In your heart Çeviri Türkçe
3,364 parallel translation
Please, find it in your heart to just reach out to Ruby.
Lütfen, kalbinde Ruby'ye ulaşmanın... bir yolunu bul.
I hope you keep that in your heart.
Umarım bunu kalbinde saklarsın.
You'll leave with this burden in your heart for the rest of your life.
Ömrün boyunca kalbinde bu yük ile yaşayacaksın.
- Who's in your heart?
- Öğretmenim, sizin kalbinizde kim var?
The person in your heart is Kwon Ji Hyuk.
Sadece içimizden geleni yapıyoruz.
Don't tell me... there's already someone else in your heart?
Yoksa... kalbinde başka biri mi var?
Even if, in your heart...
Hatta bunun için kalbin...
Once you accept that, in your heart, you will know peace.
Bunu tüm kalbinle kabul ettiğinde barışı tanıyacaksın.
You said everything I said was in your heart.
Sen her şeyi söyledin, ben de kalbinden geçenleri.
In your heart of hearts, you know... the plain and simple truth.
Kalbinin derinliklerinde açık ve yalın gerçeği biliyorsun.
If you could find it in your heart, to reciprocate. - My happiness would be immeasurable.
- Duygularıma karşılık vermeyi istersen, mutluluğumun ucu bucağı olmaz.
It doesn't mean anything compared to.. what you have in your heart.
Boy ölçüşebilir mi yani hiç senin kalbindekiyle?
ut if you can't find a generous place in your heart for your own son, We're not going to make it to thirty-nine!
Ama oğluna kalbini, tüm cömertliğiyle açmazsan 39. yılımıza giremeyeceğiz.
Do what you believe about them in your heart.
Kalbinde onlar için neye inanıyorsan onu yap.
- It's in your heart.
- Bu senin kalbinde var.
But, come on, man, that fire in your heart, that need to win and the ability to infect those around you and get them to believe the same thing?
Hadi, dostum, kalbindeki bu ateşi, kazanma isteğini ve yeteneklerini etrafındakilere aşılaman ve hepsinin tek bir şeye inanmasını sağlaman gerekmez mi?
May the Lord be in your heart and help you to confess your sins with true sorrow
Tanrı seninle olsun ve günahlarını pişmanlıkla itiraf etmene yardım etsin.
Not a care in your heart, not a stain in sight.
Hayata dair hiçbir endişen yoktu. Kalbinde en ufak bir sıkıntı, görüşünde en ufak bir leke yoktu.
He's in your heart.
Kalbinde saklı.
So if you have any love left in your heart for me, could you please, please stop pounding on the window?
O yüzden eğer içinde bana karşı biraz sevgi kaldıysa lütfen cama vurmayı kes.
You roam around wearing these dark shades... no one can tell what lies in your heart.
Sen bu siyah gözlükle ortalıkta dolaştığın sürece hiç kimse sana içini açmaz.
My love is in your heart, my beloved
Benim aşkım senin kalbinde, yarim.
Desires burn in your heart.
Kalbin arzularla yanıyor.
♪ Love is in your heart... filling your life with warmth. ♪ Be good, be good and come home soon.
Gurur dolu bir dünyan olsun onur dolu bir yaşamın olsun.
The hand in your heart.
Kalbindeki elim.
You make no sounds, but will you ever let them go in your heart?
Sesin çıkmıyor ama kalbinden çıkıp gitmelerine izin verdin mi?
But I hope you know, in your heart, that that video is not you.
Ama, kalbinizde, biliyorsun umut bu video değil.
But you will bury your dirty little secret deep in your heart and forget about it.
Fakat kirli küçük sırrını kalbinin derinliklerine gömecek ve onu unutacaksın.
And maybe your heart's in the right place, but finally, you're no better than the French when they took this island and raided it for anything of value.
Belki de kalbin doğru yerdedir ama değerli şeyler için bu adaya baskın yapan Fransız'dan bir farkın yoktur.
I know your heart's in the right place, but...
Kalbin doğru yerdeymiş gibi hissettiğini biliyorum ama...
Only in the heart of the crystal cave will your true self be revealed.
Ancak Kristal Mağara'nın kalbinde gerçek gücün ortaya çıkacak.
Robin, do you wanna spend tonight making small talk with a bunch of bankers... in a daring, yet refined contemporary masterpiece... King Kong should feel lucky to climb... or do you wanna follow your heart?
