I read Çeviri Türkçe
26,917 parallel translation
Of course, I read all your stuff.
Elbette, tümünü okuyorum.
I read a lot Flash Gordon.
Bir sürü Flash Gordon okudum.
He, uh... he likes it when I read to him.
Kitap okumamdan hoşlanıyor.
I read that in the "Orson Patch."
Orson Patch'de okumuştum.
I only say that'cause I read once that she visited Missouri.
Odur dedim çünkü Missouri ziyaretini okumuştum.
I bet it was Heather Locklear'cause I read that she visited Missouri one time.
Bahse varım Heather Locklear'dır çünkü onun Missouri ziyaretini okumuştum.
Was it Heather Locklear? 'Cause I think I read an article where she - -
Çünkü sanırım bir makale okumuştum...
See, I read your book, Dr. Johnson, and I was hoping that you'd teach me how to be... Multiple orgasming?
Kitabınızı okudum Dr. Johnson ve belki bana şeyi öğretebileceğinizi umut ediyordum birden çok orgazmı?
I hear the voices, and I read the front page, and I know the speculation, but I'm the decider.
Sesler duyuyorum ve ön sayfası okuyorum ve spekülasyonu biliyorum ama karar veren benim.
Aren't you the young man i read about in the newspaper, the one burnt in the war?
Gazetede okuduğum, savaşta yanmış olan genç adam siz değil misinz?
I read it in the newspaper, the media, like you, but I'm unable to elaborate upon it.
Ben de sizin gibi medyadan yada gazetelerden takip ediyorum. Ama detayı hakkında herhangi bir bilgim yok.
I'm... look, when I read about it,
Ben... bunu okuduğumda,
I read it, I go, whoa, this is a big deal.
Okudum ve dedim ki, "Vay, bu baya büyük birşey."
Then I read about this.
Sonra bu konuda bir şey okudum.
I read your New Yorker piece.
New Yorker'daki makaleni okudum.
- I read about it once.
Bir keresinde okumuştum.
Happy, I read up on the micro jack device that you designed to save that kid in the sinkhole- - that was brilliant.
Happy, o çocuğu subatandan kurtarmak için tasarladığın mikro kriko aletini okudum... çok zekiceydi.
I read an article that the heart beats 100,000 times a day.
Bir makale okudum. İnsan kalbi günde 100.000 kez atıyormuş.
After I read his "Gemini Killers" screenplay, I knew that I had found a kindred spirit...
"Katil İkili" senaryosunu okuduktan sonra anladım ki benzer bir ruh bulmuştum.
I read it in Woman's Day.
Woman's Day'de okumuştum.
I read your books.
Kitaplarınızı okudum.
trust me, I've read a lot about how buildings get approved in the last hour.
... bana güven, son saatte onay almış binalar hakkında bir çok şey okudum.
Well, I doubt there's anything I can tell you that you haven't already read.
Okuduklarından başka sana söyleyebileceğim başka bir şey olduğunu sanmıyorum.
You came instead of Garcia because you know I'd be able to read her.
Garcia'nın yerine geldin çünkü onu okuyabileceğimi biliyordun.
- Who is that? I can't even read that.
Yazıyı okuyamıyorum.
Read here, or I can reprint for ten cents a page.
Buradan okuyabilirsiniz veya sayfa başı on cent'den size çıktı alabilirim.
I receive a letter from him nearly every day, and I haven't read one.
Ondan neredeyse her gün bir mektup alıyorum. Ama hiçbirini okumadım.
- I guess he can read a newspaper, Meg.
- Sanırım adam gazete okuyabiliyor Meg.
You can't read it, can you? No, I can't.
- Okuyamıyorsunuz değil mi?
I didn't ask him for notes, because one, my proposal went out already, though I've heard nothing, which is potentially worrisome. And two, I don't even know for sure that he can read, let alone comprehend the sui generis, unabashedly erotic, multigenerational, literary family epic.
Adamdan not falan istemedim, çünkü öncelikle teklif çoktan gönderildi gerçi haber gelmemesi endişelendirici olabilir sonra da nevi şahsına münhasır, hunharca erotik nesiller boyu bir aileyi anlatan bir destanı anlamak bir kenara adamın okumayı bildiğinden bile bihaberdim ben.
Nice magazines. So boring, I almost died rather than read them.
Dergiler güzelmiş, o kadar sıkıcılar ki okuyacağım derken ölüyordum.
I've never read the New Yorker before, but now, every week.
Hiç The New Yorker okumamıştım, şimdi her hafta okuyorum.
If you're trying to read Claudia's watch, I'm gonna throw you out that window.
Claudia'nın saatini görmeye çalışıyorsan camdan atacağım seni.
I've read about this woman.
Hakkında bir şeyler okumuştum.
" I cannot remember the books I've read any more than the meals I have eaten ;
" Okuduğum kitapları, yediğim yemeklerden çok hatırlamıyorum.
I've read of lot of your work.
Birçok yazını okudum.
I want you to read it.
Okumanı istiyorum.
- I'm not gonna read it.
- Okumayacağım.
You go ahead and finish it. I'll read it when it's done.
Sen yazmaya devam et, bitirince okurum.
You know, the Stars Hollow Gazette is the first newspaper I ever read.
Stars Hollow Gazetesi okuduğum ilk gazeteydi.
I can't read that.
Bunu okumamam gerekir.
Remember when we read "Arabian Nights," and you asked me, if I found a genie in a lamp who could grant me three wishes, what would they be?
Hatırlıyor musun, "Binbir Gece Masalları" nı okurken eğer bir lamba cini bulsaydım üç dileğim ne olurdu diye sormuştun?
I could've read online, so... I get articles, too, from my grandma.
Ben de anneannemden dergi alıyorum.
Now, I requested Scorpion detail because I've read about all of you.
Scorpion'u özellikle istedim çünkü sizin hakkınızda her şeyi okudum.
I mean, he had the pick-up schedule printed out, but, I don't know, I guess he just read it wrong.
Programın çıktısını alıp onlara vermiştim....... ama bilemiyorum, sanırım yanlış görmüş.
I can read the non-verbal Jason signs now.
Sözsüz Jason mimiklerini okuyabiliyorum artık.
I haven't read the book, but I did read their excellent paper on "Sex and the Aging Female" last year.
Kitabı okumadım ancak geçen yıl "Seks ve Yaşlanan Kadın" daki mükemmel makalelerini okumuştum.
I may recall her being there... so I've read.
O kadın orada olabilir diye hatırlıyorum. Okumuştum da.
Well, I did read up on you, and I know that you're not one to back down from a challenge, so I suppose what I'm askin'- - really, begging- - you for is... some kind of hope.
Senin hakkında araştırma yaptım ve senin zorlu bir işte sözünden dönecek biri olmadığını biliyorum o yüzden sana sormam, gerçekten sana yalvarmam gerek bunun için umut olur musun diye.
I-I've read it through only a dozen times.
Defalarca okudum.
I'm just a silly woman who's read too many romance novels.
Ben sadece aşk romanları okuyan aptal bir kadınım.