Not to brag Çeviri Türkçe
125 parallel translation
Not to brag, but I've still got the dimple, and in the same place.
Gamzem duruyor ve hala aynı yerde.
"Maybe that'll teach you not to brag about how good you are on a horse."
"Belki bu sana, at üstünde ne kadar iyi olduğunla böbürlenmemeyi öğretir"
Not to brag, but I've committed every crime in the book.
Çiğnemediğim yasa kalmadı.
We're here to learn, not to brag.
Öğrenmek için buradayız, böbürlenmek için değil.
Not to brag, but I discovered them.
Övünmek gibi olmasın ama onları ben keşfettim.
- Oh, which is not to brag.
- Kelimenin tam anlamıyla.
- Do you mean you beat off to her? - Not to brag, but... up to five times a day.
- Ona bakarak mı kendini tatmin ediyordun?
Not to brag, but I'm kind of responsible for matchmaking you and Irina.
Övünmek gibi olmasın ama Irina'yla aranı ben yaptım.
Not to brag or anything, but I was chosen as one of three finalists in the General Motors Young Engineers Competition.
Hava atmak istemem ama General Motors'un... ... düzenlediği yarışmasında ilk üce kaldım.
Not to brag, but union racketeering is one thing the Bureau does well.
Böbürlenmek için değil ama Büro haraç kesme işini iyi yapıyor.
It's not to brag, But everyone says I'm the prettiest girl here.
Övünmüyorum, ama herkes buradaki herkes en sevimli kızın ben olduğumu söylüyor.
Well, not to brag, but... it's probably me ;
Övünmek gibi olmasın ama... muhtemelen benim ;
Not to brag, but i went to art school.
- Övünmek gibi olmasın ama ben sanat okudum.
I was anorexic when I wore it, not to brag.
Bunu giydiğim sırada anoreksiktim. Övünmek için söylemiyorum.
Not to brag, but it's freezing out.
Abartmak gibi olmasın ama donmak üzereyim.
Not to brag, but I caught... Oh...
Övünmek istemem ama bir keresinde 90 santimlik bir turna tutmuştum.
Well, I try not to brag, but...
Yani, övünmek istemem, ama...
Not to brag.
Övünmek gibi olmasın.
Not to brag... but did I make us a delicious anniversary meal?
Övünmek gibi olmasın ama enfes bir yıldönümü yemeği hazırlamış mıyım ne?
Not to brag, But I was my high school and college valedictorian.
Övünmek gibi olmasın ama lisede ve kolejde konuşmacıydım.
And not to brag, but I do handle one like a surgeon. No.
Övünmek gibi olmasın, bir cerrahın hünerine sahibimdir.
Not to brag or anything.
Övünme ya da başka bir şey değil.
Not to brag, but it's kind of my thing.
Övünmüyorum ama ben buyum.
Not unless he's got something to brag about.
Övünmek için bir şeyler vurmamışsa uğramaz.
Not much to brag on.
Pek böbürlenecek bir şey değil.
Thay's not something to brag about :
Övünecek birşey yok.
I guess he's not the kind of guy to brag about himself.
Bence kendisiyle övünmeyi sevmeyen biri.
Sometimes Ifeel he comes in not so much for help as to brag.
Yardım almak için değil övünmek için geldiğini sanıyorum.
What can I say to that... except to add that what gives a man the right to brag... are not so much his accomplishments but... the friends that he has to share them with.
Asıl övünülmesi gereken şeyin başarılar değil bu başarıların paylaşıldığı dostlar olduğunu eklemek isterim.
Let's just not brag about this to your doctor, okay?
Bu konuda doktoruna böbürlenmeyelim, olur mu?
Now, I'm not one to brag... but I must say that my blades fly faster than any bullet.
Böbürlenmek gibi olmasın ama şunu da belirtmeliyim ki, kılıçlarım kurşundan hızlıdır.
Now, Reub's not the sort of fellow to brag about his own success, so I'm going to do it for him.
Reuben kendini övmeği sevmeyen insanlardandır, Onun için ben yapacağım.
I know, not exactly Most Likely to Succeed... but it's not like I had a law degree to brag about... or a Ritten house Square apartment, or a fancy job.
Biliyorum, en başarılı olacak gibi biri değildim... ama böbürlenecek bir hukuk eğitimim... Rittenhouse Meydanı'nda dairem, ya da cafcaflı bir işim de olmadı.
"Thy eternal summer shall not fade nor lose possession of that fair thou ow'st nor shall death brag thou wander'st in shade when in eternal lines to time thou grow'st"
- Ölüm bizi alana kadar...
I'm not sure that's necessarily something you want to brag about.
Bunun ille de böbürlenmek isteyeceğin bir şey olduğuna emin değilim.
Now, I'm not one to brag but people come purty far to see me get low on the "Mow-Mow".
Böbürlenmeyi sevmem ama insanlar "Mow-Mow" da beni seyretmeye gelirdi.
I'm not one to brag, but I call it The Magnificator.
Büyüklenmeyi sevmem, ama adını "Büyütücü" koydum.
Not that it's anything to brag about.
Övünülecek birşey değil yani.
Then again, it's not something to brag about.
Şu kadarını söyleyeyim, övünülecek bir neden değil.
Not enough to brag about.
Övünülecek biryer değil biliyorum.
Chuck likes to brag abouthis conquests, not his victims.
Chuck fetihleriyle övünmeyi sever, kurbanlarıyla değil.
Not that I'd be able to brag about it.
Hava atacağımdan değildi.
That's not something to brag about.
Bu övünülecek bir şey mi yani?
I mean, it's not something I'm trying to brag about.
Yani bu övünülecek bir şey değil.
I'm not one to sit here and brag, but...
Kendimi övmeyi sevmem ama...
Abby, don't say "butt," and it's not polite to brag. Okay, Dad.
Abby, "kıç" deme böbürlenmek için pek de kibar bir kelime değil.
Well, Stefan's not one to brag.
Stefan genelde övünmekten hoşlanmaz.
"And Øystein, the chef, was not so much to brag about in the beginning."
"Øystein, kapatanımız, başlardaki kadar çok övünmüyordu artık."
Not some image they could place on their mantelpiece or show off to their friends or brag about having screwed.
Resmimi çerçeveletip şöminenin üstüne koymalarını ya da arkadaşlarına hava atmalarını ya da nasıl becerdiklerini anlatarak böbürlenmelerini istemiyordum.
Oh, Jabbar, it's not polite to brag.
Jabbar, hava atmak hiç hoş bir şey değildir.
I'm not one to brag.
Bununla böbürlenecek değilim.
not tonight 725
not today 1108
not too shabby 64
not tomorrow 85
not too bright 16
not to my knowledge 80
not too bad 203
not too long ago 36
not too late 30
not too much 153
not today 1108
not too shabby 64
not tomorrow 85
not too bright 16
not to my knowledge 80
not too bad 203
not too long ago 36
not too late 30
not too much 153
not too hot 19
not too many 25
not too fast 55
not totally 25
not too good 62
not too far 44
not too tight 35
not too close 43
not too hard 45
not to be rude 21
not too many 25
not too fast 55
not totally 25
not too good 62
not too far 44
not too tight 35
not too close 43
not too hard 45
not to be rude 21
not to mention 295
not too long 47
not too 17
not too well 25
not to me 524
not to worry 456
not to 38
not to you 139
not to anyone 33
not to him 34
not too long 47
not too 17
not too well 25
not to me 524
not to worry 456
not to 38
not to you 139
not to anyone 33
not to him 34