The piano Çeviri Türkçe
2,650 parallel translation
My mother would play the piano while we read.
Biz okurken annem piyano çalardı.
Uh-oh. Haley's at the piano.
Haley piyanoda.
I'm plunking out random notes cause I don't know how to play the piano, because I never finished the piano lessons you bought when I was 9.
Şu anda rastgele notalara basıyorum, Çünkü nasıl piyano çalınır bilmiyorum, Çünkü 9 yaşımda beni götürdüğün o piyano derslerini hiç bitirmedim.
I feel like I'm this kid sitting here at the piano messing up with my mom frowning at me in the doorway.
Şurda oturmuş piyanoda hiç iyi olmayan ve annesi kapıda nutuk çeken çocuk gibi hissediyorum.
When you first opened the box under the piano, Was there anything in it?
Piyanonun altındaki kutuyu ilk açtığında içinde bir şey var mıydı?
Why'd you take the piano when it was my time up with the kids?
Neden çocuklarla benim prova vaktim geldiğinde, piyanoyu aldın?
I think what I'm most looking forward to is watching home movies, singing around the piano.
Sanırım en çok istediğim şey ev filmleri izlemek ve, pianonun etrafında şarkı söylemek.
I seem to remember Mr. Dixon thought Miss Fairfax unsurpassed at the piano.
Bay Dixon'ın Bayan Fairfax'in piyanoda harikalar yarattığını düşündüğünü hatırlıyor gibiyim.
I'm so delighted that Mr. Knightley likes the piano.
Bay Knightley'nin piyanoyu beğenmesine çok sevindim.
Well, he may not have given her the piano but he is very concerned for her welfare...
Piyanoyu o vermemiş olabilir ama onun refahı için çok kaygılanıyor.
So, anyways, after charades, we went out for coffee, and I learned that he loves art, he plays the piano, he speaks French.
Sessiz sinemadan sonra kahve içmeye gittik ve onun sanata bayıldığını öğrendim. Piyano çaldığını, Fransızca konuşabildiğini öğrendim.
Like that guy who got hit by lightning and knew how to play the piano.
Yıldırım çarptıktan sonra, piyano çalmayı öğrenen adam gibi.
I was at the auditorium for the piano recital.
Konser salonundaki piyano resitalindeydim.
Uh, I was at the, uh, the piano recital, like I said.
Söylediğim gibi, piyano resitalindeydim.
Until one day, Xiao Peng asked me if the piano sounds nice.
Ta ki bir gün Xiao Peng bana "piyanonun sesi güzel mi" diye sorana kadar.
Was that you I heard, playing the piano?
Piyano çalan sen miydin?
I play the piano very well.
İyi piyano çalarım.
He's 17 6'2 ", fluent in French plays the piano, is a champion swimmer and writes futurist percussive poetry.
17 yaşında 188 boyunda, akıcı bir Fransızcası var piyano çalıyor, yüzmede şampiyonlukları var ve fütürist vurmalı şiirler yazıyor.
Was the piano scratched?
Piyanoya bir şey mi oldu?
You like the piano?
Piyanoyu seviyorsun.
Taking the piano.
Piyanoyu da götürecek misin?
My cousin Lavonne plays the piano down at the church.
Kuzenim Lavonne kilisede piyano çalıyor.
He was younger than me when he started playing piano, and I wanted to play the piano, but so many kids played it, and there's only one at school, so it's hard to get practice time in.
Benden küçükken piyano çalmaya başlamış. Ben de piyano çalmak isterdim ama, herkes piyano çalmayı istiyor. Okulda da bir tane var, ondan çalışacak zaman bulmak zor olur.
♪ The piano sits in a shady space ♪
# Piyano gölgeli yerde bulunuyor #
I was playing the piano.
Piyano çalıyordum.
She wanted me to quit playing the piano.
Piyano çalmayı bırakmamı istiyordu.
He taught you how to play the piano.
Sana piyano çalmayı öğretmiş.
You play the piano?
Piyano mu çalıyorsun?
The way you're tapping the table you should play the piano.
Masaya sanki piyano çalıyormuş gibi oturuyorsun.
She likes to play the piano and sing show-times.
Piyano çalıp şarkı söylemeyi sever.
- Do you play the piano?
