In your mind Çeviri Türkçe
3,161 parallel translation
I'm still in your mind!
halen aklindayim
Let me say, I think I know what's in your mind.
Aklından neler geçtiğini biliyorum galiba.
Because of, um... porn and because of documentary and because of news footage, video occupies a space in your mind where you're kind of like, " I'm here.
Çünkü, um... belgeseller ve haber görüntüleri yüzünden, video görüntüler zihinde sürekli "ben buradayım" algısı oluşturuyordu.
But you... you can imagine and build things in your mind.
Ama sen zihninde bir şeyleri hayal edip, yaratabiliyorsun.
Kate's out there trying to find evidence for a murder that might have only happened in your mind.
Kate dışarıda sadece senin zihninde gerçekleşmiş olma ihtimali olan bir cinayete kanıt bulmaya çalışıyor.
I know, there must be many questions in your mind.
Biliyorum. Kafanda pek çok soru olmalı.
Chun-seob Are there things in your mind that you wish to do for the children?
Chun Seob aklınızda çocuklar için yapmak istediğiniz bir şeyler var mı?
They use the camera to create an emotional architecture in your mind but at the same time, showing you that it's false.
Kafanızda duygusal bir mimari oluşturmak için kamerayı kullanıyorlar. Ama aynı zamanda size, bunun sahte olduğunu gösteriyorlar.
But if that woman put any doubts in your mind, you tell me now.
Ama o kadın aklında şüphe oluşturuyorsa, şimdi söyle.
Make a movie in your mind.
Kafanda filmini canlandır.
I thought you had everything so tidy in your mind!
Aklınızda herşeyin derli toplu olduğunu sanıyordum!
It's a kind of cheat, in a way, because you don't know whether you did it because you can't do anything and there is nothing in your mind, or you did it because it might just lead somewhere.
Bir nevi hile sayılır. Çünkü neden yaptığını ya da neden yapmadığını bilmezsin. Hiçbir şey yapamazsın ve aklında hiçbir fikir yoktur.
I imagine the very last time you ever spoke to her must be pretty clear in your mind.
Annenle yaptığın son görüşmedeki her kelime hafızanda net bir şekilde yer almış olmalı.
- Have you taken one last look down the lane, fixed an image in your mind?
- Sokağa son bir defa daha baktın mı? Resmini zihnine kazımak için...
Just making a couple of pop-tarts in your mind kitchen.
Beyninin mutfağında birkaç tane çörek ısıtıyorum.
Jason, do you remember anything about what's happened to you, like, uh, sensations of drowning, feeling trapped in your mind, trying to cry out for help?
Jason, başına gelenlerle ilgili herhangi bir şey hatırlıyor musun? Boğulma hissi, zihninde hapsolman yardım istemen?
I suspect this message, if left alone to run its course, would have fully dissolved, taking its place firmly in your mind's eye.
İnanılmaz. Bir yol izlemesi istendiyse, sanırım bu mesaj zamanla çözülerek senin beyninde bir yer etmeye başlayacaktı.
They erase your mind while you were in that nuthouse?
Tımarhanede hafızanı mı sildiler senin?
But in that moment the doctor gave you the news, the news that would change your life forever, tell us- - What went through your mind?
Ama doktorun size o haberi verdiği an hayatınızı sonsuza kadar değiştirecek o haberi aklınızdan neler geçtiğini söyler misiniz?
Maybe operating in your current state of mind is a bad idea.
Belki de şu andaki ruh halinde ameliyat yapmak kötü bir fikirdir.
We might not have always made the best decisions for you, but we have always had your best interest in mind.
Senin için her zaman en iyi kararları almamış olabiliriz ancak hep iyiliğini düşündük.
For those women who know that sexual attraction isn't only to be found in firm, supple, young breasts, smooth legs, and perfectly sculpted bodies, but in the mind, in the psyche, in the darkest depths of your soul.
Bu cinsel cazibeyi bilen kadınlar için..... esnek, genç göğüsler, pürüzsüz bacaklar ve mükemmel heykelsi organlar vazgeçilemez değildirler. Ama aklına, ruhuna ruhunun karanlık derinliklerine işlerler.
Hey, do you mind if I pee in your toilet?
Tuvaletinizde bir su dökmemin sakıncası var mı?
Boy, I hope you don't mind the smell of a real man in your room.
Umarım odanızda gerçek bir erkek kokusu olmasından rahatsız olmazsınız.
In fact, I've a good mind to issue a warrant for your arrest, for obstructing justice.
Aslında adaleti engellemekten seni tutuklatma emri çıkartmalıyım.
I will however have remained one thousand întipãriþi in mind, you and your brother.
Sen, bana bir izlenim bıraktın, Ağabeyini severim.