Robin, tüm geceyi King Kong'un tırmanabileceği için şükretmesi gereken cüretkâr ama düzeyli ve çağdaş bir başyapıtın içinde bir avuç bankacyla çene çalarak mı geçirmek istersin yoksa kalbinin sesini dinlemek mi?
So as your friend... and a leading expert in the field of making an ass of yourself... I say to you... from the heart... get the hell out of this car.
Bir dostun ve kendini aptal durumuna düşürme alanında uzman bir kişi olarak sana gönülden diyorum ki çık git şu arabadan.
♪ In the oceans deep ♪
# Let Your Heart Hold Fast - Fort Atlantic #
Robin, do you want to spend tonight making small talk with a bunch of bankers in a daring yet refined contemporary masterpiece King Kong should feel lucky to climb... or do you want to follow your heart?
Robin, tüm geceyi King Kong'un tırmanabileceği için şükretmesi gereken cüretkâr ama düzeyli ve çağdaş bir başyapıtın içinde bir avuç bankacyla çene çalarak mı geçirmek istersin yoksa kalbinin sesini dinlemek mi?
So, as your friend and a leading expert in the field of making an ass of yourself, I say to you from the heart, get the hell out of this car.
Bir dostun ve kendini aptal durumuna düşürme alanında uzman bir kişi olarak sana gönülden diyorum ki çık git şu arabadan.
# In the oceans deep
# Let Your Heart Hold Fast - Fort Atlantic #
Mike, not Jesus, who I see every day in my heart... but if you can go without seeing your boy for 33 years, then I can certainly survive three lonely Christmases in this cold, empty house.
Mike'ı İsa'yı değil İsa'yı hergün yüreğimde taşıyorum... Sen otuzüç yıllık oğlunu görmeden devam edebildiysen, Bende bu soğuk ve boş evde üç yalnız noel geçirerek hayatta kalabildim.
But even a normal heart would feel the stress of killing your lover in self defense. After you find out he's a murderer.
Ama normal bir kalp bile Onun katil olduğunu öğrendikten sonra aşığını nefs-i müdafaa ile öldürmenin stresine dayanamaz.
I'm just happy that you put your heart in it and this is such a precious... hair clip
İçine yüreğini koyduğun için çok mutluyum ve bu çok değerli bir saç tokası.
The White Rabbit is also a person. To have someone as your White Rabbit is not just using that person. It's staying in his heart.
Tavşan da bir insan... onu tutuyor olmak kullanmak anlamına gelmez,... sadece kalbini kazanmaya çalışırsın.
Put something from your heart in the box.
Diğerlerinin de geçmişte yaptığı gibi kutuya yüreğinizden bir şeyler koymalısınız.
By doing so... the horror of Psycho will be indelibly etched... in the mind and heart of your audience.
Böyle yaptığınız için, Sapık'ın yarattığı korku izleyicinizin aklında ve kalbinde kalıcı bir iz bırakacak.
The machine functions in the same way as your heart.
makine aynı senin kalbin gibi çalışıyor.
Burning a hole in your bleeding heart?
Yüreğin mi burkuldu yoksa?
You're holding your own heart in your hand.
Kendi kalbini elinde tutuyordun.
I saw you die in a room like this with your heart in your hand.
Böyle bir odada kalbini tutarken ölüyorsun.
Because, if you want me to fix your head, easy-peasy Japanesey, but only you... only you can get in touch with your heart.
Çünkü eğer aklındakileri düzeltmemi istiyorsan, çocuk oyuncağı ama yalnızca sen, yalnızca sen kendi kalbine ulaşabilirsin.
Long as your heart's in the right place, we don't care what you put in your mouth.
Kalbin doğru yerde olduğu sürece neler yaptığın umurumuzda değil.
Believe what everyone tells you to believe or else believe in your own heart?
Herkesin inanmanı söylediği şeye mi inanırsın yoksa kendi gözlerine mi inanırsın?
# The look of love # Is in your eyes # The look your heart
# Sevgi görünüm # gözlerinde mi # kalp bakmak
in your mouth 17
in your dreams 215
in your hands 23
in your 51
in your face 181
in your own time 47
in your house 29
in your own words 44
in your absence 21
in your room 49
in your dreams 215
in your hands 23
in your 51
in your face 181
in your own time 47
in your house 29
in your own words 44
in your absence 21
in your room 49