The face Çeviri Türkçe
30,089 parallel translation
This from the guy who punched me in the face?
- Suratıma yumruk atan adam konuşuyor.
You can't hit me in the face, not want to be seen with me like I'm some freak, and then you want to fool around.
Sen bana vuramazsın. benim le birlikte görünmek istemiyorsun, sanki ucubenin tekiymişim gibi. ve sonrada kandırmaya çalışıyorsun.
But he dropped off the face of the Earth six years ago.
Ama altı yıl önce dünyanın gerçek yüzüyle tükenmiş.
It doesn't mean you have to disappear of the face of the planet.
Bu, ortadan kaybolmanız gerektiği anlamına gelmez Gezegenin yüzü.
Never been punched in the face.
asla yüzüme yumruk yemedim.
got shot in the face.
Yüzünden vurulmuş.
You know as well as I do that something like this could change the face of the Internet.
Bunun gibi bir şeyin interneti değiştireceğini sen de en az benim kadar biliyorsun.
We know the face, we know the area he is in.
Yüzünü biliyoruz, hangi bölgede olduğunu biliyoruz.
'Tis the running away from it, hiding from what has passed, the refusal to look it in the face and stand the consequence.
Ondan kaçmak, olanları yadsımak, yüzüne bakmayı reddetmek ve sonucuna katlanmak.
With numbers like that staring you in the face, you have to ask... what possesses a man to put on a uniform that all but guarantees his days are numbered?
Bu rakamlar gözünüzün içine bakarken, kendinize soruyorsunuz bir adam nasıl olur da günlerinin sayılı olduğunu bile bile o üniformayı giymeyi kabul eder?
In the face of all that violence and death, you were strong.
Şiddete ve ölümle karşı karşıya olsan da çok güçlüydün.
Can we be scared by a gutless asshole who couldn't look us in the face'til now?
Şimdiye kadar yüzümüze bakamayan korkak bir ipneden mi korkacağız?
Look, we need to get out of this club before I punch somebody in the face.
Şu kulüpten bir an önce çıkmazsak birisine dalacağım.
Whoever did it, that was my stuff and I just got spit in the face.
Bunu benim malıma her kim yaptıysa, onun yüzüne tükürürüm ;
That's why you killed my mother and shot me in the face?
Bu yüzden mi annemi öldürüp yüzüme sıktın?
Get me out of here, I gotta look him in the face!
Beni buradan çıkar, onun suratına bakmam lazım!
So why don't we just go back five minutes before Flynn stormed in and then shoot him in the face?
Öyleyse neden Flynn'in gelmesinden beş dakika öncesine gidip... onu alnının ortasından vurmuyoruz?
Ooh, you know, when you make that face, you look a bit like the doll.
Yüzünü öyle yapınca elindeki bebeğe biraz benziyorsun.
Consumerism, corporations. And the people, if they're not shopping or stuffing their face, they're sitting in front of some screen watching fake people do fake things, while the real world just gets more and more screwed up.
Tüketime özendirme, ticaret şirketleri ve insanlar alış veriş yapmıyor veya yüzlerine bir şey sürmüyorlarsa ekran karşısında oturup sahte insanların sahte şeyler yapmasını izliyorlar.
We'll work out the details face-to-face.
Detayları yüz yüze konuşuruz.
Get the fuck out my face.
Siktir git.
And... we face similar challenges all over the world.
Ve... tüm dünyada birbirine benzeyen eserlerle uğraştık.
There are not enough happy face emojis in the world to express how much I needed that.
Dünya'da buna olan ihtiyacımı ifade edebilecek kadar fazla gülen surat ifadesi yok.
Edward is at the hotel, I told him I was having a face pack.
Edward'a otelde yüz bakımının yapıldığını söyledim.
And too cared to face the truth about himself, that your wife chose the better man!
Ve kendisiyle ilgili gerçeğe yüz vermeye çok önem verdi, Karın iyi adamı seçti!
Knowing that there's just one person out there who supported me... it... it gave me the strength to face everyone else.
Bunu bilmek dışarıda sadece bir kişi benim arkamda... bu... bu bana herkesle yüzleşme gücünü verdi.
It's narrow as hell and pitch black but it goes right under the rock face.
Dar bir geçit var ve siyah basamak ama kayanın altına doğru gidiyor.
"Face the fear. Take back the night."
" Korkuyla yüzleşin.
♪ Mean old Anthony got face-punched out the door ♪
# Puşt Anthony, kapıya kondu yumrukla, #
Recurrent theme is he wants people to face the consequences of what they say and do.
Tekrarlanan fikir, insanların söylediklerinin ve yaptıklarının sonucuyla yüzleşmesini istemesi.
