Not all of it Çeviri Türkçe
2,486 parallel translation
Not all of it.
Hepsine değil.
Not all of it.
Tamamı değil.
Not all of it, apparently.
Belli ki hepsi yanmamış.
First of all, not all of it.
Öncelikle, hepsini değil.
Not for a king... or a lord, or the honor of this House or that House, not for gold or glory, or a woman's love, but for the realm and all the people in it.
Kral için değil bir lord için değil, şu Hanedanın bu Hanedanın şerefi için değil altın için değil, şan şöhret ya da bir kadının aşkı için değil diyar ve içinde yaşayanlar için.
which will not work the answer is the root of all obesity saying that it simply is not a riddle then we eat it even with the share of food, Dr. Bon appetit
Cevap ; hiçbiri. Hepsi de kilo aldırır. Bunun neresi bilmece yahu...
not good... the sound is the sound wall began to collapse destroyed hurry up and find a way... dams burst, but is a matter of time dam water, pouring it all at once the whole village will be destroyed
Bu ses hiç hoşuma gitmedi. Dış duvar çatlamaya başladı! Bir şeyler yapmazsam...
Touma did not recover all of the memory but he restored all of the memories from the smile of the day showing off the original far it should also
Touma-kun ise hafızasını tam olarak geri kazanamamıştı. Ancak her şeyi hatırlayıp o eski gülümsemesini kazanması çok da uzun sürmeyecektir.
Well, uh, I'm pretty well aware of all the bad things that you've done, and I'm learning not to hold it against you.
Yaptığın bütün kötü şeylerin hepsinin zaten farkındayım ve bunları sana karşı kullanmamayı öğrendim.
If not, it's life or worse for all of us.
Eğer değilse sıçtık demektir.
But when I sing that song, it's hard not to think about all of the times in my life that's happened.
Ama o şarkıyı söylediğimde hayatımda bunun başıma geldiği o anları düşünmemek elde değil.
Entertaining impure thoughts about officer Landry weakens and cheapens all of us, and I will not stand for it... At least not on company time.
Memur Landry hakkındaki eğlenceli ve ahlaksız düşünceler hepimizi kötü duruma düşürüyor, ve ben bunu yapmayacağım en azından iş saatlerinde.
Not at all. It's about steaks and gambling... getting into weird stuff that might haunt you the rest of your life.
Bu hafta sonu et yemek, kumar oynamak, hayatın boyunca unutmayacağın şeyler yapmakla ilgili.
I am gonna wait for Zeke to realize that he's not a wizard when his magic act fails. And it'll be hilarious for all of us.
Zeke'in hiç bir şey yapamayıp büyücü olmadığını fark edene kadar bekleyeceğim ve sonra hepimiz çok güleceğiz.
No, it's not marked for that, and all of those went to Fred's store.
Hayır, öyle damgalanmamış, Ve bunların hepsi fred'in dükkanına gitti.
Do you remember exactly one year ago today when you did not have a gift for your grandfather and it killed him just a little, so I suggested you start interviewing all the members of the family for a video tribute?
Bir sene önce tam da bugün dedeniz için hediye almadığınızda ve dedeniz çok üzüldüğünde size tüm aile üyeleriyle söyleyişi yapıp videoya çekmenizi ve hediye olarak vermenizi önermiştim ya hani?
Physics says that all the moments of time are equally real, and that tempts us into saying that they all exist simultaneously, they all exist now, but that's not what it's like.
Fizikçiler zamanın bütün anlarının eşit derecede gerçek olduğunu söylüyor. Ve bu da bizim bütün zamanlar birlikte, şu anda, varlığını sürdürüyor dememize neden oluyor. Ama aslında göründüğü gibi değil.
To say that the passage of time is really an illusion suggests that it's not really, really the case that I'm getting older all the time, that I should be worried that my death is, every day, one day closer to me and so on.
Zaman akışının gerçekte bir yanılsama olduğunu söylemek aslında gerçekten zaman geçtikçe yaşlanmadığımı her geçen gün yaklaştığım ölüm hakkında endişelenmemem gerektiğini söylüyor.
It's not just her. It's all of them.
Sadece o değil.
♪ Make'em go, "oh, oh, oh" ♪... ♪ you're gonna leave'em... ♪... Darren gave me some great advice... as far as dancing, as far as the emotion... and kind of like portraying it in front of a camera,'cause I'm not used to that at all.
