Right about Çeviri Türkçe
23,924 parallel translation
I am right about this.
Bu konuda haklıyım.
Shaw was right about one thing.
Shaw bir konuda haklıydı.
Rose Stagg was so right about you.
Rose Stagg senin hakkında çok haklıydı.
I don't know. I was thinking right about now.
Bilmiyorum, şu anda ben de bunu düşünüyorum.
I was right about her and Branson.
Branson konusunda haklıydım.
You're right about one thing, though.
Bir konuda haklısın.
You're right about the brocade. Do you mind if I skedaddle?
Brokar konusunda haklıymışsın.
You were right about that being a pitchfork.
Bunun bir dirgen olduğu konusunda haklıydın.
Yes, you do because you were right about something else.
Evet, biliyorsun çünkü başka bir konuda haklıydın.
That sounds about right.
Keyfime diyecek yok.
Well, when people you care about believe in you, you try and prove them right.
Sevdiğin insanlar sana güveniyorsa, çabalar ve onları haklı çıkarırsın.
You're talking about my daughter right now.
Şu an benim kızımdan bahsediyorsun.
We are talking about a living, breathing siren, right?
Yaşayan, canlı bir Siren'den bahsediyoruz değil mi?
You just think about things... usually right before daylight.
Gün doğmadan önce insan bir şeyler düşünüyor.
I-I would like to talk about another event today, if that's all right?
Bugün başka bir olay hakkında konuşmak isterim eğer sıkıntı yoksa?
I was just gonna go sit by the river and think about how I wanted to treat myself when I saw these bad boys sitting in the window at the secondhand store right between a sewing machine and a chipped bowling ball.
Nehrin oraya gidiyordum ve ikinci el mağazasının vitrininde dikiş makinası ve bowling topunun arasında bu yaramazları beklerken görünce kendimi nasıl şımartırım diye düşündüm.
Sue, I've been thinking a lot about you giving me your room, and something about it just doesn't feel right.
Sue, odanı bana vermen hakkında uzun uzun düşündüm ve bunda doğru olmayan bir şey var.
How do you feel about your daddy right now, Olivia?
Şu anda baban hakkında ne hissediyorsun Olivia?
We can't talk about it right now.
Şu an bunu konuşamayız. Winston'a yardım etmek için geldik. Kim yaptı size bunu?
- All right. What does... - What does Bailey think about this?
Bailey bu konuda ne düşünüyor?
All right, so she's pissed about them getting married someday.
Bir gün evlenecekleri için kızdı yani.
And that's what you're worried about, right... that I'm not all in?
Bu ilişkiye değer vermememden korkmuyor muydun?
What we care about is that you and Gillian had an argument right before she died.
Ölmeden önce Gillian'la neden tartıştığınızı merak ediyoruz.
We're all freaking out about Jake right now, I get it, but, trust me, you really need to take a breath.
Jake olanlar yüzünden hepimiz korkuyoruz, anlıyorum. Ama güven bana, biraz soluklanman gerekiyor.
I cannot talk about this right now, okay?
Şuanda bunu konuşamam, tamam mı?
You were the only one who knew about the acid. All right, look.
- Asitten sadece senin haberin vardı.
Just about right.
İyi tasvir ettin.
Every sorry-ass bitch you care about, right down to the nigga that does your dry cleaning.
Önemsediğin tüm sefil fahişelerden, kuru temizlemecin zenciye dek.
- I. - think you're right, and they start to raise questions about what you might call ritual practice, which seemed to have been crucial for life in this community.
Bu uygulama bir tür ritüel ihtimalini akla getiriyor. Bu toplumdaki yaşam için... gerçekten önemli dolduğu görülen bir şey bu.
You think right away about the clouds of dust in the cosmos that formed worlds.
Kozmos'da dünyaları oluşturan toz bulutları geliyor akla.
All right, the therapist you asked me about, Myra Cohen.
Araştırmamı istediğin terapist, Myra Cohen.
Yeah, that's about right.
Evet aynen öyle oluyor.
You're not really gonna try to convince me that you and Joe didn't talk about this, right?
Joe ile bu konuyu daha önce konuşmadığına dair beni ikna etmeye çalışmayacaksın değil mi?
I believe the American people deserve the truth, and that's what my presidency will be about, transparency. All right, that's it.
Amerikan halkı doğruları hak ediyor ve benim başkanlığımın esas temeli de şeffaflık olacak.
This is about the rules, what's right.
Bu kurallarla ve doğru olanlarla ilgili.
Anyway... he and I tried to do the Skype thing, but I can just feel it slipping away, so right now, I'm just about as low as I've ever been.
Her neyse... Ben ve o şu Skype denen şeyi denedik ama ilişkinin kayıp gittiğini hissedebiliyorum. Yani şu an, dibe vurmuş vaziyetteyim.
It's about finding the right home.
Doğru yuvayı bulmak.
- I really don't care about your problems right now.
Şu an senin sorunların gerçekten umrumda değil.
Then how about you let me go pee all by myself, and when I come right back here,
O zaman tek başıma işemeye gitmeme izin verirsen, ve ben buraya geri geldiğimde...
Yeah, but we haven't heard anything about the jellyfish, right?
Evet, ama denizanasıyla ilgili bir şey duymadık, değil mi?
You are about to become our main suspect! All right.
Baş şüphelimiz olmak üzeresin!
I mean, you talked about the stuff that we-we talked about, right?
Konuştuğumuz şeylerden bahsettin mi?
Does that sound about right, James?
Doğru mudur James?
I'm not talking about this right now.
Bunu şimdi konuşacak değiliz.
Don't worry about that now, all right?
- Boş ver onu şimdi.
Oh, you guys know about that, right?
Oh, siz bunu biliyordunuz, değil mi?
Well, it's a little hard to be sympathetic about your death when you're standing right in front of me.
Böyle karşımda dikilirken ölümüne sempati duymak benim için biraz zor.
Girls'night, done right, is about female bonding.
Kız kıza eğlenme işi kadınların birbirini daha iyi tanıması için yapılır.
- Okay, all right, but, uh, we'll need to be discreet about it,'cause the detective hates it when I mix business with pleasure.
Pekâlâ ama bunu saklamalıyız. Dedektif işle aşkı karıştırmamı sevmiyor.
- Yeah, well, honestly, Chloe, we have bigger things to worry about right now.
- Açıkçası endişelenmemiz gereken daha büyük sorunlarımız var, Chloe. - Biliyorum.
Look, you said to me that favors were about faith, right?
Bana iyiliklerin inançla ilgili olduğunu söylemiştin, değil mi?
right about now 62
right about what 40
right about here 21
about 2987
about last night 149
about yesterday 53
about this morning 24
about me 284
about damn time 21
about it 81
right about what 40
right about here 21
about 2987
about last night 149
about yesterday 53
about this morning 24
about me 284
about damn time 21
about it 81
about an hour ago 126
about you 267
about what 2516
about you and me 17
about yourself 16
about time 287
about that 749
about your dad 25
about your mother 24
about your 17
about you 267
about what 2516
about you and me 17
about yourself 16
about time 287
about that 749
about your dad 25
about your mother 24
about your 17