Not out Çeviri Türkçe
33,771 parallel translation
Strike... You're not out on strike two, but, you know, strike two, you're on thin ice.
Siz ikinci vuruşta değilsiniz ama çok tehlikeli bir durumun içindesiniz.
You got a really hot day, and you don't really want to be driving a car where whether or not you get round a corner depends on whether or not the sun's out.
Çok sıcak bir günde bir virajı alabilip alamayacağının güneş olup olmadığına bağlı olan bir araba sürmek istemezsin.
I'm not gonna be able to get out of the helicopter.
Ben helikopterden bile inemem.
Anyway, I'm glad we're still in Yorkshire, because last week we said there was no real motoring connection with the county, and it turns out that's not true. Er...
Er...
Oh, so you crashed your car because mine's got flowers on and not because you built your windscreen out of a cow's balloon knot?
Oh, arabanı düşürdün, çünkü benimkinin çiçekleri var. Ve ön camını bir ineğin balon düğümünden mi kurdun diye değil mi?
Ladies and gentlemen, please try not to look at the hideous bloodstained water out of the window.
Bayanlar ve Baylar, Lütfen pencereden çıkarılan korkunç kan lekeli suya bakmamaya çalışın.
Probably not as grisly, though, as if you're looking at us from out there.
Şey... büyük ihtimalle ordan bize.. ... baktıklarında gördükleri görüntü kadar değil.
Worse still, the Ford drivers had strict orders not to go balls-out for fear of breaking the cars.
Daha da kötüsü, arabaların bozulmasından korktukları için Ford pilotlarına tam gaz gitmemeleri sıkı sıkıya emredilmişti.
But I want you all out of here, soon as possible, whether you convince them to leave or not.
Fakat en kısa zamanda hepinizin buradan gitmenizi istiyorum onları gitmeye ikna etseniz de etmeseniz de.
Well, anyway, I'm here now and I'm looking for a couple of young little pilgrims... to... help me out with the, uh... uh, well the truth is, I am... I'm actually not Pilgrim Rick.
Tamam, neyse şimdi burdayım ve bana yardım etmeleri için, yeni seyyahlar arıyorum...
I'm not cut out for theater.
Tiyatro için biçilmiş kaftan değilim.
I just thought, why not get out there And get my hands a little dirty, you know?
Hayata karışıp ellerimi biraz kirleteyim dedim.
Not till I find out the real identity of SweetVicki.
SweetVicki'nin gerçek kimliğini öğrenene kadar hayır.
Not a good time to ask a girl out.
- Bir kıza çıkma teklif etmek için iyi bir zaman değil.
Well, Alexa, that's not going to work out too well for them, is it?
Alexa, bu onlar için çok iyi sonuçlanmayacak, değil mi?
Not great. The electricity's out.
- Pek iyi sayılmaz, elektrikler kesik.
Or did you not even bother to find out?
Yoksa öğrenme zahmetine bile girmedin mi?
- Okay, Leon, listen to me... hiding in the bushes outside the house of a woman that you went out with, what, twice in high school does not constitute a stakeout!
- Tamam, Leon, dinle canım... lisede iki kez mi ne çıktığın bir kadının evinin bahçesindeki çalıların arasına saklanmak gözetim sayılmaz.
Hey, you know, Axl's not gonna remember to fill out the forms we sent him, and since he's not talking to us, we have no way to remind him.
Axl ona gönderdiğimiz formları doldurmayı unutacaktır ve bizimle konuşmadığı için ona hatırlatmamızın imkanı yok.
Why wouldn't you tell me he reached out to you and not me?
Neden bana değil de sana ulaştığını söylemedin?
So maybe you're not cut out for the really heavy roles, but nobody will ever play a better Snoopy than you.
Ağır rolleri alamamış olabilirsin ama kimse Snoopy'i senden iyi oynayamayacak.
Not waiting around to find out.
Öğrenmek için vakit kaybetme.
Out, but not cured.
Çıkıyorum ama iyileşmedim.
Well, not like I've ducked out of previous meetings, I'm...
Daha önceki kaçışlarım gibi değildi bu.