Darren bana şahane tavsiyelerde bulundu dans konusunda, poz verme konusunda ve kendime güvenme konusunda konuştuk.
It's that... backwards. First of all, I'm not much of a dancer.
Hayır, yani harika olduğunu düşündükleri birini de son üçe seçebilirler.
[Gasps] First of all, it's not eczema.
Öncelikle,
Not only has it helped to create our modern computer age but it's helped us understand all kinds of phenomena from the shining of stars, to the colour of gold.
Modern bilgisayar çağının oluşmasına katkıda bulunmakla kalmadı, yıldızların parlamasından altının rengine kadar tüm çeşit fenomenleri anlamamızı da sağladı.
If her theories of gravity are right, it suggests that solid space is not solid at all.
Eğer onun yerçekimi hakkındaki teorileri doğruysa, bu gösterecek ki, katı boşluk aslında hiç de öyle katı değil!
That could not happen in a computer, and yet, it is somehow the essence of what life is all about.
Bu bir bilgisayarda yapılamaz ve her nasıl gerçekleşse de hayatımızın özü hakkında tüm bildiğimiz bu.
I mean, I know crisps are carbs, but at the end of the day, I'm not eating meat with it and gravy and all the... you know, vegetables.
Cipslerin karbonhidrat olduğunu biliyorum ama günün sonunda soslu et yemiyorum yada sebzeleri bunun gibi şeyleri.
What do you do when you're in a relationship and, you know, like all relationships, it has its ups and downs but generally, things are going pretty good, until one day you discover that they are not at all who you thought they were and you don't know whether to confront them or pretend you don't know because the idea of being alone is worse than being with someone who's deceived you?
Tüm ilişkilerde olduğu gibi inişler ve çıkışların olduğu ama işlerin genelde iyi gittiği ta ki bir gün aslında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anladığın bir durumun içindeysen ne yaparsın? Onlarla yüzleşme ya da bilmiyormuş gibi davranma konusunda kararsızsan çünkü yalnız olma fikri seni aldatan biriyle beraber olma fikrinden daha kötü geliyorsa ne yaparsın?
Well, listen, I appreciate you being such a big fan and all, but I'm not sure I'm worthy of it, especially after the career I've had.
Dinle, büyük hayranım olman falan takdir edilecek şeyler ama buna değdiğimi sanmıyorum. Özellikle şu anki kariyerimi düşünürsen.
What modern brain imaging does is, it enables you to see inside a teenager's brain for the first time and I think when you do that, you see all those changes going on and it makes you forgive them for an awful lot of things, because when you see that stuff, you realise that an awful lot of their behaviour is not their fault.
Modern beyin görüntüleme teknikleri, ilk defa, bir gencin beynini görmemizi sağlıyor ve bence bunu yapınca tüm bu olan biten değişimleri görmeniz bir çok rezilliği affetmenizi sağlıyor, çünkü bu şeyi gördüğünüzde, birçok berbat davranışın onların suçu olmadığını anlıyorsunuz.
But after speaking with Aria, I realized how important it is to... um... show my support for all the students by coming - not only for Spencer, but for all the students affected by the tragedies of this past year.
Ama Aria ile konuşunca, ne kadar önemli olduğunu anladım. Tüm öğrenciler için desteğimi göstermek adına. Sadece Spencer değil, bu trajediden etkilenen tüm öğrenciler için.
Write it all down... all of it.
Her şeyi not alın... her şeyi.
You're all well dressed, you all work together, but no, you're not get at the focus of this show. Al right, I get it. You're not, just shut up.
Yapamayacaksınız, susun.
It was like he was Mr. T and you were Rocky, but not like Rocky at the beginning when he was all scared of Mr. T, but at the end, when he was all like,
Bay T.'ye karşı Rocky gibiydi ama başlangıçtaki Rocky'nin Bay T'den korkması gibi değildi. Ama filmin sonundaki "en iyi vuruşunu yap" sahnesinde gibiydin sende.
There's something kind of wonderful about accepting the age you are and not fighting it all the time.
Bu yaşını kabul etmenin ve sürekli onunla mücadele etmemenin... harika bir yanı.
Yeah, and let's not forget, if it wasn't for our brown alliance, Russians would've shivved all of us.
Evet, ayrıca eğer Meksikalı dostlarımız olmasaydı Ruslar hepimizi şişe dizerlerdi.
