I need to work Çeviri Türkçe
1,741 parallel translation
I'm saying right now, you need to work on you and I need to work on me.
Diyorum ki belki de gerçekten kendi yolumuzda gitmeliyiz. Sen yoluna ben yoluma...
Maybe right now, you need to work on you, and I need to work on me.
Belki de artık, sen kendinle uğraşmalısın ben de kendimle.
No, I know I need to work.
Hayir, çalismam gerektigini biliyorum.
I need to... I need to work this out all on my own.
Bunu kendi başıma halletmeliyim.
I guess I need to work a little on my dismount.
Sanırım inme üzerine biraz daha çalışmalıyım.
Honey, the only thing I need to work out is just Gracie Belle's afternoon's the only issue.
Tatlım, halletmem gereken tek şey Gracie Belle'nin öğlen yemeği, o kadar.
Okay, so I need to work on my charm?
Tamam, yani cazibem üzerinde çalışmam gerekiyor?
Go home, I need to work.
Evine git, benim çalışmam lazım.
I have things I need to work on.
Tamamlamam gereken işler var.
I need you to go out there and push the enemy back so we can buy some white space, so you guys can go back up there and work your asses off filling up these sandbags so that you guys, when do get hit, you get hit but you got something to hide behind.
Çıkıp düşmanı geri püskürtmenizi istiyorum ki biraz alan kazanabilelim ki oraya gidip kıçınızı yayabilin diye kum torbalarını doldurun ki, vurulduğunuz zaman yapıcak bi şey yok ama, en azından geride saklayabileceğiniz şeyleriniz var.
What I need is for you to go back to work.
Benim ihtiyacım olan, senin işe dönmen.
Speaking of a sister's work, I need to see Richard to his room.
Rahibelerin görevlerinden bahsetmişken Richard'ı odasına götürmeliyim.
Um, I've got to get back to work, but it's not like you need me there anyway.
İşe dönmem gerekiyor, ama zaten orda bana ihtiyacınız olmaz değil mi?
She's gonna need a lot of help. So I think it's really great that you get to bring your baby to work.
O yüzden bebeğini işe getirebilmen bence harika.
I need to go to work.
İşe gitmem lazım.
I'm gonna need some time to work around it and breach their server.
Sunucularına girmem için biraz zaman gerekiyor.
- I need you to come work for me.
Gelip benimle çalışmalısın.
Okay, look, I need to break into WPK to take my name off the fabricated accounting reports, and I don't exactly know how to work my way around a lock-pick.
WPK'ya girip sahte hesap raporlarından adımı silmem gerek. Ama maalesef kilidi nasıl açacağımı bilmiyorum.
Maybe you need to work on my brain some more, because I'm not following you.
Belki biraz da benim beynimin üzerinde çalışmalısın çünkü seni anlamıyorum.
I need you to make this work.
Bunun işe yaramasını sağlamalısın.
You know, I need to get somebody on the hook to make sure Max makes it to all his therapies and Haddie gets to all her sporting events, but, um, you know, and I can also come home from work early
Max'in terapilerinin ve Haddie'nin antrenmanlarının zamanlarıyla birisinin ilgilenmesi lazım. Haftada bir iki kere de işten eve erken gelirim.
- I've got work to do, need to pick up a few items. - Hey!
Yapmam gereken seyler var, bir kaç sey almaliyim.
I need you and andy to work.
Andy ile birlikte sorunu çözmeniz gerek.
We all need to work. I am working.
- Hepimizin çalışmaya ihtiyacı var.
Oh, man, I do need to work.
İşe öyle ihtiyacım var ki.
I know your work is very demanding, Janis, but you're going to need to take better care of yourself.
İşinin çok zor olduğunu biliyorum, Janis fakat kendine daha çok dikkat etmen gerek.
Listen, I didn't want to talk to you about this at work, but I think we need a plan.
Dinle, bunu işte konuşmak istemezdim ama sanırım bir plana ihtiyacımız var.
I need you guys to work the perimeter tonight.
