Bring her to me Çeviri Türkçe
709 parallel translation
As soon as she's ready, you bring her to me.
Hazır olduğunda bana getir.
You will go ashore, pick up Tinker Bell and bring her to me.
Sen kıyıya gidip, Tinkır Bel'i alacak ve bana getireceksin.
Perhaps I have been wrong in leaving her alone so long. Bring her to me, even if she's not yet ready.
Belki onu bu kadar uzun süre yalnız bırakmakla yanıldım.
Bring her to me here.
Onu buraya getirin.
Take her clothes off and bring her to me now!
Elbiselerini çıkarın ve bana getirin.
Bring her to me.
Onu bana getirin.
Bring her to me... now!
Onu bana getir. Şimdi!
You must find and bring her to me.
Göreviniz onu bulup bana getirmek
Please bring her to me
Lütfen bana onu getiriver.
Bring her to me!
Şimdi, o kadını bana getirin.
B-bring her to me.
Onu bana getirin.
Bring me to her, or the pact is broken! "
Beni ona götür yoksa anlaşma iptal olur! "
Give them to me, I'll bring them to her.
Bana versenize, ben götürürüm.
Why do you bring her here to me?
Neden onu bana getirdin?
Find her and bring her here to me!
Onu bulun ve buraya getirin!
Her brother has asked me to bring her home for a visit.
Ağabeyi onu eve götürmemi istedi, ziyaret için.
- Bring her to see me on your next leave.
- İzine çıktığında bana gelin. - Geliriz.
Reckon if I was to go up to Augusta and find her she'd let me bring her home?
Augusta'ya gidip onu bulsam eve getirmeme izin verir mi?
Please bring him back to me, and I'll do anything you say, ever.
Lütfen onu geri getir. O zaman her istediğini yaparım.
Jacqueline sent me to bring you to her.
Jacqueline sizi almamı istedi.
My daughter asked me to bring her a rose.
Kızım O'na gül götürmemi istemişti.
Could you bring her her over by yourself or do you want me to sent the wagon?
Buraya kendiniz mi getirirsiniz yoksa araç mı göndereyim?
He says I'm to bring her back with me... pronto.
Benden kızı ona götürmemi istedi. Kızı ver.
Cleo's mother sprained her ankle, so she asked me to bring Susie to you.
Cleo'nun annesi ayağını burkmuş. Evine gitmek zorundaydı ve benden Suzie'yi size getirmemi istedi.
Then when I called back later to check with him, she told me the doctor went to bring her...
Doktoru sormak için tekrar aradığımda kadın bana, doktorun o adamı...
Bring me up to date on everything.
Bana her şeyi anlat.
Perhaps you would help me to bring her back.
Belki onu geri getirmem için bana yardım edersin.
So you will take a message to her, mademoiselle... and bring the medicine back here to me.
Yani reçeteyi ona götürün, matmazel. Sonra ilacı alıp buraya, bana getirin.
Bring them to her, not to me.
Onları kraliçeye götür, bana değil.
All right, then, bring her to see me.
Pekâlâ. Öyleyse onu bana getir.
It's difficult for me to bring her up, and now she leaves.
Yemeyip yediriyorsun, büyütüyorsun ve sonra çeyizini alıp gidiyor.
Told me to bring back any message you have for her
Bana Dedi ki, bir mesaj varsa hemen ona iletmeliymişim.
Bring her back to me.
Onu bana geri getirin.
Bring her to me!
- Hayır!
Management didn't want trouble so hired me to bring her home. - Hired you?
Otel yönetimi sorun istemedi ve beni onu eve getirmem için tuttular.
Will you phone my wife and ask her... what she asked me to bring her.
Brigit, karımı arayıp eve bir şey isteyip istemediğini sorar mısın?
If you don't allow me to bring Dr. McCoy down here, it'll soon be too late to do anything for her.
Dr. McCoy'u ışınlamama izin verin, yoksa onun için geç olacak.
But Miss Cowden would never have let me bring meat to her in school.
Bayan Cowden, beni hiç birlikte yemek yemek için okula davet etmemişti.
Why did you want me to bring her?
Neden onu getirmemi istedin?
You bring your daughter to an isolated old house in the country you shut her off from all outside contacts you even hired me as a private tutor so that she doesn't have to be with other children.
Bütün dış temasları kesiyorsunuz, Beni özel öğretmen olarak tutuyorsunuz böylece başka çocuklarla olmak zorunda kalmıyor.
You've come all this way to bring her ashes to me.
Onca yolu bana kızımın küllerini getirmek için geldiniz.
Join me and my beloved, for we have work to do to bring her back to life.
Sevdiğimi geri getirmek için yapacağımız işler olduğundan bana ve sevdiğime katıl.
Bring her back to me now
Onu bana geri getir
Tell her to bring me the towel!
Bana havlumu getirmesini söyle!
And Mr. Lang asked me to bring in this older friend of mine and Mr. Smith rubbed some of the formula on... on her skin.
Ve Bay Lang benim bu yaşlı arkadaşımı getirmemi benden rica etti ve Bay Smith formülün bir kısmını onun.. onun teni üzerine sürdü.
She asked me to bring her mail up but she wasn't answering.
Posta götürdüm ama cevap vermedi.
Bring me to her horse
- Gidip bir bakalım o zaman!
Anyway, it was nice of you to bring me a bottle.
Her neyse, bana bir şişe getirmen çok nazikçeydi.
Mom told me dad used to bring her here.
Annem, babamla buraya geldiklerini söylemişti.
I remember, the club at Cornpow my sice used to bring me cucumber sandwiches every afternoon.
Anımsıyorum da, Cornpow'daki kulüpte benim seyisim her öğleden sonra bana. salatalık sandviçleri getirirdi.
I'd like you to help me. I want you to bring her here.
Onu buraya getirmenizi istiyorum.
bring her 47
bring her back 80
bring her up 22
bring her here 52
bring her in 128
bring her out 21
bring her home 16
bring her down 17
to meet you 22
to me 1767
bring her back 80
bring her up 22
bring her here 52
bring her in 128
bring her out 21
bring her home 16
bring her down 17
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
bring 74
bring it on 469
bring it 412
brings back memories 21
bring it up 72
bring it home 60
bring it to me 68
bring' em on 16
to meet 21
bring 74
bring it on 469
bring it 412
brings back memories 21
bring it up 72
bring it home 60
bring it to me 68
bring' em on 16