But somehow Çeviri Türkçe
1,979 parallel translation
But somehow, it got unburied.
Fakat bir şekilde gömüldüğü yerden çıkarılmış olmalı.
But somehow, No matter how expensive my cufflinks,
Fakat her nasılsa kol düğmelerimin ne kadar pahallı olduklarının bir önemi yok.
But somehow you have his blood and I don't.
Fakat bir şekilde, sen onun kanına sahipsin, ama ben değilim.
But somehow or other, camilla's connected to three homicides,
Ama her nasılsa, Camilla üç cinayetle bağlantılı.
When it was over, something changed, maybe the demon was tired or if the pain helped me fight it, but somehow I took control.
Bittiğinde bir şeyler değişmişti. Belki şeytan yorulmuştu ya da acı savaşmama yardım ediyordu ama bir şekilde kontrolü elime aldım.
I hadn't seen this knife since Tracy deployed four years ago, but somehow...
Bu bıçağı, Tracy dört yıl önce bölgeye yerleştirildiğinden beri görmemiştim. Ama bir şekilde...
I've been cranking out motions in limine all afternoon but somehow made it to the printers anyway.
Bütün öğleden sonra davanın usulen reddi için dilekçe verip durdum ama yine de bir şekilde matbaaya gidebildim.
But somehow I, um...
Ama sonra bir şekilde...
Ratting out is an accurate phrase, but somehow it doesn't seem true.
"Bilgi vermek" yerinde bir deyim fakat her nasılsa doğru gelmiyor.
But somehow I survived.
Bir şekilde hayatta kaldım.
Now he fixed it, but somehow now it's come undone.
Düzeltmişti, ama bir şekilde şimdi yine sorun oldu.
"John R. Morrill of Greenville, Tennessee, had been cut off from the rest of the Marines, but somehow he walked..."
"Greenville, Tennessee'den John R. Morrill diğer deniz piyadelerinden ayrılmıştı ama her nasılsa yürüyerek diğerlerine ulaştı."
But somehow he ended up in that alley, drugged and a victim of a hit-and-run that someone wanted to look like an accident.
Ama nasıI olmuşsa o ara sokakta, birinin kaza gibi görünmesini istediği bir vur - kaç olayının kurbanı olarak ölmüş.
But somehow they stole mine!
Ama bir şekilde onlar benimkini çalıyor!
You, I owe a couple more, but somehow I don't think you're ever gonna collect.
Sana ise bir kaç tane daha borcum var, ama senin bunları alacağını düşünmüyorum.
But somehow when it's my own confined space, it's different.
Ama her nasılsa kendi yerimdeyken daha farklı hissediyorum.
We could go see him, but somehow he's gone!
Gidip ona bakalım mı, ama bir anda ortadan yok oldu!
But somehow it will never end
Ama bir şekilde asla bitmeyecek.
But somehow, right now...
Bir şekilde... Şu anda... Neden bilmiyorum ama...
Lia's still a head but somehow she's still alive.
Lia yine bir baş, ama bi şekilde hala canlı.
Those medicine men did what they could to bring me back but somehow they just couldn't get me all the way out.
Bana verdikleri ilaçlarla yarı yoldan geri döndürmüşler. Ama nasıl olmuşsa yolun tamamını geriye döndürememişler.
But somehow, I've...
Nasıl olduysa, ben...
" His gravity leavens the silliness of morning TV, making for an incongruous but somehow perfect match.
"Ağırbaşlılığı sabah televizyonunu sersem havasından çıkartıyor gayet aykırı ama bir şeklide mükemmel bir uyum getiriyor."
I usually cut them off, But somehow I thought you'd like crust.
Genelde kenarlarını keserim ama nedense senin böyle seveceğini düşündüm.
But somehow Mandira, as soon as I saw you... the pain in my chest vanished.
Ama Mandira, nasıl olduysa seni görünce kalbimdeki sızı yok oldu.
Well, not too often, but somehow we manage.
Şey, çok sık olmaz, ama bir şekilde üstesinden geliriz.
'But somehow, no matter how hard we tried,'fate was determined to keep us apart. "
Ama her nasılsa ne kadar çok denesekde deneyelim kader bizi ayrı düşürmekte kararlıydı.
Neither of those two words is dirty, but somehow together, that is the filthiest thing I've ever heard.
İki kelime de edepsiz değil ama bir araya gelince duyduğum en iğrenç şey oluyorlar.
But somehow, still, the devil got in her.
Ama yine, bir şekilde şeytan onu ele geçirdi.
People are shocked because he's Episcopalian and I'm Catholic, but somehow it works.
