Not all of us Çeviri Türkçe
966 parallel translation
But not all of us are cowards, Clarke.
Ama hiçbirimiz korkak degiliz Clarke.
- Not all of us, Bones.
- Hepimizi değil, Bones.
Not all of us...
Hepimiz değil...
Not all of us were good in Spain.
İspanya'dayken hepimiz iyi değilmişiz.
Unfortunately, not all of us can have the positive conviction of LOO.
Ne yazık ki bizde LOO'nun iyimserliği yok.
But thankfully, not all of us are burdened with the ominous forebodings of SEN.
Ama neyse ki, SEN'in uğursuz önsezileri de yok.
Not me... all of us.
Ben değil, biz başardık.
It's not a question of Dreyfus now, it's all of us.
Artık Dreyfus'u değil, tamamen bizi ilgilendiriyor.
So he kind of taught all of us not to be afraid of anything and to do what we want to do, and, well, it's kind of fun, anyway.
Bizlere hiçbir şeyden korkmamayı... ve istediğimiz şeyi yapmayı öğretti. Zaten eğlenceli olan da bu.
Men like yourself — German, or of German ancestry — rise up with all the might and power of the great German people behind you conscious of the sacred duty that binds us all together... and in the knowledge that he who doesn't forget his people... will not by his people be forgotten.
Sizin gibi insanlar — Alman ya da Alman soyundan gelenler — bütün büyük Alman halkının gücü ve kuvvetini arkanıza alarak bizi bir araya getiren korkunç görevlerin bilinciyle... onun halkını unutmayacağını ve ve halkının da onu unutmayacağını bilerek.. ayaklanın.
- Not so loud, you might endanger all of us.
Esas ben endişeliyim. - Bağırma, bizi tehlikeye atacaksın.
I think it would be best for all of us not to discuss this again.
Bence bu konuları bir daha açmasak hepimiz için daha iyi olacak.
It's not given to us to peer into the mysteries of the future but in the days to come the British and American people will, for their own safety and for the good of all, walk together in majesty,
"Geleceğin sırlarını görme becerisine sahip değiliz" fakat gelecek günlerde Britanya ve Amerika halkı kendi güvenlikleri ve herkesin iyiliği için "heybetle, adalet ve barış içinde birlikte yürüyecekler."
I will not try to express the common feelings of all of us on this blackest day in the history of our motherland.
Vatanımızın tarihindeki bu en kara gün hakkında hepimizin içinden geçenleri söylemeye çalışmayacağım.
- Not at all. Mother only meant it's delightful of you to have us over alone.
Annem, bizi herkesten uzaklaştırdığınız için size teşekkür etmek istiyor.
Not only you darling, all of us.
Ama sadece seni değil tatlım. Hepimizi.
All of us is somehow lonesome and we know he'll not be lonesome, do he have wild things around him.
Nasılsa hepimiz yalnızız ve biz biliyoruz ki o yalnız olmayacak, vahşi hayvanlar onun etrafında saracak.
You shall not in your funeral speech blame us, but speak all good you can devise of Caesar, and say you do it by our permission.
Konuşmanda bizi kötülemek yok. Sezar'ı dilediğin gibi övebilirsin, ama bizim iznimizle övdüğünü söyleyerek.
Not just for you, Martha, for all of us in this valley.
Sadece sizin için değil, Martha, bu ovada olan herkes için.
Now that we've seen you all, you need not come down, even if anything should happen to either one of us.
Artık hepinizi görmüş olduğumuza göre, ziyaretimize gelmenize gerek yok. Birimize bir şey olsa bile...
He's always tried to plan ahead, not for himself, but for all of us.
Her şeyin planını hep önceden yaptı, kendisi için değil, hepimiz için.
You should not have informed us of your vast amounts of gold and silver, because now we will fight harder until all your possessions are ours.
O kadar çok altının ve gümüşün olduğunu bize söylememeliydin çünkü artık, onların hepsi bizim olana dek daha şiddetli savaşacağız.
All of us here know that through the use of hypnotism... we can unlock certain sections of the human mind... that are not accessible to memory.
Burada hepimiz hipnotizmadan yararlanarak insan zihninin hafızaya erişemeyen belirli bölümlerinin kilidini açabileceğimizi biliyoruz.
But not your disgracing us all in front of my dear friend the regent.
Ama dostum naibin önünde hepimizi utandırmanı edemem.
Time does not stand still for all of us, Honoré.
Zaman hepimiz için yerinde saymıyor, Honoré.
And we beseech thee... give us that due sense of all thy mercies... that our hearts may be unfeignedly thankful... and that we show forth thy praise not only with our lips... but in our lives... by giving up ourselves to thy service... and by walking before thee in holiness and righteousness all our days.
Rahmetini bize vermen için sana yalvarıyoruz ki kalplerimiz sevginle dolsun ve sana olan bağlılığımızı sadece dudaklarımızla değil kendimizi hizmetine teslim ederek ve senin yolunda doğruluk ve adaletle yürüyerek gösterebilelim.
Not just me, but all of us.
Sadece kendim değil, hepimiz adına.
When I think of all that's out there trees and flowers and those sea gulls... When I think of the dearness of you, Peter and the goodness of the people we know Mr. Kraler and Miep, the vegetable man all of them risking their lives for us every day when I think of these good things, I'm not afraid anymore.
Dışardaki her şeyi düşününce, ağaçları ve çiçekleri ve şu martıları, senin benim için değerini düşününce, Peter ve tanıdığımız insanların, Bay Kraler'le Miep'in, manavın, bizim için her gün hayatlarını tehlikeye atan herkesin içindeki iyiliği, bütün bu iyi şeyleri düşününce, artık korkmuyorum.
