Got about Çeviri Türkçe
17,172 parallel translation
I got so caught up playing house that I forgot about why we were really here.
Kendimi evcilik oynamaya o kadar kaptırdım ki neden burada olduğumuzu unuttum.
We got about seven minutes till Lagarza's ETA.
Lagarza'nın gelmesine yaklaşık 7 dakika var.
And we got about 200 informational packets we'll be handing out, and, uh, we'll set up a jobs table at the hearing.
Dağıtacağımız 200 bilgilendirme amaçlı içeriğimiz var ve duruşmada görev listesi hazırlayacağız.
I got about 12 seconds!
12 saniyen var!
She's got all these questions about how she passed.
- Nasıl öldüğüyle ilgili aklında bir sürü soru var.
To quote every "Star Wars" ever made, "I've got a bad feeling about this."
Tüm Star Wars filmlerinden alıntı yapıyorum ve "Bu konuda içimde kötü his var" diyorum.
I've been thinking about it a lot since we got here and I really feel like...
Burada geldiğimizden beri yapmam gerektiğinde bu konuda çok düşündüm. Ve gerçekten gibi hissediyorum ben.
You all got together and talked about our marriage.
Tüm araya geldi ve bizim evlilik hakkında konuştuk.
And it was about an internal problem that got out of hand.
Ve elinde olan bir iç sorunla ilgiliydi.
That thing you said about suing people got my attention.
İnsanları dava etmek konusunda söylediklerin dikkatimi çekti.
He joked about getting it for me as a wedding gift, and then when I got home last night, it was here.
Düğün hediyesi olarak vereceğini söylemişti ve dün eve geldiğimde buradaydı.
I got the feeling he knows everything about everyone.
İçimden bir ses, herkesle ilgili her şeyi bildiğini söylüyor.
I'm about to reel in a whale, but I haven't got my team with me... a criminal conspiracy.
Bu işe gireceğim ama takımımda bir pozisyon eksik. O da... Komployu gerçekleştiren suçlu.
We got a tip about a stolen painting?
Çalıntı bir tabloyla ilgili bir ihbar aldık da.
I've got a bad feeling about this.
İçimde kötü bir his var.
The first thing you notice about BoJack is he's got a nice buzz going.
BoJack'in ilk fark edilen özelliği çakırkeyif olmasıdır.
You got that air about you.
Öyle bir havanız var.
He's got strong opinions, but all the man cares about is keeping his family safe.
Sağlam fikirleri var ama adamın tek derdi ailesini güvende tutmak.
I've got some very clear ideas about it.
O konuda çok net bazı fikirlerim var.
You tell me about the irrelevant things that you and the Pope say to each other and I will never tell anyone that I got them from you.
Sen bana Papa ile konuştuğunuz alakasız şeyleri anlatacaksın,.. Ben de kimseye senden öğrendiğimi söylemeyeceğim.
I... I've just got... I've got a lot on my mind, and I'm so worried about Norman, and I know...
Kafamda bin bir türlü şey var ve Norman için çok endişeleniyorum ve biliyorum aptalca ama üçüncü evliliğim bu ve iyi bir iş çıkaracağımı sanmıyorum.
Maybe what we think is all we got, which is why I'm a little jealous of Maxine over here,'cause all she gives a shit about is eating and sleeping -
Belki aklımızdan geçenler elimizdeki tek şeydir. O yüzden Maxine'i biraz kıskanıyorum. Çünkü tek umurunda olan yemek yemek ve uyumak.
It's not just about de-siring... We've got to stop an execution.
Olay sadece efendilik bağını kırma değil bir idamı durdurmak zorundayız.
She got pulled into a vampire vendetta, and now if we can't make this work, she's gonna die, so she's scared, she's angry, and right about now, she's probably wishing that she never set foot in the Quarter.
Bir vampir kan davasının içine girdi.. ve şimdi bunu halledemezsek ölecek.. .. bu yüzden korkuyor, kızgın ve şu anda..
I got a shit feeling about this.
- İçimde boktan bir his var.
See what they got. See if big boy is right about them, okay?
Bakalım ellerinde ne varmış, bizimki haklı mıymış.
I got dark premonitions about that devil.
O iblisle ilgili içimde kötü bir his var.