İnsanlar şok oluyor, çünkü o episkopalizm yanlısı ve ben de katoliğim ama bir şekilde yürütüyoruz.
And its been trying, but this is somehow bridging system.
... ve yapmaya çalışıyor ama bir şekilde sistemi kilitliyor.
But wait... he's picking up speed somehow!
Feci hız kazanmaya başladı!
But it appears that in the absence... of landing facilities, the ship improvised... and somehow got us to build the next best thing.
Aynen. Ama görünen o ki ; iniş tesislerinin olmamasından dolayı gemi doğaçlama yaptı ve bir şekilde bizlere güzel bir alternatif inşa ettirdi.
It was boring as hell. But still, somehow, underneath the timid vanilla surface of your sentences, I could sense there lies someone truly passionate.
Fakat bir şekilde bu yumuşak kişiliğinin altında çok tutkulu birinin yattığını hissedebiliyorum.
I was going to help you with those dishes, but I somehow got stuck to the couch.
Bulaşıklar için sana yardım edecektim,... fakat nasıl olduysa kanepeye yapışıp kaldım. - Tabi tabi, öyle gözüküyor.
Yeah, but your dad was a dick, and yet somehow you turned it around for your own son.
Evet, ama senin baban şerefsizin tekiydi, ama sen kendi oğlun için, bunları geride bıraktın.
But also... Somehow beautiful.
Ama aynı zamanda bir şekilde güzel de.
Well, I really didn't want to put it on the board, but I thought maybe it was gonna come out somehow, so...
Aslında tahtaya yazmak istemiyordum ama bir şekilde duyulabileceğini düşününce...
Somehow, he knew, but he didn't say anything.
Bir şekilde öğrenmişti ama hiçbir şey söylemedi.
But even if you zip-lined across reached the access door and somehow made it into ISIS headquarters you'd still have to find the mainframe.
Ama karşıya geçmeyi başarıp da kapıya ulaşıp bir şekilde ISIS Karargâhına varsanız bile yine de ana bilgisayar odasını bulmanız gerekecek.
But, of course, uh, Miss Tweedy believes that her horse has somehow magically inherited both.
Ama tabii ki Bayan Tweedy atının mucizevi bir şekilde iki özelliğe de sahip olduğuna inanıyor.
The information we have at the moment is sketchy, but it appears that a man has somehow seized control of the Nativo Hotel.
Şu anki bilgilerimiz kulaktan dolma ama görünen o ki, Nativo Otel'de bir adam kontrolü ele geçirmiş.
If I can help you somehow... It's trite, but sometimes a material assistance may help the situation.
Eğer size bir şekilde yardım edebilirsem ki klişe olur lakin etkili bir yardım bazen işleri kolaylaştırır.
This may sound crazy, but we're gonna work this out somehow.
Bu delice gelebilir ama bunu bir şekilde yoluna koyacağız.
But your letters somehow always relax me.
Bir tek senin mektupların benim gönlümü ferahlatıyor.
People think of it as being a scourge of the Middle Ages that somehow went away and was cured by science, but the fact of the matter is it's never gone away.
İnsanlar bunun bir şekilde uzaklaştırıldığı ve bilim sayesinde tedavi edildiği Orta Çağ'ın bir musibeti olduğunu düşünürler. Ancak işin aslı o ki, hiçbir zaman kaybolmadı.
But it's gonna save my life somehow.
Ama bir şekilde hayatımı kurtaracak.
I don't know. But I'm going upstairs to somehow find out.
Bilmiyorum ama bir şekilde öğrenmek için yukarı çıkıyorum.
You know, I've had, uh, rough patches, but I guess I've always been able to... find pleasure in my life somehow.
Zorlu dönemler atlattığım oldu ancak bir şekilde hayatımdan tekrar zevk alabilmesini de bildim.
But you said it'll work out somehow!
Ama bir şekilde yoluna girer demiştin!
Somehow. Somewhere. But I don't know how.
Bir şekilde bir yerlerde.
somehow 1093
somehow i doubt that 26
somehow or other 20
but still 1334
but something went wrong 29
but sometimes 291
but so are you 19
but soon 162
but so far 188
but she's gone 43
somehow i doubt that 26
somehow or other 20
but still 1334
but something went wrong 29
but sometimes 291
but so are you 19
but soon 162
but so far 188
but she's gone 43
but seriously 409
but so am i 35
but she's not here 34
but so what 89
but sir 122
but she can't 33
but something's wrong 18
but she isn't 30
but she hasn't 17
but she couldn't 19
but so am i 35
but she's not here 34
but so what 89
but sir 122
but she can't 33
but something's wrong 18
but she isn't 30
but she hasn't 17
but she couldn't 19