English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ I ] / Iyi atıştı

Iyi atıştı Çeviri İngilizce

995 parallel translation
- Çok iyi atıştı.
- Very good shot.
Çok iyi atıştı.
That was real fine shooting!
Şimdiye kadar gördüğüm en iyi atıştı.
That was the greatest shot I've ever seen.
Çok iyi atıştı.
Well hit, sir! Very well hit!
O gece Caldwell House'dan kaçan adama çok iyi bakmamıştım.
I didn't get a very good look at that man the night he ran from the Caldwell house.
İyi atıştı.
Good shot.
Bana gündüz vakti bir sürü insanın gözü önünde en iyi atışını yapmaya çalıştın gibi göründü, ha? Evet.
Yeah.
Bunu o kadar hızlı ve garip bir şekilde söyledim ki herkes bana bakıyordu ve ve Charbonnier de beni daha iyi görebilmek için öne doğru uzanmıştı.
I said it so fast and oddly that... everyone looked at me and... Charbonnier leaned over to see me better.
İyi atıştı, Bert.
Good shootin', Bert.
İyi atıştı.
Well, that's pretty good shootin'.
En azından atı alırlar çok iyi bir hayvan olmamasına rağmen çalmam pek kolay olmamıştı.
The least they'll do is take the horse. It's not much, but I had trouble stealing it.
Çok iyi bir atıştı, değil mi?
An accurate shot, no?
Size bir kez de dedim, 50 kez de. Büroda işim iyi gidiyor ve patronun karısıyla kırıştırmam.
If I told you once, I told you 50 times, I'm doing good at the office and I'm not playing around with the boss's wife.
Altı yıl önce dünyanın en iyi gazetecilerinin bulunduğu bir fotoğrafa bakmıştım.
Six years ago, I looked at a picture of the world's greatest newspaper men.
İyi atıştı, toplar.
Good shooting, guns.
- Efendim, 10 yıl Paris'te bakanlıkta çalıştım, işimi iyi bilirim.
Sir, I did 10 years at the ministry in Paris, I know my job. It shows.
İyi atıştı Smokey. Onu tanıdın mı?
Good shooting, Smokey.
Öyleyse, eğer kalmayı düşünüyorsan,... Miles, Rainbow dışında da adam çalıştırıyor,... o, iyi bir patron.
If you want to stick around, Miles can always use another man-sized hand out at the Rainbow.
İyi atıştı!
That's a good throw.
Bart, hiçbir zaman çok iyi biri olmadım, en azından bu zamana kadar olmamıştım.
Bart, I've never been much good, at least up to now I haven't.
At yarıştırmış en iyi beylerden birinden 50 dolar alacağım.
I'll get the 50 from the finest gentleman that ever raced a horse :
enideşelenme jim, iyi korunuyorsun bu oyunda hiç bukadar iyi olmamıştım
Don't be nervous, Jim. You're well covered. I never was much good at this play-acting.
- İyi atıştı.
Fine shooting'!
İyi atıştı, leventler.
Good shooting, lads.
İyi atıştı, Turkey. Bir çocuğa göre.
That was good shooting, Turkey, for a boy.
Derler ki, yatağa girmeden az önce atıştırmak iyi gelirmiş...
They say, if you eat something right before you go to bed it helps to...
İyi bir atıştı.
That was a close shave.
En iyi yaptığı şey, parktaki sincapları yakalayıp üzerindeki fıstıkları dökülmelerini sağlamak.
See, what he's good at is catching them squirrels in the park, and shaking their dirty peanuts outta'm.
İyi atıştı, tam isabet.
Good shot. From the hip.
Evet Musa, az bilinen şu gerçeğe iyi bir örnektir ki din adamları ve bilim adamları birbirleriyle ters düşerek her zaman aynı sonuca ulaşmayı başarmıştır.
Now, Moses is very fine illustration of little-known fact that men of faith and men of science, by contradicting each other, always manage to arrive at same conclusion.
Olmaz, kamptaki yüzbaşıyla fena takıştım. Onu susturmak için iyi para gerekecek.
No, I got into this jam, this bad jam with this captain out at the camp and it's gonna take dough to buy him off.
Bizi hatırlaması çok iyi bir davranıştı.
It was very kind of him to remember us at all.
Çok iyi fikir. Gece atıştırmaya bayılırım.
Nothing like a midnight snack.
Gerilimi yatıştırmak ve komik bir rahatlık sağlamaya çok iyi geldiğini düşünüyorum.
I understand they are very good at relieving tensions and furnishing comic relief.
Evet o iyi bir çocuk ama oyunlarda hiçbir zaman iyi olmamıştır.
Well, he's a nice boy but he's never been good at games.
İyi bir at bulur sanmıştım ama bir katır da en az at kadar güçlüdür.
I'd hoped for a horse, but there's nothing wrong with a good strong mule.
İlk başta biraz soğuk duş gibi ama alıştıkça daha iyi hissedeceksin.
It's a bit like a cold shower at first, but once you get used to it, you'll feel better for it.
Hiçbir bilardocu senin geçen gece Ames'te oynadığın kadar iyi oynamamıştır.
No pool player shoots better pool than you shot the other night at Ames.
Sana özgürlüğünü verdikleri zaman... bu iyi bir takas olmamıştı.
It seemed to me at the time, Barabbas, when you were given your liberty before it wasn't a fortunate exchange.
İyi atıştı, çavuş
Nice shooting, Sergeant.
İyi atıştı.
Try it once again, shall we?
Bu iyi bir atıştı asker.
That's nice shooting, soldier.
Walter köşeye sıkıştığında en iyi performansını gösterir.
When Walter fights in a corner, that's when he fights at his best.
Aslında burayı ben hiç de iyi çalıştırmıyorum.
I don't really run this place at all.
İyi atıştı doğrusu.
A compliment on your shooting.
İyi atıştı.
That's good shooting.
- İyi atıştı.
- Good shooting. - Thank you.
Uzun zamandır yapılan en iyi bir atıştı.
The best shot I've ever seen in years.
Bu doğru, delikanlı. Gerçekten iyi bir atıştı.
Really, my exceptional boy shot.
İyi atıştı.
Tough shot, tough shot.
İyi atıştı commandant.
You shot well, commandant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]