Size bu gece iş için çevrede ihtiyacım var.
Now, if you'll excuse me, I need to get back to work.
Şimdi müsaade ederseniz işe dönmeliyim.
And with our hiring freeze, I need every work hour to be well spent, even if I have to move people to do it - - like, say, uh, you.
Ve göstermelik hareketlerimiz, çalışıyor gibi yapmalarımız, her çalışma saatinin iyi değerlendirilmesi gerek, eğer ki bunu yapacak...
If you had to work there every day, I might need to share.
Orada her gün çalışsaydın, paylaşmak isterdim.
I'll need a week to brief my superiors, and then we can work out the details.
- Evet. Pekala, üstlerime bilgi vermek için 1 hafta istiyorum ve sonra detayları konuşabiliriz.
All I'm saying is that these cops don't need us to work their cases, okay?
Demek istediğim polislerin işlerine karışmamızı gerektirecek bir durum yok.
I need to go back to work.
İşimin başına dönmem gerek.
God knows, you gotta be tired of me following you around all the time, and I really do need to get some work done.
Evet. Sürekli etrafında olmamdan yorulmuşsundur sen de. Benim de yapmam gereken bazı işler var.
So in order for this to work, I need everybody to be calm and focused.
Bunun işe yaraması için herkesin sakin ve odaklanmış olması gerekiyor.
I need you to work with me.
Yardımına ihtiyacım var.
Listen, Adam, I just need to know that your personal issues are not going to, you know, interfere with work.
Bak, Adam, kişisel sorunlarının işini yapmana engel olmadığını bilmeliyim.
And I know that- - that there are things that they need to work out, obviously.
Ve bunların çözülmesi gereken sorunlar olduğunu biliyorum.
I have to rush to work, but if you need anything, just call me, okay?
Acele işe gitmem lazım ama bir şeye ihtiyacınız olursa, beni arayın, tamam mı?
Maybe you need to start coming to work instead of watching The Bold and the Beautiful.
"Cesur ve Güzel" i seyredeceğine işe gelsen iyi edersin.
I go into work, and there's an outbox filled with papers that need to go out.
İşe giderim ve gönderilmesi gereken kağıtlarla dolu bir gönderi kutusu bulurum.
I need a ride to work.
Birinin beni işe götürmesi lazım.
If this is gonna work out, you and I, we need to lay down some ground rules, okay?
Bu işi yapacaksak ikimizin bazı temel kurallar koyması gerek, tamam mı?
Wow. Seriously, we need to talk this thing out because I can't work with this hostility.
Cidden, bu şeyi konuşup halletmemiz gerek çünkü bu husumet varken çalışamam.
Okay, look, you and I need to talk about this whole thing is gonna work, all right?
Pekâlâ, seninle bu işin gidişatı hakkında konuşmanın zamanı geldi, tamam mı?
I just need you to... no, you listen to me... I'm the one that has to deal with work wondering why I'm helping you.
Burada sana niye yardım ettiğim sorusuyla uğraşmak..... zorunda olan benim.
You know, when I was talking about initiative, I meant, like, showing up for work early, buying donuts for everyone once in a while. We need to blend in.
Seninle açılımlarım hakkında konuşurken işe daha erken gelmek ve herkes için çörek almayı kastetmiştim.
I need you to work with me.
Halledebilmem için bana yardımcı olmalısın.
Do I need to remind you that we both have to work tomorrow?
İkimizin de yarın çalışacağını hatırlatmama gerek var mı?
I'll need to see your organization firsthand if we agree to work.
Eğer birlikte çalışacaksak organizasyonunuzu ilk elden görmeliyim.
i need coffee 49
i need money 156
i need a vacation 23
i need your help 2061
i need to pee 72
i need more 115
i need help 596
i need a miracle 23
i need to tell you something 251
i need you 1542
i need money 156
i need a vacation 23
i need your help 2061
i need to pee 72
i need more 115
i need help 596
i need a miracle 23
i need to tell you something 251
i need you 1542