Iki Çeviri İngilizce
263,447 parallel translation
Ama sevdiğim sadece iki kişi var biri sensin kardeşim diğeri de prensesim.
But I only love two people, you, my brother, and my princess.
Halklarımızdan oluşan bir orduyla bir değil tam iki tane İngiliz krallığını yendik!
An army of all our peoples, and we have defeated not one, but two English kingdoms!
Bir veya iki gün sürebilir.
- It may take the program a day or two.
Fiyatı iki katına çıkartacağım.
I'll double your price.
Bu bizi iki yapar.
- That makes two of us.
Seni iki dakika yalnız bırakamayacak mıyım?
Can't I leave you for two minutes?
Bir iki haftaya kadar sakinleşir.
She'll soon cool off in a week or so.
Bir iki hafta mı?
Or so?
- Bir iki gün gitmezsen...
There's no reason why you...
Tatları diğer renklerin iki katı güzel.
They taste twice as good as any other colour.
En sevdiğim iki şey bir arada.
My two favorite things together. [giggling]
Buna müteakip, yan yana yaşayan iki yabancı olacağız.
Henceforth we must be as strangers living side by side.
Artık patatese ek olarak iki yeni ekinimiz daha olmuş oldu.
So now we have two new crops, in addition to the potatoes.
Neyse, binamız iki bina aşağıda ve yerleşkemizi genişletmek istiyoruz.
Anyway, our building is two doors down, and we're looking to expand our Campus.
500 ml buzlu, yağsız, fındıklı şekersiz şuruplu, iki shot espressolu macchiato.
I'll have a 20-ounce iced skinny hazelnut macchiato, Sugar-free syrup, double shot of espresso,
Dom, Kenny, Josie iki Herm.
Dom, Kenny, Josie, - The two Herms. - Seriously?
Sarsıntıdan ötürü iki saatten fazla uyumaması lazım.
We can't let him nap for more than two hours Because of the concussion.
Ve iki...
And two...
Ben etmedim ama sadece iki saat uzaktayken.
I have not, but it's only two hours away.
Zekaları toplamı patates saat yapmaya yetmeyecek iki kardeşim var. Patatesi önlerine koysam bile.
I have a brother and sister whose combined intellectual wattage couldn't power a potato clock, if I spotted them the potato.
Bir nevi bizim olayımızdı ve sonra bensiz iki bölüm izlediğini öğrendim.
I find out that she watched two episodes without me.
Yatırmak iki saatimi aldı.
Ugh. It took me two hours to get her down.
Birbirine aşık iki insan olarak iletişiminiz berbat.
For two people in love, you have terrible communication.
Bahse girmeye ne dersin? Kaybeden iki hesabı da öder.
How'bout a wager... loser pays both tabs.
Ben iki yıldır bunun üzerine çalışıyorum.
I've been working on this for two years.
- Bence ara vermelisin. Bir iki bir şey iç stres atmak için.
- I think you need a break, maybe a drink or two to de-stress.
Gerçekten iki diyeceğini sanmıştım.
Really thought you were gonna say two.
Şimdi başlıyoruz, bir, iki...
Now we go one, two...
Bir... iki... üç...
One... two... three...
Bir... iki üç dört... beş altı...
One... two... three... four... five... six...
Bir, iki, üç dört, beş, altı.
One, two, three, four, five, six.
Bir, iki, üç, dört beş, altı.
One, two, three, four, five, six.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı.
One, two, three, four, five, six.
Aradığın adam... San Quentin'daki başka iki cinayet yüzünden hapiste yatıyor.
Now, the guy you're looking for... he's currently serving for two other murders in San Quentin.
İki ya da üç gün kalmayı rica edeceğim.
I will ask sanctuary for two or three days.
İki yıl oldu.
- It's been two years.
İki tane var.
I have two!
- İki çok güzel elbisen var.
You have two perfectly good dresses.
Bir. İki, üç!
One... two... [both] :
İki haftalık bir süre önerebilir miyim?
Might I suggest a duration of two weeks?
Bir iki ısırık daha al.
Take a few more bites.
İki kar tanesinin aynı olmadığı doğru mu?
Do you suppose it's true that no two snowflakes are alike?
İki kişi onayladı.
We have two confirmed.
İki kişilik bisikleti tek başına sürmek sana uyar mı dostum?
Yeah, are you cool to take the tandem solo, dude?
İki kızımı da çok seviyorum.
I love both my girls.
İki büyük patate...
Two large fries...
İki eliyle birden.
With both hands.
Üç... İki... Bir...
Three... two... one...
İki spagetti ve bir tavuk kızartması.
Two spaghettis and a chicken fingers.
İki saat oldu, hiç imge yok.
Two hours, no visions.
İki kişiler miydi?
There were two?
ikinci 72
ikın 61
ıkın 30
ikimiz 71
ikizler 58
ikiniz 72
iki tane 162
iki gün sonra 30
iki dakika 132
iki hafta sonra 31
ikın 61
ıkın 30
ikimiz 71
ikizler 58
ikiniz 72
iki tane 162
iki gün sonra 30
iki dakika 132
iki hafta sonra 31
iki kez 99
ikimizde 16
ikincisi 419
iki kere 86
ikinizde 56
iki saat 66
ikimize 16
iki kart 16
ikiniz de 254
ikimiz mi 17
ikimizde 16
ikincisi 419
iki kere 86
ikinizde 56
iki saat 66
ikimize 16
iki kart 16
ikiniz de 254
ikimiz mi 17
ikimiz birlikte 20
iki bira 67
ikili 30
iki gün 84
ikimiz de 70
ikinci olarak 82
ikinci kat 64
ikinci katta 29
iki mi 107
iki katı 19
iki bira 67
ikili 30
iki gün 84
ikimiz de 70
ikinci olarak 82
ikinci kat 64
ikinci katta 29
iki mi 107
iki katı 19