Not always Çeviri Türkçe
5,915 parallel translation
When there's... In situations like these, you're not always... aware of what you do.
Böyle bir... durum olduğu zaman genelde ne yaptığının farkında olmazsın.
He's not always like that.
Hep böyle değildir. İyi olduğu da tutuyor.
'Running a zoo can be a dangerous business, but it's not always'animals that cause the trouble, sometimes it's people.'
3.Sayı. Bir hayvanat bahçesi işletmek tehlikeli bir iş olabilir. Ama soruna yol açan her zaman hayvanlar değildir, bazen de insanlardır.
I could often, but not always, predict the effect of certain actions that might be taken to dismantle criminal groups.
Sık sık, ama her zaman değil, suç gruplarını dağıtmak için belli operasyonların yapılabileceğini öngördüm.
It's not always about gymnastics.
İş her zaman jimnastikle alakalı olmuyor.
Well, life's not always easy, Meg.
- Hayat her zaman kolay olmaz, Meg.
And we're not always successful at it, but that's what we try to do, and they let me win because they just want us to play our role.
Bu konuda her zaman başarılı değiliz ama bunun için çabalıyoruz ve kazanmama izin veriyorlar çünkü sadece rolümüzü oynamamızı istiyorlar.
I-I know I'm not always there for you.
Her zaman yanında olamadığımın farkındayım.
You were not always in such a degraded state as this.
Her zaman bu kadar kötü bir durumda değildiniz.
Not always.
- Her zaman değil.
It's not always the truth.
Gerçek her zaman bu değildir.
I know I have not always been demonstrative.
Her zaman duygularımı göstermediğimi biliyorum.
- or... - Not always.
Hep değil.
It's not always easy to acknowledge things sometimes. It's not...
Bazen böyle şeyleri kabullenmek zor olabilir.
Of course, that's probably not what everyone else sees at all, but that's actually what can help keep these paintings alive for us - the mystery around what the artist had intended, because it's not always completely obvious.
Elbette, herkes aynı şeyleri görmeyebilir. Bu resimleri bizim açımızdan canlı kılan şey tam da budur... Sanatçının amaçladığı şeyin etrafını saran bu gizem tabakası.
Not always.
Her zaman değil.
I-I-I-I'm not always like that.
Her zaman öyle değilim.
Unfortunately, we're not always successful.
Ne yazık ki, her zaman başarılı olamıyoruz.
Sidney, the race is not always to the swift or..... the battle to the strong.
Sidney, bir yarışı her zaman hızlı olan veya bir savaşı her zaman güçlü olan kazanamaz.
And Mikael? He was not always a demon.
Mikael da her zaman böyle iblis değildi.
Not always, no.
- Hayır, her zaman değil.
Not always.
Her zaman yok.
Frank, I suspect, is not always on the right side of the law.
Sanıyorum, Frank, her zaman hukukun doğru tarafında olmuyor.
Always walking in when I'm not wanted.
Hep istenmediğim yerlere girerim.
- No, not just like always.
Hayır, Her zamanki gibi değil.
We're not having guacamole tonight, but I always love a good avocado.
Bu gece, guakamole yemiyoruz. Ama her zaman iyi bir avokadoya bayılırım.
Every time I go to one of these things, I'm always the pretty blonde girl that gets used as an example of what not to do to a pretty blonde girl.
Ne zaman böyle bir şeye gitsem sarışın güzel kadın deneği olarak beni seçiyorlar ve yapılmaması gerekenleri üzerimde gösteriyorlar.
Ball pain is always funny when it's not yours.
'Top'un ağrısı daima komiktir. Senin olmadığı sürece.
The Camerons specifically told me not to, so, I always went alone.
Cameron'lar özellikle tembih ettiği için hep yalnız gittim.
Something always came up, always some reason not to take the hard road.
Zaman nedense sert yol almak için değil şey, her zaman, geldi.
You see, living in the wild, I-I've realized that all the pain I've ever had in my life has-has come from me always trying to be something I'm not.
Vahşi hayatta yaşarken farkına vardım ki hayatımda yaşadığım o tüm acı her zaman olmadığım bir şeyi olmaya çalıştığım için başıma geliyordu.
No, not at this moment... always.
- Sadece şimdi değil her zaman.
.. being soft with someone..... when they've not quite handled something isn't always what they need to bring'em up to scratch.
Üstelik yaptığı işin de üstesinden gelemiyorsa çeki düzen vermek için yumuşak davranılmaz.
Well, Jackson always said if you're not early, you're late.
Jackson, hep, erken gelmezsen geç kalırsın derdi.
People always think how healthy we must be living out in the country, but the water is not as good as it might be.
