Her şeye Çeviri İngilizce
12,063 parallel translation
Çünkü ihtiyacım olan her şeye zaten sahibim.
Because everything I need, I already have.
Ben her şeye açıkım.
I'm open to anything.
Her şeye değer.
It's everything.
Her şeye rağmen onu duruşmaya çıkaracaklar.
After all he's been through, they're putting him on trial.
Duyularımı körleştirecek her şeye...
Anything that would dull my senses.
Özgürlüğün tadına varmamı sağlayacak her şeye...
Anything that would let me taste freedom.
Bay Presley, ilaçlarla mücadelemizde yapıyor olduğunuz her şeye gerçekten saygı duyuyorum.
Mr. Presley. I really respect everything you're doing in our fight against drugs.
Elma'ysa her şeye bedeldir.
The Apple is everything.
- Her şeye izin vardır.
- Everything is permitted.
her şeye "evet".
Starting now, "yes" to everything.
Gerçi cinsel olarak değil ama yarım düzine votka tonikten sonra kendimi neredeyse her şeye ikna edebilirim.
Not sexually so much, although after half a dozen vodka tonics I could talk myself into pretty much anything.
Her şeye sahiptim. Taa ki her şeyi kaybettiğim o ana kadar.
I really had it all... until that one moment... when I lost everything.
Panda olmaya dair her şeye sahibim.
I am totally at one with my panda parts.
Annen ve baban seni gördüğü için çok sevinecek hakkındaki her şeye özlem duyacak.
Your parents are going to be overjoyed to see you. They're going to miss everything about you.
Sam'e her şeye rağmen yanında olacağıma söz verdim.
I promised Sam that I would be there for him no matter what.
Her şeye şahit olduğu gözlerinde görülüyor.
This can be seen in her eyes, That she has seen everything.
Devam eden her şeye ne kadar zaman bıraktığımızı bilmiyoruz.
We don't know how much time we have left with everything that's going on.
Her şeye bakın.
Anything.
O zaman bana kur yapacak erkeğin zooloji ile ilgili olmasını ve ruhani yönden her şeye sahip olmasını umalım.
Then let us hope the man who courts me will have an interest in zoology... and all things spiritual.
Sonra her şeye sahip olabiliriz birlikte.
Then we can have everything. Together.
Ve nefes verdikleri her şeye.
And all that is breathed upon.
Adamlarım her şeye hazırdır.
My men are ready for anything.
Anlamadığı her şeye şeytan diyor.
Anything he can't understand, he want to call it the devil.
Her şeye söyleyecek bir lafın var.
Well, you got something to say about everything.
Her şeye sahip olduğunuzdan emin olun!
Make sure you've got everything!
Bayan Regan, her şeye ihtiyacım var, mutlak olmalı.
Miss Regan, I need everything, it must be absolute.
Bana olan her şeye ihtiyacım var.
I need everything he's got on me.
Her şeye el koydular.
They seized everything.
Bu kazak her şeye uyuyor.
This sweater goes with everything.
# Ve ağlamaya, gülmeye yeniden her şeye #
♪ and cry and laugh about it all again ♪
- Duyduğun her şeye inanma evlat.
Don't believe everything you hear, son.
O küçük şişliği her şeye bahane ediyordum ama artık o da yok.
That little growth explained everything, and now it's gone.
Her şeye, kaybedemeyeceğiniz bir maç gibi davranırsınız.
You just treat everything like it's a match you can't lose.
Işık hariç her şeye cevap verebilirdik.
Every other objection we could have answered...
Bu dikenler de her şeye takılıyor!
These quills get stuck on everything!
Konuşmaları çok heyecan verici. Her şeye yeni bir bakış açısı getiriyor.
His conversation is lively, brings a new angle to things.
Reginald onun aleyhine duyduğu her şeye şüpheyle yaklaşmaya başlayacak.
Reginald will start to doubt everything he's heard to her detriment.
- Niye her şeye karşı çıkıyorsun?
- Why do you contradict everything?
- Her şeye cevap verdi.
Then he questioned everything.
# Bugün Anna'nın doğum günü, bugün onun günü... # # her şeye baktık yapacağımız şey içmek #
# It's Ana's birthday, today is her day... # # It's Ana's birthday, today is her day... # # and just look at everything what we are going to drink. #
Soytarıdır, çünkü temiz bir başlangıç yapmıştır. Bu yüzden, her şeye bürünebilir.
He's a fool because he's a clean slate, and, therefore, can become anything.
Satabileceği her şeye ilgisi vardır.
He's interested in anything he can sell.
- Sully her şeye layık.
- Anything for Sully.
Her şeye erişimi olan biri. Rotalara, güvenlik protokollerine. Acil durum hatlarına.
Someone high up with access to everything, routes, security protocols, emergency services.
Her şeye ateş etmeyi kes ve odaklan.
Stop shooting everything and focus.
Her şeye sahip olamazsın.
You can't have everything, your own way.
Ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa, ama her ne olursa...
Whenever you need anything, i mean anything at all...
Ama yeni David Ghantt, her şeye hazırlıklı bir adam.
But the new David Ghantt, he was ready to man up.
Artık tanıyamadığım bir şeye dönüşmesini izledim.
I watched her turn into something that I didn't even recognize, you know?
Eğer bir şeye ihtiyacı olursa, onun yanında olacaktık.
If she needed anything, we'd be there for her.
Hiçbir şeye dokunma, her yere oturma.
Can't touch anything or sit anywhere.
her şeye rağmen 118
şeye 35
şeye benziyor 18
her şey yolunda 1390
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey bitti 278
her şey için teşekkürler 136
her şey iyi olacak 102
her şey için teşekkür ederim 55
şeye 35
şeye benziyor 18
her şey yolunda 1390
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey bitti 278
her şey için teşekkürler 136
her şey iyi olacak 102
her şey için teşekkür ederim 55
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şey yoluna girecek 538
her şey 525
her şey olabilir 82
her şeyi mahvettin 39
her şey tamam 134
her şey için 64
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şey yoluna girecek 538
her şey 525
her şey olabilir 82
her şeyi mahvettin 39
her şey tamam 134
her şey için 64