Not likely to, with all that rock in front of us.
O kadar kaya ile pek şans yok.
Not all of them trust us, yet.
Henüz hepsi güvenmiyor.
THEY WON'T USE ALL OF THEIR TORPEDOES ON US. NOT WHEN THEY CONSIDER THE THOUSAND YARDS AND SHELL US WITH IMPUNITY AND SINK US AT WILL.
Araya bin metre mesafe koyup, saldırımızdan güvende hemen batacağımızdan emin olmadıkça onca torpidolarını harcamazlar.
You can save us all a lot of time if you'd avoid personal hypotheses, so we can keep the air clear and not clutter it up with six dozen theories.
Şuna bir bak. Başka bir beysbol kartı. Eski bir tane.
No, not all of us.
Hepimiz değil.
Not all of us.
Hepimize birden.
We'll give it all back to you, If you're not sure of us we'll sign over the caravan, the shooting gallery, all we've got.
Kötü olursun! Sana yavaş yavaş öderiz!
If he is not stopped, he will bring destruction on all of us.
Eğer durdurulmazsa hepimizin sonunu getirecek.
He is not of our faith, but he was sent to us by our God, who is the God of all faiths.
Bizim pederimiz değil ama Tanrımızın çizdiği kader olarak bize yollandı. Böylece o artık bizim kaderimiz.
Well, there are four of us, and we'd like it open... not if it's all the same to you, that is.
Biz dört kişiyiz ve açık kalmasını istiyoruz sizin için sakıncası yoksa. Ama var.
" The results are so obvious to all of us that we felt it best not to be there.
" Hepimiz sonuçların farkındayız ve orada olmamak inan en iyisi.
The results are so obvious to all of us that we felt it best not to be there.
Hepimiz sonuçların farkındayız ve inan orada olmamamız en iyisi.
You want things to be different, not only for me, but for all of us.
Her şeyin farklı olmasını istiyorsun. Sadece benim için değil, hepimiz için.
But thinking of all he had done for us, I did not mind.
Ama bizim için yaptıklarını düşündüğümde, umursamadım.
Conrad, the world is not going to get rid of us after all.
Conrad, dünya bizden kurtulmuyor.
Well, I mean... you're not trying to see how much like... like all of us he is.
Şey, yani hepimizin, ona ne kadar çok benzediğimizi görmeye çalışmıyorsun.
A few of us were caught lf the lord promises not to bring out the past... I'll ask our big brother to take them all out. You can count on me
Eğer efendimiz onları affederse... onları safımıza katabiliriz inananın gidip, hanım kızı kırtarırız peki, gidip adam toplayın bu iişi ne kadar erken bitirirseniz sizi o kadar çok ödüllendiririm peki
She was the smallest of us all and not good at games but she was bright and brave and good, and I liked her very much.
Aramızdaki en küçük olandı ve oyunlarda pek iyi değildi ama ama çok zeki ve cesur ve iyi biriydi ve ondan çok hoşlanıyordum.
That's all there is to it, only a few Czech chauvinists think that they can turn back the course of history, but the Fuhrer means well, even with the good Czechs and believes in providence which will not abandon us...
Hepsi bu, sadece birkaç Çek şoven geçmişe geri dönebileceklerine inanıyor fakat Führer iyi Çeklere bile yardım etmek istiyor ve bizi yalnız bırakmayacak olan Tanrı'ya inanıyor.
You must show all you can so that we're not ashamed of you, so that they will not tell us that we chose some... well, you understand?
Yapabileceğinizin en iyisini yapın, bizi utandırmayın, sonra bize'Bunları nereden seçtiniz'demesinler... Anladınız mı?
If that person does not tell us everything he knows, we shall assume that her death was political. That she was killed by a member of the Polish underground and that you are all accomplices.
O şahıs neler bildiğini bize anlatmazsa, kadının ölümünün siyasi olduğunu, ve bir Polonya direnişi üyesince öldürüldüğünü, suç ortağı olduğunuzu varsayacağız.
All measures likely to guarantee to us that the police force would not make us evacuate and at the same time to maintain the normality of the factory in order to avoid disorders.
Alınan tüm önlemler polisin fabrikayı boşaltmayacağı ve aynı zamanda düzensizliği önlemek için fabrikanın normalliğini sağlama üzerineydi.
A few of us were dispatched with a mission to see you. But not wishing to disturb you here... they are all waiting in the teahouse.
Eşinize rahatsızlık vermemek için, diğer arkadaşlarım ilerideki handa sizi bekliyorlar beni sizi getirmekle vazifelendirdiler.
not allowed 48
not all at once 17
not all 133
not all of them 194
not all of it 125
not all the time 106
not all the way 20
not all of' em 17
all of us 884
all of us together 30
not all at once 17
not all 133
not all of them 194
not all of it 125
not all the time 106
not all the way 20
not all of' em 17
all of us 884
all of us together 30
of us 249
not at all 5606
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
not a soul 80
not a lot 168
not a chance 697
not at all 5606
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
not a soul 80
not a lot 168
not a chance 697
not a bit 123
not at 40
not at this time 60
not a bad idea 73
not another word 129
not at first 142
not always 307
not a clue 146
not a 133
not a big deal 105
not at 40
not at this time 60
not a bad idea 73
not another word 129
not at first 142
not always 307
not a clue 146
not a 133
not a big deal 105