Baby, that is not getting you out of church.
Bebeğim, bu seni kiliseden alıkoyamaz.
Do not back out on me.
Geri alamam..
- I'm not backing out, Andy.
- Geri vermeyeceğim, Andy.
If I don't have someone that I can count on... I mean really count on... we're not gonna make it out of here.
Eğer güvenebileceğim biri olmazsa... yani gerçekten güvenebileceğim... buradan asla kurtulamayız.
Well, you're making it sound like we're not gonna get out of here.
Buradan çıkamayacakmışız gibi konuşuyorsun.
I'd rather not find out.
Öyle olmamasını umarım.
Adam thinks he donated your wedding dress while he was cleaning out the garage, so he went to the thrift store to buy your dress back, but I guess it's not your dress since your actual dress is upstairs.
Adam, garajı temizlerken gelinliğini bağışladığını sanıyor bu yüzden gelinliğini geri almak için ikinci el mağazasına geri gitti ama sanırım senin gerçek gelinliğin yukarda olduğuna göre senin gelinliğin değil.
South African not-Mosbey slinking out of your house this morning?
Bu sabah evinden... sıvışan, Mosbey olmayan Güney Amerikalı'yı mı?
So you're saying that Stan Moreno put a hit out on you? I'm not saying it, man.
Yani Stan Moreno'nun seni öldürtmeye mi... çalıştığını söylüyorsun?
What's the harm of letting a not-real me out of a not-real prison into a not-real world, hmm?
Gerçek olmayan dünyanın gerçek olmayan hapishanesinden gerçek olmayan beni çıkarmanın ne zararı olabilir ki?
And I try to make a point by not starting out with my best one.
Kovmaya en iyisinden başlamayarak önemli bir noktaya parmak basıyorum.
You know, I have to admit, when I first got here, I thought that you were gonna do everything you could to get me out of the White House, not be the reason I'm still here.
Yalan söylemeyeyim, buraya ilk geldiğimde beni Beyaz Saray'dan atmak için elinden geleni yaparsın sanmıştım.
Turns out I'm not that desperate.
Anlaşılan o kadar da zorda değilmişim.
We're not supposed to get out.
Dışarı çıkmamamız gerek.
Imagine what they would do if they found out you're not Rafael.
Senin Rafael olmadığını öğrendiklerinde ne yapacaklarını bir düşün.
You're not getting that out of the wall, so...
Onu duvardan çıkaramıyorsun...
I'm not sure of the odds, but... I think they're better than an asteroid showing up to put you out of your misery.
Oranlardan emin değilim, ama sanırım bir asteroidin sizi öldürüp acılarınıza son verme ihtimalinden daha yüksektir.
Oh, I'm not a hero, but I'm glad everything worked out.
Kahraman değilim ama her şeyin yolunda gittiğine sevindim.
He was on his way back to Lehigh this morning, but I'm not sure if he made it out of the valley.
Bu sabah Lehigh'a dönecekti, ancak vadi dışına çıkabildiğinden pek emin değilim.
No one's getting in, and you're not getting out.
Kimse giremez, sen de çıkamazsın.
I'm not gonna be stuck in a room while the killer that Nikki hired is out on the loose.
Nikki'nin tuttuğu katil dışarıda elini kolunu sallaya sallaya dolaşırken ben bir odada tıkılı kalamazdım.
Turns out she's not really alive, not at all, uh, uh - not alive...
Anlaşılan aslında dirilmemiş, pek değil, yani diri değil...
Maybe I never did take my head out my arse, not really.
Belki de, aklımı hiç başıma toplayamamışımdır.
Something isn't right. Well, whatever's happening, it's not happening out here.
Her ne oluyorsa artık, burada olmadığı kesin.
I know Mac would not want to be pulled out just yet.
Eminim Mac de şu an görevden çekilmeyi istemez.
If we don't pull Mac out, we might not get another chance.
Mac'i oradan şimdi çıkartamazsak, bir daha şansımız olmayabilir.
Look, whatever you found out, it's not what you think.
Bak, her ne öğrendiysen, düşündüğün gibi değil.
not out here 16
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out of 299
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out of 299