Iyi olacaksınız Çeviri İngilizce
514 parallel translation
Belki siz ikiniz iyi olacaksınız.
Maybe you'll be all right, you two.
Endişelenmeyin, iyi olacaksınız
Don't worry, you'll be all right.
Ama bu kez, sizi iyi insanlarla bir arada bırakıyorum ki eminim onlara karşı sizler de iyi olacaksınız.
But this time, I will leave you with good people to whom you, I believe, also will be good.
- Bence iyi olacaksınız.
- I think you'll do fine.
- Burada iyi olacaksınız.
- You will be fine here.
Burada benimle iyi olacaksınız.
You'll be fine here with me.
Gelince daha iyi olacaksınız. Söz.
When she'll be her, you'll feel better, I promise you.
İşte, eminim şimdi iyi olacaksınız.
There we go. I'm sure you'll be fine now.
Bayan Guthrie iyi olacaksınız.
Mrs. Guthrie, you're gonna be all right.
Çok iyi olacaksınız.
You'll be very good.
Şimdi gidip uyuyun, yarın daha iyi olacaksınız.
Get some sleep. Tomorrow you'll forget it.
Cehenneme yada tövbe edip, iyi olacaksınız
♪ Go to hell ♪ Either repent or fare thee well
yada tövbe edip, iyi olacaksınız.
♪ Either repent or fare thee well
Endişelenmeyin, iyi olacaksınız. Ancak Patrick'in güçlü bir midesi var.
You'll be right fine... only Patrick's got a strong stomach.
İyi davranmaya devam edersen, oğlunla sen iyi olacaksınız.
If you continue to behave well, you and your son will be alright.
Hepiniz iyi olacaksınız.
You're gonna be all right.
Bu gece iyi olacaksınız.
You guys be good tonight.
Burada bir şeyiniz yok. İsrail'de daha iyi olacaksınız "
You'll be better off in Israel. "
Ve sizi temin ederim, çok iyi olacaksınız.
And I assure you, you're going to be just fine :
İyi olacaksınız.
You'll be OK.
Benim için hep iyi bir hanım olacaksınız, çünkü sizi seviyorum.
To me, you'll always be my good woman, because I love you.
İşe aldığımız en iyi uşak olacaksın.
You're gonna make the best butler we ever had.
iyi dost olacaksınız.
He'll be a good friend.
Bir sabah uyandığında, kapıcının kızının çok güzel gözleri olduğunu farkedeceksin. İyi olacaksın.
One morning you'll wake up and notice the conciergés daughter has beautiful eyes.
İkiniz çok iyi arkadaş olacaksınız.
I can see you two will be the best of friends. - This is Capt. Carruthers.
Fakat sen yoksulların bir hizmetçisi... yardımserverliğin her zaman gülümseyen... ve hep iyi kalpli kızı olacaksın.
But you are a servant to the poor... a daughter of charity... always smiling, always in a good mood.
Kesinlikle iyi bir çift olacaksınız.
I'm certain you'll make a good couple.
Altı aydan kısa bir süre içinde, iyi durumunuz ve alın terinizle, sarı çizgili pantalonları giyiyor olacaksınız.
Why, in less than six months, with good behaviour and hard work, you'll be wearing yellow stripes on your breeches.
- İyi bir oyuncu olacaksınız.
- You'll make a very good actress indeed.
İyi olacaksınız.
You'll be fine
İyi bir rahibe olacaksınız, Rahibe Luke.
You will be a good nun, Sister Luke.
İyi olacaksınız.
- Oh... - It's going to be all right.
İyi olacaksınız, bayan Preston.
You're all right, Mrs Preston.
İyi olacaksınız.
You're all right.
İyi olacaksınız.
You'll be all right.
İyi olacaksınız.
You're going to be all right.
Eminim siz de, günün birinde iyi bir koca olacaksınız.
Some day, you'll make some lucky woman a fine husband.
Richard Kimble'ı nerede bulacağımı söyleyin adınızı temizlemiş olmakla kalmayıp yakalanmasıyla ilgili çok iyi bir duruma geçmiş olacaksınız.
You tell me where to find Richard Kimble, you'll not only be in the clear, but you'll be in a very good position for an exclusive story on his capture.
iyi ama, siz 106 kilometre boyunca yıldızları arkaya alıyor olacaksınız... bu durumda hesaplamalarınız ancak yüzde bir dolaylarında olacaktır Bu yolu gündüz aşarsanız, Eyfel kulesini bile gözden kaybedersiniz.
But if you marched 1 06 miles by the stars... and your calculations were just one percent out... you could pass the Eiffel Tower in daylight and never even see it.
O zaman asker olacaksınız... en az onlar kadar iyi, disiplinli, gerçek askerler.
Then you will have to become soldiers real soldiers with discipline as good as theirs, better.
İyi olacaksınız, Bay Morgan.
You are going to be fine, Mr. Morgan.
Sana bir şey söylemeğe çalışmıyorum, Doktor. Sadece düşünüyordum ki, er... bundan böyle sen yapayalnız bir adam olacaksın ve belki de içindeki şeyleri dışarı atarsan, daha iyi hissedeceksin.
I'm not trying to tell you anything, Doctor I was just thinking that you're going to be a terribly lonely man from here on in and maybe you'd feel better if you got a few things off your chest
İyi olacaksınız.
You'll be fine.
İyi olacaksınız!
♪ Fare thee well
- İyi olacaksınız.
- You'll be all right.
İyi olacaksınız.
You will be all right.
Ama sen iyi bir kız olacaksın, değil mi?
But you'll be good, won't you?
İyi bir hırsız olacaksın.
You'll make a good living cow-thieving.
Birkaç yıl uzaklarda olacaksın, sen gitmeden bunu bir sonuca bağlamamız iyi olur.
If you're emigrating, we'd better do it now.
Sen de bir gün annen gibi koca bir kız olacaksın ve iyi, genç ve yakışıklı bir adam arayacaksın...
Someday you're gonna be big girls like your mommies, and you're gonna be lookin'for a nice, young, handsome man...
İyi olacaksınız hanımefendi.
All right, lad. You'll be all right.
iyi o zaman 177
iyi olur 440
iyi ol 29
iyi olurdu 44
iyi olacak 228
iyi oldu 55
iyi o halde 26
iyi olacaksın 355
iyi olmuş 38
iyi oyundu 40
iyi olur 440
iyi ol 29
iyi olurdu 44
iyi olacak 228
iyi oldu 55
iyi o halde 26
iyi olacaksın 355
iyi olmuş 38
iyi oyundu 40