- Piyano çalıyor musunuz?
Do you play the piano?
Piyano çalışıyor musunuz?
She used to sit by my side whenever I played the piano.
Ne zaman piyano çalsam gelip yanıma otururdu.
The rumor is that he... he really did play piano for Dean Martin.
Söylentileri göre Dean Martin'e de piyano çalmış.
I guess he hadn't heard that live piano players went the way of the dollar martini.
Sanırım, canlı müzik yapanların genelde kafayı çektiklerini hiç duymamış.
FBI techs found a grand piano at the conservatory with bits of dried flesh and blood inside the keyboard lid.
FBI teknisyenleri, konservatuarda büyük bir piyano bulmuşlar. Klavyenin kapağının iç kısmında kurumuş deri ve kan örnekleri varmış.
I'm a history major at Indiana state, I play classical piano, and I volunteer at the children's hospital.
Indiana'da tarih uzmanıyım klasik piyano çalarım ve bir çocuk hastanesinde gönüllü çalışıyorum.
Rebecca always wanted a piano in the house.
- Rebecca hep evinde bir piyano istemiştir.
You guys, could you please move the piano over just a little bit?
- şu piyanoyu biraz bu tarafa kaydırsanız?
I quit piano. And eventually, I quit the baseball team.
Piyanoyu bıraktım.Ve sonunda, beyzbol takımını da bıraktım.
And Cleveland Brown Jr., or as you're soon to be known the poor bastard they buried in a piano case.
Ve Cleveland Brown Jr. burada. Ya da yakında duyulacak lakabı ile... "Piyano kutusu içinde gömülen zavallı adam."
A properly steam-cleaned piano is the key to any successful music group.
İyice temizlenmiş bir piyano, başarılı bir müzik grubunun ana unsurudur.
There's a piano in the rehearsal space and I'll help you out however I can.
- Harika! Prova odasında bir piyano var. Bende elimden geleni yaparım.
The performance was Brahms'piano concerto number one in d minor.
Gösteri, Brahms'ın 1 numaralı piyano konçertosuydu, D minörde.
I mean, the man never made a single piano recital, tennis match... nothing my whole life.
Adam tek bir piyano resitalime, tenis maçıma gelmedi hayatım boyunca ve birden...
Maybe she's under the piano again
Yine orada mı?
On the night that Frank D. showed up to hear me sing, my piano player didn't.
O gece Frank D. beni dinlemeye geldi ama piyanistim gelmedi.
I thought you might want to, you know, contact the seller, let him know that he left a piano loaded with a shotgun for my 7-year-old to find.
Belki satıcı ile irtibata geçip yedi yaşındaki oğlumun içinde dolu bir silah bulduğu bir piyano bıraktığını söylemek istersin diye düşünmüştüm.
I'm with you in Rockland where you bang on the catatonic piano the soul is innocent and immortal it should never die ungodly in an armed madhouse.
piyanonun başında ruhun masum ve ölümsüz... olduğunu donanımlı bir tımarhanede, asla imansız ölmemsi gerektiğini seninleyim rockland'da.
Unknown, but he's the hottest piano player in Cuba!
Tanınmaz ama Küba'nın en sıkı piyanistidir.
The band's piano player had an accident and he's in hospital.
Grubun piyanisti kaza geçirip hastaneye kaldırılmış.
piano 94
piano playing 37
piano music playing 17
the post 71
the power of christ compels you 31
the police 666
the party is over 26
the police are here 92
the police are coming 33
the party 90
piano playing 37
piano music playing 17
the post 71
the power of christ compels you 31
the police 666
the party is over 26
the police are here 92
the police are coming 33
the party 90
the plane 59
the police station 24
the point is 1527
the park 61
the phone rang 17
the party's over 96
the prince 110
the policeman 19
the painter 35
the player 16
the police station 24
the point is 1527
the park 61
the phone rang 17
the party's over 96
the prince 110
the policeman 19
the painter 35
the player 16
the people 229
the phone rings 24
the point 85
the patient 39
the phone 197
the police came 16
the princess 70
the package 31
the phone's ringing 18
the planet 19
the phone rings 24
the point 85
the patient 39
the phone 197
the police came 16
the princess 70
the package 31
the phone's ringing 18
the planet 19