English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He's an ass

He's an ass Çeviri Türkçe

203 parallel translation
One thing about him... if he insists he's still working for me... his ass is going to rot in correctional for 2 to 5 on an auto theft felony.
Onunla ilgili bir şey : Bana çalıştığında ısrar ederse araba hırsızlığı suçundan 2 ile 5 yıl arası yatacak.
- He's not a maniac, he's an ass.
- O manyak değil. O bir aptal.
He's an ass.
O bir pislik!
It's not his fault he has an old ass for a dad.
Dinozor gibi bir babasının olması onun suçu değil.
Refusing to lie would be much the same as telling an eminent colleague from Laval University... who's devoted years to the histoy of Catholicism in Canada... that he can take... Bishop Bourget's sermons... roll them vey tightly... and slowly shove them up his ass.
Laval Üniversitesi'nden hayatının 20 yılını Kanada'da Katolik tarihine adamış seçkin bir meslektaşın götüne Piskopos Bourget'nin vaazlarını rulo şeklinde sıkıca sarıp yavaşça sokmakla aynı şeye geliyor.
What he's got is an ass full of trouble.
Bir sürü belaya bulaşmak istiyor.
He's an ass!
O, bir ahmaktır!
When he's not in class, he risks his ass!
Sınıfta olmadığı her an, kıçını riske attığı bir an.
Don't make no sense. Big ox like Grady won't sit next to a colored child, but he eats eggs - Shoot right out of a chicken's ass.
Mantıklı değil ama, Grady gibi bir öküz, siyahi bir çocuğun yanına oturmaz ama... tavuğun kıçından çıkan yumurtayı anında yer.
'Cause, you know, if the guy's half-ass cool, you know he's like an Elvis impersonator.
Çünkü, yani, yarım yamalak iyiyse, onun Elvis taklitçisi olduğunu bilirsin.
He's such an ass.
O tam bir dangalak
Well, if you'd been standing where I'm sitting he'd have bit you on the ass.
Peki ama, eğer benim şu an durduğun yerde duruyor olsaydın seni kıçından ısırırdı.
It's where the coyote sat his ass down in a slingshot... and he strapped himself to an Acme rocket.
Çizgi filimdeki çakal, Road Runner'i kovalarken sırtına roket bağlayıp böyle bir şey yapmıştı.
Yeah, he's kind of an ass, isn't he?
Baş belasının teki değil mi?
I'm sure he'd kick an ass or two That's what Brian Boitano'd do
Brian Boitano eminim iki üç kıç tekmelerdi. İşte bunu yapardı.
I mean, he's kind of... He's an ass. - Yeah.
Demek istediğim, o bir kalın kafa.
God, he's an ass!
Tanrım, adam tam bir salak.
He's an ass.
Kendisi biraz salaktır.
He was an ass - - what's new?
Tam bir pislikti - - yeni bir şey değil.
He's an ass, and you're an ass.
Bir salak. Ve sen de öyle.
He's just a punk ass errand boy working for an international syndicate of fashion designers.
O sadece sağa sola koşturulan donu düsük cocuk uluslararası moda tasarımcıları birliği adına çalışan biri.
Course he's an ass.
Tabii ki aşağılık olacak.
Fine, but is he an ass that's gonna win my case?
Peki de, bu aşağılık benim davamı kazanacak mı?
Well, he's an ass that's gonna try.
O aşağılık en azından deneyecek.
He's an ass.
O bir pislik.
Yeah, he's an arrogant ass, but he's becoming a decent surgeon.
- Evet.Çok kibirli. Ama iyi bir cerrah olma yolunda
Probably because you do things like show up the Chief of Medicine, when anybody who's been in a room with Bob Kelso for two minutes knows how big an ass he is.
Muhtemelen senin zaten Bob Kelsoyla iki dakikadan fazla aynı odada kalan herkes onun ne kadar kötü biri olduğunu anlayacakken kalkıp ona karşı şov yapman gibi şeyler yüzündendir.
He had balls as big as an Irish broad's ass.
Yüreği İrlandalı karıların kıçı kadar büyüktü.
And no offense, but he's an ass.
Ve alınmayın ama, o tam bir göttür.
IT'S IN GOOD TASTE. HE DOESN'T WANT AN ASS WITH GOOD TASTE.
O lezzetli görünen bir kıç istemez.
This guy's got an ass full of loot that he's ready to dump in our cars.
Ama Verone bize çok büyük paralar teslim edecek.
- But the boss told Il-mae's dad on him and now he's getting his ass whipped.
- Ama Baba O'nu Il-mae'nin babasına şikayet etmiş. Ve şu an hoca O'nun kıçını pataklıyor.
Ethically, he's an ass.
İş ahlâkı açısından domuzun teki.
He's kind of an ass.
Tam bir budala olmalı.
But he's not sticking to it... he's got a piece of ass on the side, and she's gonna provide an alibi for him.
Ama o sâdık kalmadı. Düzüştüğü kadın orada ve onun için şahitlik yapacak.
"If an ass goes a-traveling, he'll not come back a horse."
"Eşeğin uzun bir yolculuğa çıkmış olması at olarak geri döneceği anlamına gelmez."
"If an ass goes a-traveling, he'll not come back a..."
"Eşeğin uzun bir yolculuğa çıkmış olması at olarak geri döneceği anlamına gelmez."
He's an ass.
Tam bir göt.
Yeah, he's an ass, but his alibi checks out.
Adam âdinin teki ama anlattıkları doğru çıktı.
He's always been such an ass to Lucas.
Lucas'a karşı hep pislik gibi davrandı.
I have to say most of the time he's an ass but that night, he was definitely a hero.
Çoğu zaman onun bir pislik olduğunu söylemeliyim. Ama o gece bir kahramandı.
And he's an ass.
Ve kendisi tam bir göt.
My dad, he wouldn't let them put one up his ass, and now he's dead.
Babam, bunlardan birinin götüne girmesine izin vermedi ve şu an ölü.
He's an uptight old fart with a broomstick up his ass.
Kıçında süpürge sopasıyla gezen yaşlı bunağın teki.
He's an ass, but he's my brother.
Göt herifin teki ama kendisi kardeşim oluyor.
I mean, he's an ass.
Uğraşsın.
Taylor will see that if internal affairs calls the FBI and the D.A., he's gonna look like an ass.
Konu kapanır. Taylor bizzat görür. İç İşler eğer FBI ve savcılığı ararsa, Taylor hıyar gibi ayazda kalır.
He's an ass.
O götün teki.
He goes to her brother's house, whups his ass within an inch of his life.
Babam? Abisinin evine gitmiş, ağzını burnunu kırmış.
He's gonna be found face down in a shower with a back full of shiv and an ass full of cum.
Duşta ölü bulunacak. Sırtında bıçak izleri ve döl...
He's an ass. So what?
Pisliğin teki.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]