Bring it out Çeviri Türkçe
828 parallel translation
But I wanna bring it out in my way.
Ama bunları kendi yöntemimle çıkarmak istiyorum.
Let's bring it out and clear the air.
Hadi ortaya döküp, havayı temizleyelim.
Yes, bring it out
Evet, servis edin.
WE'LL BRING IT OUT OURSELVES.
- Ya da kendimiz çıkartalım.
Oh, we hope to bring it out in the spring.
Oh, baharda yayınlamayı umuyoruz.
Why don't you bring it out to the house?
Bir ara bizim eve getirsenize.
Bring it out, put it back.
Getir götür.
We'll bring it out to your boat tomorrow.
Yarın teknenize getiririz.
Cora, will you bring it out?
Cora şampanyayı çıkartır mısın?
Bring it out in the open, look at it, talk about it, see if it hurts.
Çıkar onu kutudan, yüzüne bak, hakkında konuş, acıtıp acıtmadığını o zaman anlarsın.
You said to bring it out in the open. Now it is.
Onları açığa vur dedin, ben de vurdum.
- But if you bring it out into the open...
- Ama açığa çıkarırsan...
Good idea, but bring it out here.
Güzel fikir ama buraya getir.
Your mission, Mr Briggs, should you accept it, would be to find the reel and bring it out of the country.
Eğer kabul ederseniz sizin göreviniz, Bay Briggs, bobini bulup bölgenin dışına çıkartmak.
Go ahead, Egan, bring it out.
Devam et, Egan. Çıkart onu.
I'll bring it out front.
Ön tarafa getireceğim.
Meli, I want you to stay in Firecreek and I want us to say something, bring it out in the open like I wanted to do when you came.
Meli, Firecreek'te kalmanı istiyorum ve tıpkı sen ilk geldiğinde yapmak istediğim gibi bu konuyu herkese ilan etmek istiyorum.
I'll bring it out
Size getireyim
It's unsurprising that illicit profits of that magnitude would bring out violent behaviour, " a surviver said
"Bu miktarda yasadışı bir kazancın şiddet doğurması hiç de şaşırtıcı değil."
If I take my compass out, it's just an ordinary compass that you use any day, I take one of these rocks and bring it up to it, you see, if you look carefully, that the needle deflects a bit.
Eğer pusulamı çıkarırsam kendisi sıradan bir pusula, her gün kullandıklarınızdan ve bu taşlardan birini alıp, pusulaya yaklaştırırsam görüyorsunuz ya ; eğer dikkatlice bakarsanız iğnenin biraz oynuyor.
I'll bring it right out to you.
İçkileri size getiririm.
Because if I give you your hat, and you go out wearing it in this storm, you won't catch cold, or get pneumonia and I won't be able to bring flowers to the hospital or wear beautiful black clothes to your funeral.
Çünkü verirsem ve sen de fırtınada şapkayla dışarı çıkarsan üşütüp zatürre olamazsın. O zaman ben de hastaneye çiçek getiremem veya cenazende şık bir siyah elbise giyemem.
If it's ivory the party's after... the hunter in charge usually gets 10 % of whatever they bring out.
Ekibin peşinde olduğu şey fildişiyse... ekip başı, toplanan miktarın % 10'unu alır.
I'm going to leave this just as it is until I can get the proper chemicals to bring out the words.
Kelimeleri ortaya çıkaracak uygun kimyasalları alana kadar bunu olduğu gibi bırakacağım.
Clean out a bowl and bring it here, and a piece of carbolic soap.
Bir kap temizle ve oksijenli su getir.
Doctor, do you think that seeing the man she loves might bring her out of it?
Doktor, sizce gencimiz kızın kendine gelmesine yardımcı olabilir mi?
Bring it out here.
- Buraya getir.
A sock in the kisser is the only thing that'll bring her out of it.
Ancak yüzüne bir yumruk atılınca kendine gelebiliyor.
And there's nothing wrong in going out with the boss... - if it'll bring a couple of bucks into the house.
Ayrıca, evin içine fazladan para girecekse patronla yemeğe çıkmanın yanlış bir tarafı yok.
Hire a moving van to take things out, then bring them back when it's over.
Eşyalarınızı kaldırması için bir kamyon kiralayın resepsiyon bittiğinde de onları geri getirtin.
Bring it to the wagon. I'll scrub it out.
