Acele etmeyin Çeviri İngilizce
711 parallel translation
- Bir sürü gelinlik var, acele etmeyin.
Take your time and let me know whatever catches your eye.
- Acele etmeyin.
Take your time.
Fazla acele etmeyin.
Don't be too hasty...
Acele etmeyin.
Take your time.
- Acele etmeyin.
- Not so hasty.
Acele etmeyin.
No hurry.
Bir göz atın. Acele etmeyin.
You have a look
- Acele etmeyin Bayan Crosbie.
- Take your time, Mrs. Crosbie.
- Sorun değil, acele etmeyin.
- That's all right, no hurry.
Acele etmeyin.
Just take your time.
Resimleri çeker çekmez bu akşam ayrılıyoruz. Acele etmeyin.
We're leaving tonight when we're through taking pictures.
Acele etmeyin.
Don't be in a hurry.
Ama acele etmeyin.
You mustn't be too impetuous.
Çek için acele etmeyin. Bir sabah ofisinize uğrar alırım.
Don't worry about the check, I can pick it up at your office some morning.
Acele etmeyin Bay Lombard.
Not so fast, Mr. Lombard.
Ama acele etmeyin.
But there's no rush.
Acele etmeyin.
Take your time, Ms. Collins.
Acele etmeyin!
- Take your time! - See you in Abilene!
Acele etmeyin.
Not so fast.
Acele etmeyin.
Now take your time.
Acele etmeyin, Bayım muhtemelen fazla kaçacak yerin kalmadı.
Take your time, Mister, you ain't likely to have too much of it left.
Lütfen, size bir parça tavsiyede bulunmama izin verirseniz... çok fazla acele etmeyin,... elinizdekileri bir kerede göstermeyin,... ilk adımı onların atmasına izin verin derim ; aceleye gerek yok.
If I may offer a bit of advice, well, don't be in too much of a hurry. Don't show your hand at once. Let them take the first step.
- Acele etmeyin Bay Allnutt...
- Don't hurry, Mr. Allnut.
acele etmeyin, bay Longley adamlara yanlış örnek oluyorsunuz.
Don't hurry, Mr. Longley. It has a bad effect on the men.
Acele etmeyin Bayan Hatch.
Now, you just take your time, Miss Hatch.
Acele etmeyin.
Don't rush off.
Sakin olun Bay Oxly. Acele etmeyin Bay Oxly.
Now, calm yourself, Mr Oxly.
Acele etmeyin, oturun.
That's better. Take your time and sit down.
- Acele etmeyin!
- Don't rush!
Şey, acele etmeyin.
Well, uh, don't hurry.
Acele etmeyin.
No hurry. No hurry at all.
Acele etmeyin Bay Bettini.
Take your time, Mr. Bettini.
Acele etmeyin beyler.
Don't rush yourselves, gentlemen.
Acele etmeyin!
Not so fast!
- Asla acele etmeyin.
- Never be in a hurry.
Acele etmeyin.
Don't be hasty.
- Ben geldim diye acele etmeyin.
- Don't rush off on my account.
Sakın dağılmak için acele etmeyin.
Don't be in a hurry to break up.
Acele etmeyin.
This will be an old story to you, of course, but it's all new to me, so take your time.
Bu yüzden boşa acele etmeyin ve firmanın ofisine inip bir görevliye sorun.
You can just trot yourself right down to the company store and ask the dispatcher.
- Çok acele etmeyin.
- Don't be too hasty about it.
Acele etmeyin. Düşünmem lazım.
N-now, wait a minute, we're just going too fast.
Acele etmeyin doktor.
Not so fast, Doctor.
Acele etmeyin.
Well, there's no rush.
Acele etmeyin.
Don't rush.
- Şimdi acele etmeyin.
Now, don't go rushing me, boys.
Acele etmeyin yeter.
But don't hurry.
Bunu dert etmeyin şimdi. Eğer onu kurtarmak istiyorsanız acele edin.
Never mind about that now, if you want to save her you've got to hurry.
Acele etmeyin.
There's no hurry.
Acele etmeyin.
I'll sit and wait.
- Gidelim! - Acele etmeyin.
Come on, let's go.
acele 140
acele etmene gerek yok 16
acelem var 277
acele et 3198
acele edin 1685
acelesi yok 54
acele etme 360
acelem yok 70
acelen mi var 41
acele etmeliyiz 190
acele etmene gerek yok 16
acelem var 277
acele et 3198
acele edin 1685
acelesi yok 54
acele etme 360
acelem yok 70
acelen mi var 41
acele etmeliyiz 190