I'm not denying that's a part of it, all right?
Onun bir parçası olduğunu inkar etmiyorum, tamam mı?
If a portal to another dimension or another part of the universe does lie at the bottom of Elizabeth Lake, might it also be possible that the Thunderbird was not really a creature at all, but something even more incredible.
Eğer Elizabet gölünün dibinde gerçektende Başka bir boyuta yada evrenin başka bir yerine bir portal varsa o zaman bu Thunderbird dedikleri Yaratık Gerçekte bir canavar değilde çok gizemli bir şey olabilir.
- No, quit it. - I'm not asking for much. There's nowhere to put all of this.
- unut bunu - çok fazla bir şey istemiyorum ki bütün bunları koyacak yer yok mahzen tamamen dolu.
The humans and gods were kind of still living among one another, all of this interbreeding, this fertility like produces all of these monsters and you do not want to meet these monsters, it's another kind of thing you don't want to encounter.
Bu canavarlar üretir ve benzeri Eğer, bu canavarlar tanışmak istemiyorum Eğer bir şey başka bir tür var karşılaşmak istemiyorum.
And that also means that it's not just the science of space travel, but all sciences which are going to be somewhat more advanced.
Ve bu da olduğu anlamına gelir uzay bilimi değil, sadece seyahat, ama tüm bilimler biraz daha gelişmiş olacak.
Not all of you are gonna make it.
Hepiniz başaramayacaksınız.
Now, it's not for all of you - just the people that I think need help.
Herkes için değil, sadece ihtiyacı olanlara.
First of all, Puck is 18, so what he and Shelby are doing, even though it's just wrong and so gross, it's not illegal.
- Öncelikle, Puck 18 yaşında, yani her ne kadar Shelby'yle yaptığı yanlış ve iğrenç olsa da, yasak değil.
But it's not like all of them are crooks because they want to be...
Onun adamlarının hepsinde sopa yok...
All I can say is, it's not just about you and me or that picture of us together.
Tüm söyleyebileceğim, bu sadece senin ve benimle ilgili değil veya şu ikimizin resmiyle.
Okay, first of all, it's disturbing that you wrote a memo, at all.
Tamam, ilk olarak, bununla ilgili bana yazdığın not rahatsız edici.
However, after a few glasses of champagne Patrick did let it slip that the other end of this phone line was not completely unknown, that by 30, we should all finally get over ourselves and become more ballsy.
Bi kaç şampanyadan sonra Patrick hattın kimin olduğunu bilmediğini söyledi 30 yaşındaydım ve bunu kendim çözmeliydim
It's like, a lot of times when we're together, it feels like I'm not even there with you, and, Haddie, you deserve somebody that's gonna be there for you, all the way, all the time, and I don't know if I can be that guy for you right now.
Sanki, beraber olduğumuz çoğu zaman, ben kendimi senin yanında hissetmiyorum, ve, Haddie, sen her şekilde seninle olacak birini hakediyorsun, her zaman, ve ben şuan senin için öyle olduğumu düşünmüyorum.
It's got a Corvette engine in it, but not just any Corvette - - the daddy of them all, the ZR1.
İçinde bir Corvette motoru var, ama herhangi bir Corvette değil hepsinin babası, ZR1 motoru.
But sometimes the most important role of all goes to someone who's not the slightest bit prepared for it.
Ama bazen, en önemli rol... ... rolüne biraz olsun önem göstermeyen birine verilir.
It seemed a proper investment of our time and efforts. That's not it at all.
Çabamıza ve zamanımıza değecek münasip bir yatırım olarak görünmüştü.
not allowed 48
not all at once 17
not all of us 56
not all 133
not all of them 194
not all the time 106
not all the way 20
not all of' em 17
all of it 1580
of it 49
not all at once 17
not all of us 56
not all 133
not all of them 194
not all the time 106
not all the way 20
not all of' em 17
all of it 1580
of it 49
not at all 5606
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
not a soul 80
not a lot 168
not a chance 697
not a bit 123
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
not a soul 80
not a lot 168
not a chance 697
not a bit 123
not a bad idea 73
not at 40
not at this time 60
not another word 129
not always 307
not a clue 146
not at first 142
not a big deal 105
not a 133
not a chance in hell 32
not at 40
not at this time 60
not another word 129
not always 307
not a clue 146
not at first 142
not a big deal 105
not a 133
not a chance in hell 32