When you show me some lyrics in there, what's your mind state when you write your best stuff?
Burdaki liriklerden başlamak gerekirse, en iyi sözlerini yazarken nasıl bir ruh halinde oluyorsun?
You grab his moms up, throw her against the door, but in the back of your mind, you know it ain't her fault.
Annesini kapıp, kapıya fırlattın ama zihninde, tam içinde, bunun onun hatası olmadığını biliyordun.
Your heart, mind and body are in deep conflict.
kalbin, beynin ve vücudun büyük çatışma altında.
- Just in case you change your mind.
- Olurda fikrini değiştirirsen diye.
For once in your life, why don't you mind your own goddamn business?
Neden hayatında bir kere bile.. .. kendi işlerine kafa yormuyorsun?
And, not taking sides, mind you but you did put her in charge of your money which I advised against, if you'll recall all of which is not to be construed as an "I told you so."
Taraf tutmuyor olsam da... sen paranı ona emanet ettin. Hatırlarsan bunu tavsiye etmemiştim. "Sana demiştim." demek istemiyorum tabii.
Living in Oregon, your mind will eventually have to let go of L.A.
Oregon'da yaşarken, zihniniz er ya da geç Los Angeles'tan vazgeçmek zorunda kalacak.
JUST IN CASE YOU CHANGE YOUR MIND.
Fikrini değiştirirsen her ihtimale karşı.
Would you mind if we took a peek in your kitchen?
Müsadenizle mutfağa biraz göz gezdirebilir miyiz?
God keep your ladyship still in that mind so some gentleman or other shall'scape a predestinate scratched face.
Tanrı'dan dileğim bu fikrinizin değişmemesi, böylece zavallı bir adamın yüzü tırnaklanmaktan kurtulur.
- So do I. - You're not in your right mind'cause you've been breathing a dangerous chemical- - this stuff.
- Şu an sağlıklı düşünemiyorsun çünkü tehlikeli bir kimyasal soluyordun...
Even after going over it a thousand times in my mind, I- - I still don't understand how I could have misread all your signals.
Zihnimde binlerce kez düşünmeme rağmen sinyallerini nasıl yanlış yorumlamışım anlayamıyorum.
We'll have to be thorough, but I'll keep your concerns in mind.
Biz de işimizi yapmalıyız ama endişenizi dikkate alacağım.
But sometimes you shouldn't act in haste but use your mind.
Ama bazen siz hiç aklınızı kullanmıyorsunuz.
I'll hide it- - here, at the school- - in case you change your mind.
Bunu buraya, okula saklayacağım. Fikrini değiştirirsin diye.
Not in some deep crack of some remote recess of some dark corner of your mind? No.
Hayır.
Nothing you yourself wouldn't have done, my friend, if this beautiful female creature had come in and sat on your chaise longue, opened her mind up to you.
Bu güzeller güzeli varlık gelip de şezlonguna oturup içini sana dökmeye başladığında emin ol sen de aynı şeyleri yapardın dostum.
Uh, Lavon, if you wouldn't mind, your father and I would like to speak to you in private.
Lavon, eğer ilgilenirsen baban ve ben, seninle özel konuşmak istiyoruz.
Look, I just don't think this is what... your dad had in mind for you, Nic, that's all.
Bak, sadece babanın, senin için istediklerinin bu olduğunu düşünmüyorum Nic, hepsi bu.
Well, I'll send you the FBO and the plane's tail number, in case you change your mind.
Sana uçuş ayrıntılarını ve uçak numarasını yollarım belki fikrini değiştirirsin.
You crossed General O'Hara in some row over his redcaps, never mind threatening him with arrest, so now you've a black spot against your name as regards access to intelligence.
Askeri polisin önünde General O'Hara'ya saldırdın ve tutuklamakla tehdit ettin. Artık fişlendin ve istihbarat bilgilerine erişmen mümkün değil.
In case you change your mind, there's a family behind the stone walls at the Mountain of Clare.
Belki fikrini değiştirirsen Clare Dağının oradaki taş duvarların arkasında bir aile var.
In case you change your mind.
Fikrini değiştirme ihtimaline karşı.
You said to me they're in the back of your mind.
Bana onlar zihnimin bir köşesinde demiştin.
Mind you, you probably need them in your line of work.
Hatırlatayım, muhtemelen iş dünyanızda bunlara ihtiyaç duyacaksınız.
in your mouth 17
in your dreams 215
in your hands 23
in your 51
in your heart 60
in your own time 47
in your face 181
in your house 29
in your own words 44
in your absence 21
in your dreams 215
in your hands 23
in your 51
in your heart 60
in your own time 47
in your face 181
in your house 29
in your own words 44
in your absence 21