Arabaya getir, ben yıkarım.
This room is as cold as ice and your stove's gone out. - I'll make some soup and bring it up. - Please don't bother.
Bu oda buz gibi olmuş ve sobanız sönmüş, size sıcak çorba yapıp, sobayı yakayım.
Well, it must be that you bring out the best in people.
Bunun sebebi, insanların içindeki tüm güzellikleri ortaya çıkarıyor olman.
But I want to angle it to bring out the analogy... between the Faust legend and this man's story.
Bu adamın hikayesiyle, Faust efsanesi arasındaki benzeşme kesişsin istiyorum.
I will bring it down on yours if you do not get out of my sight.
Hemen gözümün önünden çekilmezsen senin başına yıkacağım. Defol şimdi!
It's a mighty good man would go out of his way... to bring a word of cheer to a grieving'widow.
Ancak çok iyi kalpli bir adam, dul bir kadını sevindirmek için yolunu değiştirip buralara gelirdi.
It does bring out the colour in your beautiful, big, brown eyes.
İri, güzel kahverengi gözlerinin rengini ortaya çıkarıyor.
Wait till it's absolutely safe and then bring him out dead?
Tamamen güvenli olana kadar bekleyip onu ölü olarak mı dışarı çıkaralım?
Find out the name and I'll bring it tomorrow
İsmini öğren. Yarın getiririm.
I'll bring her out of it.
Onu hipnozdan çıkarayım.
Tonight as each night at the same time we bring you Prof. Platoff! Today's subject : "Work it out yourself."
Her akşam bu saatte olduğu gibi, bu gece de Profesör Platov'un programı "Yeniden Düşünme Zamanı" başlıyor.
Look, don't bring that rag of a uniform out here and expect to win battles with it.
Bak, o paçavra üniformanı buraya getirme ve onunla savaşlar kazanmayı umma.
It took a lot of nerve to send another man out to bring his woman back.
Kadını geri getirmek için başka bir adamı göndermek cesaret işi.
- It has to bring it out more.
- Daha fazla getirmesi gerekiyor.
If I could find this prize and bring it home to Thessaly then it would inspire the people, wipe out the years of misrule. They would know the gods have not abandoned them.
Eğer onu Teselya'ya getirebilirsem, halk bundan etkilenecek ve karanlık yıllar geride kalacaktır.
Whatsoever thou hast in the city, bring them out of this place... for the Lord hath sent us to destroy it.
Bu şehirde neyin varsa hepsini buradan çıkar çünkü Tanrı bizi burayı harap etmek için gönderdi.
You could have come out like a man and told me you were gonna bring that dog home instead of hiding it, smuggling it in with the puppies, Mark.
Bir erkek gibi çıkıp köpekle ilgili doğruyu söyleyeceğine sen bu köpeği sinsice, diğer yavruların içine sakladın, Mark.
It will be dark when the lights go out and whoever took the things will bring them back and not the other way around!
Her yer karanlık olacak ışıklar kapanınca o şeyleri kim aldıysa geri getirecek, bu kadar basit.
I don't think they can bring it out the country.
Onların ülkeyi terk edebileceğini sanmıyorum.
They found out that Benesch and Kleyer were friendly, so they put it on the teletype to bring him in for questioning.
Benesch ve Kleyer'ın yakın arkadaş olduğunu öğrendiler sorgulamaya getirmek için adamın peşine düştüler.
I'll take it out in my name... and when you've finished, bring it back.
Kendi adıma aldığımı söyleyeceğim, Bitirdiğin zaman geri getirirsin..
bring it on 469
bring it 412
bring it up 72
bring it home 60
bring it to me 68
bring it down 74
bring it in 351
bring it here 88
bring it back 84
bring it over 24
bring it 412
bring it up 72
bring it home 60
bring it to me 68
bring it down 74
bring it in 351
bring it here 88
bring it back 84
bring it over 24
bring it over here 26
bring it in here 22
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
bring it in here 22
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
outstanding 214
out of sight 112
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
outstanding 214
out of sight 112
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
out loud 97
out of 299
outside of work 17
out of respect 50
out of my sight 38
out like a light 17
out of mind 55
out of my house 22
out of time 18
out of love 16
out of 299
outside of work 17
out of respect 50
out of my sight 38
out like a light 17
out of mind 55
out of my house 22
out of time 18
out of love 16