I mean, if you got a prescription for that, then you got nothing to worry about.
Reçeten varsa korkacak bir şeyin yok tabii.
Man, so you really got me pumped about doing good journalism stuff.
İyi bir gazeteci olmak ile ilgili bana gerçekten gaz verdin.
Just... oh, shit. I've got a few more questions about love.
Aşkla ilgili birkaç sorum var.
She's got enough she's got to worry about.
Yeterince endişeleneceği şey var.
Hmm. She's got the same wind-up about you.
O da senin hakkında aynı düşünceleri paylaşıyor.
I'm trying to tell you about how I got dumped on today.
Bugün nasıl terk edildiğimi sana anlatmaya çalışıyorum.
When I first heard about your father, around the time he and Jocelyn first got together, long before the Uprising and the Circle, Valentine elevated the Morgenstern name - to be synonymous with virtue.
Babanı ilk duyduğumda, Jocelyn'le daha yeni görüştükleri sıralarda Ayaklanma ve Çember'den çok önce Valentine Morgenstern soyadını erdemle eş anlamlı olması için yüceltti.
Remember how busy you were trying to figure out how they got in that you forgot all about the person living there.
Oraya nasıl girdiklerini bulmaya çalışırken ne kadar meşgul olduğunuzu bu yüzden orada yaşayan insanları unuttuğunuzu hatırlayın.
If you ever got a problem, anything - - are people saying stuff about me at school?
Herhangi bir sorunun olursa... İnsanlar okulda benimle ilgili bir şeyler mi söylüyorlar?
" President Truman, General MacArthur says we've got nothing to worry about.
"Başkan Truman, General MacArthur," Endişelenmemizi gerektirecek bir şey yok " diyor.
Well, you being new and all, you don't know about the arrangement that we got.
Yeni falansın ya, bu yüzden bizim anlaşmayı bilmiyorsun tabii.
I got bigger things to worry about.
Endişelenmem gereken daha büyük şeyler var.
And even if I didn't have to worry about the dangers of giving you future knowledge, we got bigger things to worry about.
Gelecekteki bilgileri sızdırmak konusunda endişelenmesek bile endişelenecek çok daha büyük sorunlarımız var.
It's about time she got some spark in her life.
Hayatına bir renk katma zamanı geldi.
Anything we got to talk about?
Konuşmamız gereken bir şey var mı?
But he had a theory about this crime he never got to explore.
Ama bu suçla ilgili hiç araştıramadığı bir teorisi vardı.
I was with my brother with our high-school kids in the lock-in until I got a call about another shooting in our community.
Cemaatimizden başka birinin daha vurulduğuyla ilgili bir telefon alana dek.
Now, I got nothing you all will care about except insomnia, and I got a weed card for the pot.
Uykusuzluk dışında umursayacağınız bir şeyim yok ve ot için de tıbbi bitki karnem var. - Ya, herkes bunu söyleyip duruyor.
Let's not get sidetracked by all these irrelevant details about who got high on what.
Kimin neyle kafa bulduğuna dair tüm bu alakasız detaylar bizi konudan saptırmasın.
Maybe you got curious about what he was up to.
Belki neler çevirdiğini merak etmişsindir.
You've got nothin'to worry about, right?
Endışelenecek bır şey yok değıl mı?
He got together with his friends, and the more they talked about it, the more angry they became.
Arkadaşlarıyla beraber bu konuyu konuştukça kızgınlıkları daha da artıyordu.
You got your own story to worry about.
Senin asıl endişelenmen gereken kendi hikayen.
How about, "Got it, sir"?
"Anladım efendim" e dersin?
about 2987
about last night 149
about yesterday 53
about this morning 24
about me 284
about damn time 21
about it 81
about an hour ago 126
about you 267
about what 2516
about last night 149
about yesterday 53
about this morning 24
about me 284
about damn time 21
about it 81
about an hour ago 126
about you 267
about what 2516
about you and me 17
about yourself 16
about time 287
about that 749
about your dad 25
about your mother 24
about your 17
about the wedding 20
about the other night 40
about a year ago 138
about yourself 16
about time 287
about that 749
about your dad 25
about your mother 24
about your 17
about the wedding 20
about the other night 40
about a year ago 138