Kendi Çeviri İngilizce
147,855 parallel translation
Sana ilaç verdiler ve... kendi bedeninden çıkardılar kim bilir ne yaptılar?
Come on, man, they doped you up and kicked you out of your own body to do who knows what.
Bu sabah uyandığımda kendi kendime yakında yaz saati uygulamasını başlayacağını hatırlattım.
Hm. When I woke up this morning, I thought to myself, it's gonna be Daylight Savings soon.
Ona yapıştı ve o zamandan beri de kendi gücünü beslemek için onun gücünü kullanıyordu.
Has attached itself to him and has been... Using his power to feed its own.
Dikkatleri kendi üzerine çekme.
Try not to draw attention to yourself.
Kendi silahınızla vurayım dedim.
A little taste of your own medicine.
Kendi türünüzün kurtarıcısı olduğunu düşünüyorsun.
You think you're the savior of all your kind.
Kendi başına da gayet kötü kararlar verebiliyorsun zaten.
You're perfectly capable of making bad decisions all by yourself.
"Olur da birkaç yetimi evlat edinip zamansızca ölürsem onları kendi çocuklarınmış gibi yetiştireceğine söz ver."
"If I ever adopt some orphans and then meet an untimely death, promise me that you will raise them as if they were your own."
Böylelikle kurtarılan can, kendi canınız olmuş olur.
Therefore, the life it saves will be your own.
d 1 BANKACI Burayı kendi eviniz gibi seveceksiniz bence.
I think you children will have a good home here.
Yani Dr. Orwell'in kapısını yalnızca kendi çıkarları için çalmıyor, öyle mi?
So he isn't just knocking on Dr. Orwell's door because he needs something for himself?
Çünkü hayat kısa ve tüm ihtişamıyla yerle bir olan bu dünyada, kişinin kendi dehasını, kendi cazibesini, kendi şüpheli ahlakını paylaşan biriyle tanışması çok ama çok güç.
Because life is so short, it is so rare to meet, to find someone who shares one's brilliance, one's charm, one's dubious moral code in a world gone gloriously wrong.
- Kendi kitabını mı tahrif ettin?
- Sir, you defaced your own book?
- Çocuklar... Kendi iyiliğimiz için olsa bile mi?
The good that comes at the cost of our own?
Kendi yetkimle tamam mı?
My prerogative, okay?
- Onu savunmamız kendi kabiliyeti.
His gift is how we defend him.
Geleceğin yazıldığına inanıyorsa o zaman kendi seçimi olamaz.
If he believes the future is written, then no choice shall ever truly be his own.
Artık kendi kendimizeyiz.
We're on our own now.
Kendi kendine yardım, aydınlanma, kristallerin gücü.
Self-help, enlightenment, the power of crystals.
Kendi kavgalarını yem olarak kullanma.
Using your own altercations as decoys.
Kendi ayrıcalıklarından ve hayatta kalmalarını kutlamayı sevenmelerinden daha önemli bir şey yok
There's nothing rich people like celebrating more than their own privilege and survival.
Bunu arkasından kendi kardeşini vuran adam diyor.
So says the man who shot his own brother in the back.
Kendi kaderini seçebilir.
He can choose his own fate.
Kendi kaderini istiyordu..
He wanted a destiny that was his own.
Ve kendi kendime düşündüm...
And I thought to myself...
Kendi döngüsünde doğdu, ve birlikte, başkasına başlayacağız.
His cycle begets our own, and together, we will begin another.
Param yok, bir işe yaramam, kendi ayaklarımın üzerinde duramam.
I have no money, no skills, no way to survive on my own.
Kendi bölgelerini işaretlerler.
The Gallows Cartel. They mark their territory.
Gölgenden kurtulup adam olmak için kendi yolumu çizmeliyim.
I have to make my own way if I ever hope to step out of it, become my own man.
Kendi yaptığın bir şey için suçluluk duymaya ne dersin?
Well, how about feeling guilty about something you did?
Kendi kafandan geçenler mi yoksa Silvio?
Project much, Silvio?
- Lionel bunu kendi yapmak istiyor.
- Lionel wants to do this alone.
Orada kendi kendine konuştuğunu duydum.
I heard her talkin to herself out there.
Bu yüzden kendimi bildim bileli kendi ekmeğimi kazanıyorum.
So I've been earning my keep for as long as I can remember.
Kendin de söylüyorsun. Ama kendi kendine söylemekle başka insanların söylediğini duymak çok farklı.
But there's such a difference between saying a thing yourself and hearing other people say it!
Kendi türlerine karşı yaptıkları bu ihanet maruz görülebilir.
That the treasons they have committed against their own kind are justifiable.
Kendi acılarımızın mimarlarıyız.
We are the architects of our own oppression.
Kendi acılarımızın mimarlarıyız. Ama düşmanımızı silahsız bırakacak onları, ihtiyaç duydukları işbirlikçilerden mahrum bırakacak güç bizde.
We have been the architects of our own oppression, but we all have the power to disarm the enemy, to starve them of the collaborators they need.
Kendi batarken peşinden bizi de sürüklemekten mutlu olur.
He's happy to drag everyone down with him.
Genç kızı, kendi kızlarıymış gibi sevdiklerinden bunu kabul ederler.
They had grown to love her like a daughter. They said yes.
Eşyalar kendi kendine hareket ediyordu.
Things moving on their own.
Yakında kendi ayakkabını nasıl bağlayacağını yalnız başına kalınca nasıl normal bir giysiyi nasıl içinde uzay yürüyüşü yapabileceğin kıyafete dönüştüreceğini bilemeyeceksin.
Soon you're not gonna know how to tie your own shoes, let alone how to convert a launch entry suit into something that you can spacewalk in.
"Kendi kendimize yolu yürümeliyiz."
We ourselves must walk the path. "
Kendi hayal ürünü icadını suçlayamazsın.
I can't blame a figment of your imagination.
Biz yaşayabilelim diye kendi insanımızı öldürüyoruz.
Killing our own people so that... so that we can live.
Onu kendi halkına bırakalım diyorum.
I say we let her own people save her.
Bunu kendi başıma başarmadım.
I didn't do this on my own.
Hiçbir lider kendi başına başarıya ulaşmaz.
No leader ever does.
Çocuklar, gerçekten de kendi kalbinin sesini dinleyerek mi bunu yaptığını düşünüyorsunuz?
I mean, you guys seriously think she was following us out of the kindness of her own heart?
Siz kendi operasyonunuzun güvenliğini sağlayamayacak kadar aptal olduğunuz için herşeyimi kaybedeceğim.
I'm not gonna lose everything because you people are too stupid to secure your own operation.
Bu toprak parçasında zamanın başlangıcından beri varız ama siz çıkagelip onu kendi malınız yaptınız.
We've been on that land since the beginning of time, and yet, you decided it was your own.
kendine iyi bak 816
kendine dikkat et 335
kendine 60
kendimi 187
kendine gel 419
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendini yorma 31
kendim 56
kendine dikkat et 335
kendine 60
kendimi 187
kendine gel 419
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendini yorma 31
kendim 56