English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ H ] / Hiç şansınız yok

Hiç şansınız yok Çeviri İngilizce

140 parallel translation
Böyle devam ederseniz, hiç şansınız yok. Kazanmak zorundayız!
The way you're playing, you couldn't beat a girls'basketball team.
- Hiç şansınız yok.
- Not a chance.
Azizim Blore, kanımca hiç şansınız yok.
My dear Blore, in my opinion you haven't a chance.
Hiç şansınız yok.
You haven't got a chance.
- Hiç şansınız yok.
You haven't got a chance.
Yanlız başınıza Dynamite Jack'a karşı hiç şansınız yok.
You don't have a chance, alone against Dynamite Jack.
Hiç şansınız yok.
You haven't a chance.
Hiç şansınız yok!
You haven't got a chance!
Hiç şansınız yok.Anladın mı?
You don't have a chance. Got that?
Hiç şansınız yok.
You got no chance.
Hiç şansınız yok.
You have no chance.
Hiç şansınız yok.
You can't run away.
Bu küçük şeylerle hiç şansınız yok.
With these little things you'd have never had a chance.
Hiç şansınız yok.
No chance
Hiç şansınız yok.
Not a chance.
Hiç şansınız yok, yatak ıslatan İngilizler.
No chance, English bed-wetting types.
Bu canice bir şey, hiç şansınız yok.
It's monstrous, you won't stand a chance!
Ama hiç şansınız yok çünkü Pamela Amerikalılara gidiyor.
You don't stand a chance - Pamela's gone for the Rangers.
Hiç şansınız yok!
You don't stand a chance.
20 yıl önce öldürememiştiniz Şimdi hiç şansınız yok!
You couldn't kill me twenty years ago now it's my turn to fix you
Boşuna heveslenmeyin, hiç şansınız yok.
- Listen, you don't have a chance.
Bagajınızı elinizde tutmaktan başka hiç şansınız yok
If you got luggage keep it handy But you're running out of luck
Hiç şansınız yok.
You have no choice.
Rakibiniz olduğum sürece, Hiç şansınız yok!
As a matter of fact I'm your competitor
Diyelim ki içeri girdiniz, onun askerlerine karşı hiç şansınız yok.
Say you do get inside, you have no chance against his troops.
Hiç şansınız yok, inekler.
You don't have a fucking chance, nerd.
Hiç şansınız yok dostlarım.
No chance, my friends.
hiç şansınız yok.
You don't have a chance.
Hiç şansınız yok.
Uh-uh. Not a chance.
Hiç şansınız yok.
There's no way.
Hiç şansınız yok.
You don't stand a chance.
Hiç şansınız yok, çocuklar.
You don't stand a chance, guys.
Hiç şansınız yok.
You don't have a chance.
Hiç şansınız yok çünkü o şimdi büyüyecek.
You don't stand a chance! Now he's going to grow!
Hiç şansınız yok!
You want some? No way!
Hiç şansınız yok!
No chance.
Gerçekten hiç şansınız yok, değil mi?
You really have no luck, do you?
- Hiç şansınız yok.
No more credit.
- Hiç şansınız yok, efendim.
- Not a chance, sir.
Gölgeler'in altında hiç şansınız yok.
With the Shadows, there is no hope at all.
Buradaki durumu biliyorum ve hiç bir şansınız yok.
I know the situation, and there's no chance.
Hiç bir şansınız yok.
YOU HAVEN'T GOT A CHANCE.
Televizyon içinde olduğunuzu düşünün izleyici her an sizi kapatabilir ve bunu engellemek için hiç bir şansınız yok.
Imagine if you can, the terror of being inside a television set... knowing that any moment, the viewer may shut you off... and being powerless to prevent it.
"Hiç bir şansınız yok, beni duyuyor musunuz?"
You haven't got a chance, you hear me?
Ama seninle, zavallı bir kızın kukusu üstünde... kılıçları tokuşturmamın hiç şansı yok.
No, I am aware, and I feel your pain.
Hiç bir şansınız yok.
You got no chance.
Hiç bir şansınız yok.
You can't get away!
Hiç bir şansınız yok.
There's no way out!
Hiç şansınız yok.
Why don't you surrender?
Senin yardımın olmadan hiç şansımız yok.
We don't have a prayer without your help.
- o kız için hiç şansın yok.
- You've no chance with her.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]