Korkarım yok Çeviri İngilizce
788 parallel translation
- Korkarım yok Bay Fitch.
- l'm afraid not, Mr. Fitch.
Korkarım yok.
I'm afraid not.
Hayır, korkarım yok, evlat.
No, I'm afraid not, boy.
Korkarım yok.
BULLETS :
- Hım. - Korkarım yok.
- I'm afraid not.
Korkarım pek yok. Hmm...
Not very much, I'm afraid.
Millie, beni en çok endişelendiren şey... korkarım... Jordan Gemicilik artık yok.
You see, the thing that's troubling me most, Millie... is that... I'm afraid the Jordan Line is gone.
Korkarım ki böyle erken saatte göstereceğimiz bir şey yok.
I'm afraid we've nothing showing at this early hour.
- Ama Bayan Verloc! Korkarım ki şu an vakit yok, daha sonra.
Yes, no time now, I'm afraid.
- Korkarım başka şansı yok, mileydi.
- I'm afraid he has no choice, my lady.
Korkarım başka seçeneğim yok.
I'm afraid I have to do it.
Korkarım ki kasa dairemizde o büyüklükte bir kasamız yok.
I'm afraid we have no boxes of that size in the vault...
Korkarım gelişinde önemli bir şey yok, Henry.
Oh. Then I'm afraid you've come for nothing, Henry.
Bir uşağım yok, korkarım.
I'm afraid I don't possess one.
Daha şimdiden 1 milyon oy gerideyken... KANE SEÇİLDİ... üstelik kilise seçim bölgesinin sonuçları da henüz alınmamışken korkarım seçeneğimiz yok.
With a million majority already against him and the church counties still to be heard from I'm afraid we got no choice.
Hayır, korkarım yok.
No, I'm afraid I don't.
Korkarım fazla para yok.
Not much there, I'm afraid.
Dayımın ortalama fikirleri yok ve korkarım sizin işinize yaramaz.
My uncle's opinions aren't average, and I'm afraid they wouldn't help you a bit.
Korkarım ki başka seçeneğim yok, Dr. Sexton.
I'm afraid I have no choice, Dr. Sexton.
Korkarım ki başka seçeneğim yok, Bay Holmes.
I'm afraid I have no choice, Mr. Holmes.
- Korkarım pek bir manzarası yok.
- You won't get much of a view, I'm afraid.
Ama korkarım ki kendimi 18 : 25'te Aziz George Oteli'nde bulacağım o yüzden nereye gittiğimin bir önemi yok.
But I'm afraid I'm going to wind up at the St. George hotel at 6 : 25... no matter where I go
Korkarım fazla eşya yok.
I'm afraid I'm rather bare here.
- Korkarım yok.
- No fear.
Korkarım bu yıl teraziyi dengelemeye yetecek kadar bağış yok.
I'm afraid there aren't enough offerings to balance the scales this year.
Ancak korkarım bu kadar yükseklerde uçmanın bir faydası yok.
But I'm afraid it's no use looking as high as that.
Korkarım bu konuda fazla espri anlayışları yok.
I'm afraid they don't have much of a sense ofhumor about it.
Korkarım, sizi misafir edecek yerimiz yok acemilerin anneleri için yatacak yer yok.
I'm afraid we have no accommodations no quarters for mothers of the enlisted men.
Korkarım ki başka alternatif yok.
I'm afraid there is no alternative.
Korkarım evet, başka seçenek yok.
It amounts to that, I'm afraid.
Annen yok artık korkarım onu fazla bekletmeyeceğim.
Your mother's dead now, and I'm worried that I won't be here much longer.
Korkarım bu öğleden sonra hiç zamanım yok.
I'm afraid I've no time this afternoon.
Korkarım bu konuda hiç şüphem yok.
I fear there can be no possible doubt about the matter.
Korkarım, pek gece hayatı yok burada.
Not much nightlife here, I'm afraid.
Korkarım henüz ellerinde bir şey yok.
I'm afraid they have nothing yet
Korkarım Usugumo için yapacak bir şey yok.
I'm afraid that Usugumo is beyond help
Korkarım hiç ortak noktamız yok.
Then I feel we'll have little in common.
Korkarım başka seçeneğiniz yok.
I'm afraid you have no choice.
Korkarım Bay Avery'nin çocukların bozulmamış hislerine yönelik herhangi bir saygısı yok.
I'm afraid Mr. Avery hasn't much faith... in the unspoiled instincts of childhood.
Korkarım ama buna ihtiyacım yok.
Really, I'm afraid I don't need it.
Korkarım o kadar param yok.
I'm afraid I don't have that much with me.
- Korkarım başka seçeneğin yok.
You got no choice, kid. I own...
Evet, kayıtlardan adresini çıkarırım, elbette, fakat korkarım Kont hakkında bildiğim başkaca fazla bir şey yok.
Yes, I'll get his address from the records, of course, but I'm afraid there's not very much else that I know about the Count.
Şey, burada o isimde biri yok, korkarım.
Well, there isn't anyone here by that name, I'm afraid.
Şey, Korkarım hiç eski giysilerim yok.
Well, I'm afraid that I don't have any old clothes.
Korkarım, isteğim yok.
I'm afraid I'm not quite up to it.
Şey, hafta sonu denizcisi olmanın ötesinde zamanım yok, korkarım.
Well, I seldom have time to be anything more than a weekend sailor, I'm afraid.
Aptalca, biliyorum, fakat ondan kaçış yok, korkarım.
Silly, I know, but there's no escaping it, I fear.
Korkarım elimde bu kadar miktarda yok Bay Bolton.
I'm afraid I haven't got those quantities on my shelves, Mr. Bolton.
- Korkarım ki buna zamanım yok.
- I'm afraid I don't have the time.
Korkarım, hiç param yok.
I'm afraid I haven't any.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65