Elektrik yok Çeviri İngilizce
403 parallel translation
Elektrik yok, distribütör kapağı gitmiş, şimdi de bu.
No electricity, the rotor arm gone, and now this.
Elektrik yok. Telefon yok. Yakınlarda kimse yok
There is no electricity, no phone, no one within miles, so, no way to call for help.
Elektrik yok.
No electricity
- Elektrik yok.
- There's no electricity.
Çalışmıyorlar, çünkü elektrik yok.
They will not work because they are given no electricity.
Neden elektrik yok?
Why is there no electricity?
Biliyorum. Elektrik yok.
There's no electricity.
Elektrik yok.
No electricity.
- Evet, fakat elektrik yok..
- Yes, but there's no power.
Elektrik yok!
No electricity!
Bizim orada elektrik yok.
We have no power in our street.
Elektrik yok. Ne gördün?
There is no electricity anywhere.
Daha önce böyle bir şey olmamıştı. Kısacası, elektrik yok.
In short, very little electricity.
Elektrik yok.
There had be no electricity.
Fuk amca, neden hâlâ elektrik yok?
Uncle Fuk, how come still no electricity?
Elektrik yok.
No power.
Burada elektrik yok mu?
You don't have any electricity here?
Telefon yok, elektrik yok.
No phones, no electricity.
Televizyon yok çünkü elektrik yok.
THERE IS NO TV BECAUSE THERE IS NO ELECTRICITY.
Adada elektrik yok.
No power on the island.
Hastanenin büyük kısmında elektrik yok.
A lot of the hospital still has no juice.
- Elektrik yok.
- There's no power.
Yukarıda elektrik yok.
There's no power upstairs.
Elektrik yok.
There's no power.
Elektrik yok, ışık da yok.
No power, no light.
Köyde elektrik yok mu?
There's no electricity here?
- Elektrik yok.
- Electricity's out.
Bugün 21. doğum günüm ve bir fırtınanın ortasındayız, elektrik yok ve yağmur... -... şehrin üstüne çökmüş.
I mean, it's my 21 st birthday, and we're in a storm, the lights are out and there's the rain sweeping the skyline.
Elektrik yok. Su soğuk.
We didn't have electricity.
Hiç elektrik yok.
There's no power at all.
Sanırım elektrik yok.
I guess that means the power's off.
Telefon yok, elektrik yok, hiçbir şey yok!
No phone, no electricity. No nothing.
Elektrik de yok.
The electricity's failed.
Elektrik hatlarında ceryan yok.
No current runs through the wires.
Söylesene Giulio, burada elektrik yok mu?
- Giulio, don't you have electricity here?
Bunun bir rüyadan ibaret olduğunu söylüyorsun ve sana elektrik verilince uyanacağını ve sen uyandığında bizlerin yok olacağını, değil mi?
You say that all this is a dream, and that when you're electrocuted you wake up, and when you wake up, we all disappear, right?
- Yok o elektrik süpürgesiydi.
- No, no, no, no. It was a vacuum cleaner.
- Elektrik vinciniz yok mu?
Don't you have an electric hoist?
- Elektrik de yok.
- And no electricity.
Bu telden cereyan geçer eve. Bu köyde kimsede yok elektrik ama benim var.
Nobody has electricity in this village but I have.
Elektriksel olarak kapalı devre olan ilk iki rölenin ilkinde avometreme göre üstteki mavi kablosunda elektrik akımı yok ya da bu kablo şase.
The first of the two normally closed relays, according to my safe-ammeter... there's no current in the top blue wire, or the white.
Uyarma sistemi yok mu? Yoksa elektrik şirketi sürpriz yapmayı mı seviyor?
Isn't there a warning system or does the power company love a surprise?
Bay Despaul'ün oturduğu masayla Bay Rivoli'nin oturduğu koltuk arasında elektrik falan yok.
There is no electrical power between the desk and the chair.
Elektrik düğmeleri yok.
No light switches.
Işık yok, elektrik de yok.
No lights, no power.
Elvira'da elektrik yok.
Elvira's got no electric.
Elektrik kontağı yüzünden, kalacak yerimiz yok değil mi?
Thanks to faulty wiring, we have no place to live. Right?
Sana söylüyorum, randevu için yarışmaya ihtiyacım yok çünkü bende uygun elektrik var!
I'm telling you, I don't need a contest to win this date'cause I got juice!
Elektrik de yok.
The electric's off, too.
Oh, bu kesinlikle onu açıklamağa yardımcı olabilirdi, efendim, fakat cesedin yanında elektrik bulunmuyor, hiç yok.
Oh, that certainly would help explain it, sir, but no electricity near the body, no electricity at all.
Evimde elektrik var ve kamyonetimin de borcu yok.
There's electricity up at my place and my pickup's all paid for.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65