Bu inanılmaz bir şey Çeviri İngilizce
473 parallel translation
Bu inanılmaz bir şey!
That's incredible!
Bu inanılmaz bir şey.
This is incredible.
Bu inanılmaz bir şey.
Oh, that's... that's incredible!
Bu inanılmaz bir şey!
This is extraordinary!
Bu inanılmaz bir şey.
It's an incredible thing, this.
- Bu inanılmaz bir şey.
- I s incredible.
Bu inanılmaz bir şey.
I s incredible.
Bana göre bu inanılmaz bir şey.
To me, this is fantastic. I haven't...
Bu inanılmaz bir şey... hem bunu bilmeyen Amerikalı sayılmaz.
That's not only unbelievable it's positively un-American.
Bu inanılmaz bir şey.
That's incredible!
- Biliyor musun, bu inanılmaz bir şey.
- atii? ai e minunat! - Asa e.
Bence bu inanılmaz bir şey.
I think that's incredible.
Bu inanılmaz bir şey, değil mi?
Now wouldn't that beat all get out.
- Bence de öyle. Bu inanılmaz bir şey dostum.
- I'll tell you something it's fucking fantastic, man.
- Bu inanılmaz bir şey.
It's quite incredible.
Bu inanılmaz bir şey ya millet!
You know, I don't believe this, man.
Bu inanılmaz bir şey! Şaşırtıcı!
I'll get it.
Bu inanılmaz bir şey.
This is unbelievable.
Bu inanılmaz bir şey!
This is really too good to be true.
Bu inanılmaz bir şey.
It's incredible.
Bu inanılmaz bir şey.
It's unbelievable.
Gerçekten! Tatlım, bu inanılmaz bir şey!
This is sensational.
Bu inanılmaz bir şey. - Bu, vahşi çocuklara göre bir şey. - Hemen oradan kalk!
dinnertime!
Ben seni buldum. İnanılmaz bir şey bu.
But to have found you... this is too improbable.
İnanılmaz bir şey bu.
Incredible.
İnanılmaz bir şey bu.
It's incredible.
Kimsenin yaşamak istemediği bu yerde, başka bir yerde yaşayamayan penguenlerin yaşaması inanılmaz bir şey.
It's amazing that anybody would want to live here... but most penguins wouldn't live anywhere else.
İnanılmaz bir şey bu.
Why, it's unbelievable.
Ama haklıysam... ki kuramımı destekleyen kanıtlar gittikçe çoğalıyor... o zaman bu çölde inanılmaz bir şey cereyan etmiş demektir.
But if I'm correct and the mounting evidence only fortifies my theory then something incredible has happened in this desert.
Bu inanılmaz bir şey!
He insists on you.
Jiggs'e olan bütün saygıma rağmen, bu söyledikleri inanılmaz... Haberimiz olmaksızın gizli bir teşkilatın oluşturulabileceği fikri, inanılmaz bir şey.
With all due respect to Jiggs, it's just incredible that a secret base could've been constructed without our hearing about it.
- Bu, inanılmaz bir şey.
- It's incredible.
İnanılmaz bir şey bu şekilde etkisiz hale getirilmek.
It's just inconceivable that we are immobilized.
Bu sabah inanılmaz bir şey yaptım.
Like this morning, I did an incredible thing.
İnanılmaz bir şey bu.
That's incredible.
Bu işi değiştirmemen inanılmaz bir şey.
And you can't change course?
İnanılmaz bir şey bu!
It's just incredible! Wow!
Bu, inanılmaz bir şey geçimini yalnızca babasının dolgun harçlığından sağlayan genç bir kızın 4 yıldan sonra hala, nefretten ıstırap duyması bu, işte benim yapacağım şey.
This incredible thing... that a young girl... whose only bread today... depends on herfather's good charity... still suffering from hatred after 4 years... this thing I willdo.
Bu, inanılmaz bir şey, genç bir kızın okyanusun ötesine ayak basması, eski dünyadan yeni dünyaya geçmesi ve sevgilisinin yanına gitmesi, bu, işte benim başaracağım şey.
This incredible thing, that a young girl... should step over the ocean, pass from the old world to the new... and join her lover - this thing I will accomplish. Miss Adele, I have a present foryou.
"Bu, inanılmaz bir şey, genç bir kızın okyanusun ötesine ayak basması..." "... eski dünyadan yeni dünyaya geçmesi ve sevgilisinin yanına gitmesi... " "... bu, işte benim başaracağım şey. "
"This incredible thing, that a young girl... should step over the ocean... leave the old world for the new world... to join her lover - this thing will I accomplish."
Şey, en iyi deyişle bu inanılmaz bir tesadüf.
Well, to say the least, this is an incredible coincidence.
İnanılmaz bir şey bu.
That's really hard to believe.
İçinde bu bulutu yaratan inanılmaz bir şey olmalı.
Must be something incredible inside there generating it.
Eminim bunun aksini kanıtlayabilecek uzmanlar vardır. Bu şey de inanılmaz bir yeniden doğuşun meydana geldiği bir çağda yaşadığımız gerçeği. Bilimin asla bu kadar hızlı ilerlemediğini.
I'm sure there are expens who can prove just the opposite... that we're living in an age ofincredible rebinh... that science has never progressed so fast... that life has never been better.
Anlamıyor musunuz? Bu, inanılmaz bir şey!
Don'tcha see, this is like, amazing.
Bu sabah geminin battığını duyduğumda... inanılmaz bir şey.
When I heard this morning about the ship... Incredible.
İnanılmaz bir şey, bu yabancılar tıpatıp biribirlerine benziyorlar.
Unbelievable, identical strangers.
Bu kabadayılar bana inanılmaz bir şey söylediler.
Powers. Yes, sir. These hoodlums told me something.
Bu, içler acısı, anlamsız, inanılmaz bir şey.
That's deplorable, unfathomable, improbable.
İnsanoğlunun bu derece aptal olması inanılmaz bir şey!
Man's stupidity is unbelievable.
Tanrım inanılmaz bir şey bu!
Geez, this is incredible!
bu inanılmaz 481
bu inanılmazdı 29
inanılmaz bir şey 125
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bu inanılmazdı 29
inanılmaz bir şey 125
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69