I posted the tag earlier with Scholes'face.
Daha evvel Scholes'un yüzüyle birlikte etiketi yayınladım.
There was a deal right in front of your face on the table, and you were too proud to take it.
Biliyor musun? Masada gözünün önünde bir teklif vardı ve sen gururundan kabul etmedin.
I want to speak to him face to face, like the old days.
Onunla eski günlerdeki gibi yüz yüze konuşmak istiyorum.
That this is the last time... the last time I'll look at my husband's face.
Bunun son defa... Son defa kocamın yüzünü görüşüm olduğu.
The Holy Virgin... must have this face.
Meryem Ana'da bu yüzden olmalı.
I intend to see each of you face trial. Under the jurisdiction of the Galactic Authority.
Galaktik Yönetim'in yetkisi altında her birinizin mahkemeye çıktığını göreceğim.
I am gonna stuff and mount her face and put it on the wall.
Yüzünü doldurtup, duvarıma asacağım.
But given the litany of offenses you already face, it won't make a difference in the long run.
Ama zaten diğer suçlarını da hesaba katarsan uzun zamanda çok da fark etmeyecek.
You see how kind of the left side of my face, it's melting?
Yüzümün sol tarafının eridiğini görebiliyor musun?
And for the partial face lift, it would run 50,000.
Bölgesel yüz gerdirme ise 50.000 civarında olur.
Well, I thought it was a murderer's case, because the man in the dark had eyebrows that met together, and he had a sort of very grim face.
Önce cinayet davası sandım. Çünkü karanlıktaki adamın kaşları birleşikti. Zalim bir görüntüsü vardı.
Okay, Harvey, you have to understand that I'm Mom, Dad, and the cops around here, and you seem like a nice kid, but the first time I ever met you, you lied right to my face.
Harvey öncelikle şunu anlamalısın. Bu evde anne de baba da polis de benim. İyi birine benziyorsun.
So be that as it may, you lied right to my face straight out of the gate.
Öyle de olsa, daha ilk günden bana yalan söyledin.
The Council of Corporations has not held a face-to-face meeting in over ten years.
Şirketler Heyeti on yılı aşkın süredir yüz yüze toplantı yapmadı.
That would be the easy way out, to hide behind anger and bitterness so that you never have to face the truth, but you're stronger than that, and that's the type of strength I need by my side.
En kolay yol bu olurdu. Gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmamak için öfkenin ve acının ardına saklanıyorsun ama sen bundan daha güçlüsün ve yanımda senin gibi bir güce ihtiyacım var.
I already made my choice, but I want to face that piece of shit, look him in the eyes, he's gotta see I'm still standing.
Daha önceden seçimimi yaptım, ama o piç kurusuyla yüzleşmek, onun gözlerinin içine bakmak istiyorum hâlâ dimdik ayakta olduğumu görmesi lâzım.
- Shit face, on the ground!
- Bok suratlı, yere yatın!
The "L. A. Times" will be plastered with your pretty little psychic face.
L.A. gazetesi senin minik sevimli psişik yüzünle sıvanacak.
You should see the look on your face.
Yüzündeki ifadeyi görmen lazım.
You're in good spirits for someone whose face was plastered all over the news.
Gazetelere manşet olmuş biri için fazla neşeli görünüyorsun.
I'm about to turn the corner, but I had to see your face once more.
Ben köşeyi dönene kadar o güzel yüzüne iyice bakayım.
face 1222
facebook 123
faces 62
face it 390
faced 175
face your fears 19
face me 51
face down 100
face to face 80
face the wall 60
facebook 123
faces 62
face it 390
faced 175
face your fears 19
face me 51
face down 100
face to face 80
face the wall 60
face forward 16
face the facts 19
faced lie 16
the floor is yours 27
the flash 89
the first one 115
the forest 35
the first of many 20
the family 112
the family business 35
face the facts 19
faced lie 16
the floor is yours 27
the flash 89
the first one 115
the forest 35
the first of many 20
the family 112
the family business 35
the first time i saw you 26
the floor 53
the final frontier 122
the first time we met 43
the future 293
the french 76
the fool 54
the food 120
the front 31
the first 240
the floor 53
the final frontier 122
the first time we met 43
the future 293
the french 76
the fool 54
the food 120
the front 31
the first 240
the father 151
the facts 28
the front door was open 16
the first day 25
the fire 114
the fuck is this 18
the feds 64
the fuck 145
the four 34
the funeral 36
the facts 28
the front door was open 16
the first day 25
the fire 114
the fuck is this 18
the feds 64
the fuck 145
the four 34
the funeral 36