut them open to scoop out the eggs.
Yumurtalarını almak için onları kesip oymaya başlayacağım.
Well, when are you planning on telling them about you and Max?
Peki ya Max'le durumunu sen ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?
Maybe if you tell them about you two first, it'll soften the blow for me.
- Belki önce sen ikinizi söylersen, bana daha az patlar.
You know what's the worst part, is that you lied to them about me.
İşin en kötü yanı ne biliyor musun? Onlara benim hakkımda yalan söyledin. Neden?
I think Coulson's having me lie to them about the base lockdown.
Coulson üssün kapatılması konusunda yalan söylüyor bence.
Taking subconscious fears and externalizing them is what horror is all about.
Bilinçaltının endişelerini alarak onları korku ile dışsallaştırır.
Have we told them anything specific about Geronimo? No.
Özel olarak Geronimo'yla ilgili bir şey söylemedik.
They probably studied their chances and hesitated about what to do, but with no faith in justice, what was left for them?
Muhtemelen ellerindeki seçenekleri değerlendirip yapacakları konusunda tereddüte düşmüşlerdir. Ancak artık adalete inançlarını yitirmişken başka çareleri kalmış mıydı ki?
It's a couple of weeks before we graduate from college and we're talking about the future and kids and what we'll call them.
Üniversiteden mezun olmadan birkaç hafta önce... geleceğimiz ve doğacak çocuğumuzun adıyla ilgili konuşuyorduk
You have to tell them about me.
Onlara benden bahsetmelisin.
Sometimes, the best way to teach someone a lesson isn't to punish them ; it's to punish the ones he cares about the most.
Bazen birine ders vermenin en iyi yolu onları cezalandırmak değil en değer verdiği kişiyi cezalandırmaktır.
I had this wonderful speech about how I was gonna kill your grandmother had you not killed them.
Eğer onları öldürmeseydin büyükanneni nasıl öldüreceğimi anlatacaktım onlara.
And as a special treat, I thought I'd deliver them in the rapping style you kids are so enthused about.
Ve özel bir muamele olsun diye onları siz çocukların bayıldığı rap tarzında söyleyebilirim dedim.
I know Lois gets mad about it, but I like using them to point at things.
Lois'in bu konuya deli olduğunu biliyorum ama onları bir şeyleri göstermede kullanmayı seviyorum.
- And then I got this whole other added stress with the fucking kids. I thought I had a system that would make them not feel weird about the fact that I'm not there, but it's not really working and it's...
Aslında orada olduğumu hissettmeyeceğim bir sistem olduğunu sanıyordum....... fakat gerçekten işe yaramıyor.
Hey, Breece, how about we take up a collection, go buy us a nuke, and blast them off that hill?
Breece, para toplayıp atom bombası alsak sonra da onları dağdan uçuruversek olmaz mı?
If you're serious about hunting them down then we should work together.
Onların peşinde düşmekte ciddiysen birlikte çalışmalıyız.
Well their idea of safety in those days was to paint them white up to about head height so the headlights would show this white tree.
O günlerde güvenlik konusundaki düşünceleri, onları kafa yüksekliğine kadar beyaz boyamaktı Farlar bu beyaz ağacı gösterecekti.
Only care about what satisfies them right now.
Tek dertleri anın tadını çıkarmaktır.
Well, the only way they'll know about that is if you tell them.
Onu anca sen söylersen bilebilirler.
The thing about trolls is... you rub along with them all right.
Trollerle gayet iyi bir biçimde geçinebilirsin.
Why didn't you warn them about the Wulfings?
Onları neden Wulfing'ler konusunda uyarmadınız?
They're so busy being them that they don't make time - to know about you. - Yeah.
Kendilerini anlatmaya o kadar çok zaman ayırıyorlar ki seni tanımaya zaman ayıramıyorlar.
I never told them about you.
- Onlara hakkında hiçbir şey söylemedim.
I wanted to ask about the clothes that he was wearing that night and if he still has them.
O akşam, üzerindeki giysileri ve hala durup durmadıklarını sormak istiyorum.
You tell me about the irrelevant things that you and the Pope say to each other and I will never tell anyone that I got them from you.
Sen bana Papa ile konuştuğunuz alakasız şeyleri anlatacaksın,.. Ben de kimseye senden öğrendiğimi söylemeyeceğim.
If you remember those, that's probably because we're continuing lecturing you about how wrong it is to remember them.
Onları hatırlıyorsanız, sebebi muhtemelen hatırlamanın ne denli yanlış olduğuna dair çekmeye devam ettiğimiz nutuklardır.
Now I can't seem to sleep at night, because I'm thinking about the photo that they left behind, a photo I thought mattered to them :
Geride bıraktıkları fotoğrafı düşünmekten uyuyamıyorum. Önem verdiklerini sandığım bir fotoğraftı.
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
about 2987
about last night 149
about yesterday 53
about this morning 24
about me 284
about damn time 21
about it 81
about an hour ago 126
about you 267
about what 2516
about last night 149
about yesterday 53
about this morning 24
about me 284
about damn time 21
about it 81
about an hour ago 126
about you 267
about what 2516