English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / Bring him in here

Bring him in here Çeviri Türkçe

179 parallel translation
Bring him in here, I'll kill him.
Buraya getir de öldüreyim onu.
Then I'd bring him in here, make some small talk to put him at his ease, probably offer him a drink,
Sonra buraya getirir rahatlaması için biraz laflar herhalde içki teklif eder...
Bring him in here.
Onu buraya getir.
I'm going to bring him in here.
Onu buraya getireceğim.
Bring him in here.
O zaman söyleyin gelsin.
Bring him in here.
Onu buraya getirin.
Hurry, bring him in here.
Çabuk, içeri götür.
Man, why don't you bring him in here and ask him?
Neden onu buraya getirip kendisine sormuyorsun?
Get the mayor, bring him in here.
Başkanı alıp buraya getirelim.
Bring him in here!
Onu buraya getirin!
Bring him in here for a drink, catch some dinner upstairs.
Burada bir içki içip yukarıda bir yemek yeriz diye düşündüm.
Bring him in here, hurry!
getirin hemen!
Bring him in here, bring him in here!
Onu buraya getirin, buraya getirin!
Bring him in here, Michelle!
Onu buraya getir Michelle!
Bring him in here.
Buraya getirin.
I don't care, just bring him in here!
Umurumda değil, onu buraya getirin!
Alex, I told you not to bring him in here.
Sana onu buraya getirmemeni kaç kez söyledim.
Jimmy T, go find Captain Hamill, bring him in here.
Haydi Jimmy yaylan, Yüzbaşı Hamill'i bul ve buraya getir.
Bring him in here.
Söyle ona, buraya gelsin.
Bring him in here.
Onu çağırayım.
Have him unchained, and bring him in here.
Onu çöz, ve buraya getir.
In fact, it was suggested that someone be sent to bring him here.
Aslında, birini gönderip onu buraya getirmemiz önerildi.
Cal, bring him in this room here.
Cal, odasına getirin.
Yes, Lao Huang discovered him here when he came in to bring him a snack.
Evet, Lao Huang atıştırmalık bir şeyler getirdiğince onu bu halde bulmuş.
Bring him in as soon as they get here.
Gelince şu odaya getir.
Bring him on in here.
Onları buraya çıkarın.
That fellow seemed awful anxious to come in here, so bring him in.
Şu adam içeri girmek için epey istekli gözüküyor, al bakalım içeri.
I'll bring that sheriff back out here in a half hour if I gotta drag him out.
Sürüklemem gerekse bile o Şerif'i yarım saat içinde buraya getireceğim.
You go back in and tie him up, and bring him out here to me.
İçeri dön ve onu bağla, ve onu buraya getir.
Bring him on in here.
Onu buraya getirin.
Select the most interesting letter, bring for plane the candidate... and we give him the opportunity to carry out his fantasy here in the program.
En ilginç mektubu seçiyoruz ve bu adaya... programda en gizli isteklerini gerçekleştirme şansı veriyoruz.
Dress the author in the attire of honour and bring him here.
Şaire onur kıyafeti giydirin ve onu buraya getirin.
He stayed in too long. Bring him right over here.
Onu buraya getir.
The major's just in back. Bring him over here.
Binbaşı arkada, git onu buraya getir.
You and I are going to bring the President here, and we're going to use everything that we have in our power to save him.
Sen ve ben, başkanı buraya getireceğiz. Ve onu kurtarmak için elimizdeki her türlü imkanı kullanacağız.
He'd bring Vito down in his baby carriage and park him right here then tuck his policy slips in your old man's blanket.
Vito'yu bebek arabasıyla getirir ve tam buraya park ederdi sonra da senin ihtiyarın battaniyesinin altına tombala kağıtlarını doldururdu.
I told him he couldn't bring the dog in here.
Köpeği buraya getiremeyeceğini söyledim.
It was your bright idea to bring him here in the first place.
Onu buraya getirmemiz senin parlak fikrindi.
Constable, go get Dr Bashir and bring him here immediately.
Güvenlik Şefi, derhal Dr. Bashir'in yanına gidip buraya getir.
Get him in that cruiser, bring him down here... and we'll get this done, then I'm buying at the Thick.
Onu gemiye götürün ve buraya getirin. Bu iş bittikten sonra Thick'e yemek ısmarlayacağım.
I'm here to bring him in.
Onu götürmek için buradayım.
If Bryan's not here, you can bring him in.
Gelecek sefer Bryan olmadığında, onu içeri alabilirsin.
I've sent him what he's asked for and extra to bring Cosette. She should be here in a few days.
Cosette birkaç gün içinde burada olur.
The village intends to arrange a car to bring your father back back here to bury him in the village.
Köylüler babanı geri getirip burada gömmek için bir araba ayarlamak istiyorlar.
You'II remain here until they bring him in.
O gelene kadar burada kalacaksın.
Yes, well, you know, I insisted that he bring it with him when he moved in here. I mean, after all, this is his home too.
Ne olsa burası onun da evi.
We bring him here in chains!
Ve zincirleyerek onu buraya getirdik!
And since we can't get to Anling's father down there, my plan is to bring him up here, or at least his soul.
Angling'in babasını buraya getiremediğimize göre de planım en azından ruhunu buraya getirmek.
We're going to bring him out here, and see how he likes being in the cold.
Onu buraya çıkarttığımızda, bakalım soğuk karşısında ne yapacak.
Bring him back here first thing in the morning.
Sabah erkenden onu buraya getir.
I was told to bring him here, which I did, keeping him in the garret,
Onu buraya getirmem söylendi, öyle yaptım. Tavan arasında tutarak

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]