İnsanlar hep bizim hep şehir dışında yaşarken nasıl da sağlıklı olduğumuzu düşünüyorlar ama su olması gerektiği kadar iyi değil.
But because it's not my nature, or because I don't always read between the lines or understand that language, or because I want people to speak to me in my language sometimes, that does not make me the bad guy.
Ama sırf benim mizacım böyle değil diye ya da satır aralarını okumuyorum veya o dilden konuşmuyorum diye ya da bazen de olsa insanların benim dilimden konuşmalarını istiyorum diye hikâyedeki kötü adam ben olmuyorum.
And then I always tell them that's not my job.
Ben de bilmiyorum diyorum.
It's always very exciting, but it's not a relationship.
Sürekli heyecan verici ama bu bir ilişki değil.
But not the skull - the skull is always, is it not, a symbol of death.
Fakat kafatası bu tür bir nesne değildir. Kafatası her zaman ölümün simgesi olmuştur.
I've always been like a really confident guy, and, yeah, okay, fine, it's because I'm amazing, but, you know, it's... it's also because I date girls, not women.
Her zaman kendine güvenen adamdım ve evet çünkü harikayım... Ama bunun diğer sebebi kızlarla randevulaşmam, kadınlarla değil.
Of course, if not, we can always work something out.
Tabii ki yeterli olmazsa bir şeyler ayarlarız.
Neal, since we've met, we've always been watching out for each other, so why not now?
Neal, ilk tanıştığımızdan beri her zaman birbirimizin arkasını kolladık, neden şimdi olmasın?
The old school always had rules : "You can not post something unless you are a qualified leader"
Eski kafalı adamların tüm bu kuralları vardı. Kalifiye bir lider değilsen belli tırmanışları yapamazsın.
And although I am not happy about his lies, I have to say that he's always been there for me when I'm sick, and supportive when I was down.
Ve buna rağmen yalan söylemesi beni üzse de, hasta olduğumda her zaman yanımda olduğunu söylemeliyim ve kötü hissettiğimde her zaman desteklemiştir.
I may not like you, but you've always been a man of honor.
Senin gibi değilim ama her zaman, onurlu bir adam oldum.
And if we're not, you get what you always wanted.
Eğer yapamazsak en çok istediğin şeye kavuşacaksın.
He has always believed that he should be Khan of Khans. Not you.
Her zaman Hanlar'ın Hanı'nın, kendisi olması gerektiğine inandı, senin değil.
You know, you're always telling me not to make enemies, and for the first time since Harvey, I have just made a new friend, so I'm asking you...
Her zaman bana düşman edinme derdin Harvey'den beri ilk kez yeni bir arkadaşım oldu onun için senden rica ediyorum...
Walls could not contain you, so I put you in a world where you'll always be content.
Sizi zapt edecek duvar olmadığından ben de sizi her zaman zapt edebileceğim bir dünyaya koydum.
That's true. Yeah, and I'm not sure that complete honesty is always the best thing for a relationship.
- Tamamen dürüst olmanın her zaman ilişkinin iyiliğine olacağını sanmıyorum.
Hmm. I promise to always have your back in a firefight, and I promise to try not to get killed.
Bir silahlı çatışmada her zaman arkanı kollayacağıma söz veriyorum ve öldürülmemeye çalışacağıma söz veriyorum.
always 2079
always and forever 43
always alone 22
always has been 106
always a pleasure 163
always ready 22
always remember 37
always late 21
always busy 18
always will 39
always and forever 43
always alone 22
always has been 106
always a pleasure 163
always ready 22
always remember 37
always late 21
always busy 18
always will 39
always have been 78
always will be 73
always remember that 22
always do 44
always good to see you 24
always have 97
always be prepared 16
always does 17
always has 35
always blue 29
always will be 73
always remember that 22
always do 44
always good to see you 24
always have 97
always be prepared 16
always does 17
always has 35
always blue 29
always the same 85
always is 40
always was 40
not allowed 48
not at all 5606
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
always is 40
always was 40
not allowed 48
not at all 5606
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
not a soul 80
not a lot 168
not a chance 697
not at this time 60
not all at once 17
not a bit 123
not a bad idea 73
not at 40
not another word 129
not at first 142
not a lot 168
not a chance 697
not at this time 60
not all at once 17
not a bit 123
not a bad idea 73
not at 40
not another word 129
not at first 142
not a clue 146
not a 133
not a big deal 105
not at night 20
not a thing 280
not a chance in hell 32
not all of us 56
not at the same time 17
not all of them 194
not all 133
not a 133
not a big deal 105
not at night 20
not a thing 280
not a chance in hell 32
not all of us 56
not at the same time 17
not all of them 194
not all 133