English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ R ] / Really sad

Really sad Çeviri Türkçe

1,013 parallel translation
Because your Mémère was once really, really sad
Çünkü nineniz bir keresinde gerçekten çok üzülmüştü.
- Are you really sad?
- Gerçekten üzülür müsün?
It's a really sad story.
Gerçekten acıklı bir hikaye.
- They're all doing good. But they're really sad about you and the school's closing.
[ALKIŞLARLA MÜZİK BİTER]
- I feel really sad.
- Gerçekten çok üzülüyorum.
I think it's really sad but I think that, nowadays, when people dream they don't even dream in their own country anymore.
Ve çok üzücü birsey ama artik insanlar hayallerini bile baska memleketlerde kuruyorlar.
But I can't be really sad'cause you see, I feel that life's a game.
Ama yalan olmaz, üzgün değilim desem... çünkü bence hayat, sadece bir oyundu.
I think this is really sad, that you feel that you need all this stuff to impress girls with.
Bence kızları etkilemek için bunlara ihtiyaç duymayı hissetmen çok üzücü.
This is really sad.
Gerçekten üzüntü verici.
You know it's really sad?
Biliyor musun bu gerçekten üzücü.
It was really sad.
Çok üzücüydü.
That's really sad.
Çok üzücü.
You're not quite blue because you're not really sad and although you're jealous, you're not green with envy and every now and then you realise you're kinda scared but you'd hardly call yourself yellow.
Mavi sayılmazsın çünkü gerçekten üzgün değilsindir. Kıskanmış olsan da kudurup yeşile dönecek kadar değildir. Arada sırada korktuğunu fark etsen de betim benzim sarardı diyemezsin.
It's really sad.
Gerçekten üzücü.
You know what the really sad thing is?
En üzücü şey ne biliyor musun?
Me uncle's brain is in a jar. It's really sad.
Dayımın beyni bir kavanozda, gerçekten çok üzücü.
I met a really sad woman today.
Bugün çok mutsuz bir kadınla tanıştım.
He's with somebody I've never seen before, but he looks really sad, so Hawk is feeding him breakfast.
Daha önce hiç görmediğim birisiyle beraber. Hasta gibiydi, Hawk da ona yiyecek bir şeyler verdi.
It's like people only do things because they get paid, and that's just really sad.
İnsanlar sanki yalnız para için iş yapıyorlar, ve bu gerçekten üzücü.
He says the location is really great, but the story behind it is really sad.
bulunduğu yerin gerçekten muhteşem olduğunu söylüyor. ancak hikâyesi de bir o kadar üzücü.
I was really sad about your mother.
Anneniz için gerçekten üzülmüştüm.
And you know what's really sad?
Asıl kötü olan ne biliyor musun?
That is really sad.
Gerçekten bu üzücü.
You look really sad today, sort of waif like.
Bugün üzgün görünüyorsun, evsiz biri gibi.
It's really a very sad story.
Gerçekten üzücü bir hikayedir.
Humility isn't really a good thing because it's sad
Alçakgönüllülük aslında iyi bir şey değil çünkü çok üzücü.
I really feel sad about that.
O konuda çok üzgünüm.
They either make me sad... or really happy.
Beni ya hüzünlendirirler ya da mutlu ederler.
I really don't hold with knowing the future, even my own which is short.
Gerçekten ben tutmam Geleceği biliyor, Ben kendiminkini düzeltirim. Geleceğim Kısadır.
Though it's not really true... that thinking makes you sad.
Üstelik, düşünmenin seni kederlendirdiği doğru da değil.
You really are sad.
Gerçekten üzgün görünüyorsun.
I'm really very sad.
Ben gerçekten çok üzgünüm.
When the sun rises and we are happy one should actually be sad for what are we really?
Güneş doğduğunda mutlu oluruz. Gerçekte olduğumuz şey yüzünden aslında üzgün mü olunmalı?
I feel sad for Jo, really.
Jo için gerçekten çok üzülüyorum.
I can't really be sad, because it's here that I've begun to feel wonder again, like when I was a kid, and this makes me deeply happy.
Aslında üzüldüğümü söyleyemem, çünkü burada tıpkı çocukken olduğu gibi kendimi yeniden harika hissetmeye başladım ve bu beni son derece mutlu ediyor.
He thinks he's smart... but, really, he's very, very sad.
Zeki olduğunu sanıyor... amaaslındaçok amaçok üzgün.
It's sad, really.
Üzücü, gerçekten.
It's really not sad.
O kadar da acı değil.
- It's really very sad.
- Üzücü mü?
It's sad, really.
Öyle söylendi, gerçekten.
It's sad to say that kids not accepted by their peers really never learn how to get along with people in the big grown-up world. Why is that, Cliff?
- Üzücü ama arkadaşları arasında kabul görmeyen çocukların yetişkin dünyasında da insanlarla ilişki kurmayı başaramadığı söylenir.
You know, the sad part is I don't really want him.
Üzücü olan ne biliyor musunuz? Aslında onu istemiyorum.
It really is impossible for me to tell you but I can assure you that it had nothing to do with the sad tragedy that followed.
Bunu size anlatmam kesinlikle imkansız, ama sizi temin ederim ki ardından gelişen üzücü trajediyle bir ilgisi yoktu.
It's really so sad, you know.
Bu çok üzücü.
Sad, really.
Üzücü gerçekten.
So I'll just say I'm really... sad, you know, to be leaving this wonderful old place.
Şu kadarını söyleyeyim, burayı bırakıp gideceğim için gerçekten çok üzülüyorum.
You can't really believe that he'll be faithful.
Onun sadık olduğuna gerçekten inanmıyorsun.
How sad it seems to leave this earth without those you love the most ever really knowing who you were.
Yeryüzünü sevdiklerinden ayrı ve anlaşılmadan terk etmek hüzünlü.
- I'm not crying because I'm sad, really, because I'm not.
Üzüldüğüm için ağlamıyorum. Çünkü üzülmedim.
Sad, really. A man that rich going lonely to his grave.
Onun kadar zengin bir adamın mezara yalnız gitmesi ne üzücü.
Whore, what a horrible word that is... to use on someone who's really just a sad girl... who's looking for love.
Fahişe, ne kadar korkunç bir kelime sadece aşkı arayan hüzünlü bir kıza hitap etmek için.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]