Olaya bak Çeviri İngilizce
690 parallel translation
Olaya bak, hala yataktaymış!
"How about that? She's still in bed!"
Sonra Teallach'ın tepesine çıktık ve şansa bak ki tilkiyi bulduk ve olaya bak ki onu yakaladı!
So we went off, and, by gad, we found the fox, and by Jimmy Christmas, he caught it!
Olaya bak.
Get that.
- Olaya bakın.
Well imagine.
Olaya bak, çocuk doğurmak!
Some idea, having a kid!
Olaya bakın, beni kovuyorlar.
Guess what, they're kicking me out.
Böyle bir yerde olan şu olaya bak.
Imagine a thing like that in a place like this.
Olaya bak!
Look at this!
Olaya bak.
Good grief.
Olaya bak, ne yaptım ki şimdi?
Dear me, what have I done now?
Olaya bak!
Isn't that something?
Addis Abeba'daki şu olaya bak.
Look at this dispatch from Addis Ababa.
Olaya bak!
Goddamn!
Bazıları olaya olumlu bakıyor, bazıları olumsuz.
They're rising in popularity.
Ben olaya böyle bakıyorum.
Here's how I see it. Cotton is king.
Olaya bir de benim tarafımdan bakın.
Let's look at this matter from my side.
Bak askim, bu deli saçmasi isi çözeceksem... olaya öyle ya da böyle karismis herkesle baglantimi korumaliyim.
Because, true love, I need to keep in touch with all the loose ends of this dizzy affair if I'm ever to make heads or tails of it.
- Arkadaşlar, bende olaya şöyle bakıyorum.
- Well, this is the way I look at it, fellas.
- Ben de olaya böyle bakıyorum.
- That's the way I see it.
Olaya şöyle bak Sadece damadı olup, gelini olmayan bir düğünden daha neşelidir.
Look at it this way. It's merrier than a wedding with just a groom and no bride.
Olaya bir de şöyle bakın.
Look at it rationally.
- Şu anda olaya kim bakıyor.
- Who's on the job here? .
Şimdi olaya mantıklı bir bakış açısıyla bakıp Bayan McCormick'in ziyaret haklarına saygı duyarsanız.
Now, if you would just take a sensible viewpoint regarding Mrs. McCormick's visitation rights.
- Olaya yanlış bakıyorsun.
- You're seeing this all wrong.
- Olaya çok öfkeli bakıyorsun.
Don't look so angry.
Eğer sizde televizyonun muhteşem olduğunu düşünen eleştirmenlerdenseniz olaya bir de bu taraftan bakın.
If you're one of those critics who thinks that television is frightful... all I can say is you should see it from this side.
Olaya şu açıdan bak, sevgilim.
Look at it this way, darling.
Şey, olaya şu şekilde bak.
Well, look at it this way.
Şimdi, olaya polisin bakış açısından bakalım.
Now, let's take it from the police point of view.
Ama Allah için olaya bir de bizim açımızdan bak.
But for heaven's sake, try and see it from our point of view.
Bu, bana göre, olaya biraz garip bir bakış tarzı.
That is, to my way of thinking, rather an odd way of looking at it.
- Olaya böyle mi bakıyorsun?
- Is that the way you see it?
Sıra pis pis bakıp gülerek olaya dahil olan 6. veya 7. adama geldiğinde gerçekten midem bulanmaya başladı.
When it came to the 6th or 7th malchick leering and smecking and then going into it I began to feel really sick.
- Olaya bu şekilde bakılabilir.
- I guess that's one way of looking at it.
Bu, olaya ilginç bir bakış açısı Bay Quiberon.
That's an interesting way of looking at it, Mr. Quiberon.
Evet olaya böyle bakıyorum.
Well that's the way I see it.
Bu profesyonel açıdan bakılırsa bilim adamlarına verilen yetki olduğunu söylese de en azından olaya ahlaki açıdan bakmak teknolojik, taktiksel, ekonomik ya da politik açıdan bakmaktan daha genel bir tutumdur.
This is... the aspect of professionalism : Do scientists tell of that... which they are authorized to, but in any case at least... from a moral point of view which is a more general attitude... than a simply technological or tactical point of view, or economical, or political, in other words from that point of view...
Ben olaya şöyle bakıyorum :
Here's how I look at it.
- Hey, bak, bu olaya dahil olmak istemiyorum.
- Hey, look, I don't wanna get involved.
Olaya bir de şöyle bakın.
Yes, well, maybe some local tong had it in for him.
Olaya farklı bakıyorum ve buradaki pek çok kişi de aynı kanıda.
I have a point of view and it speaks for many of the people here.
Olaya bak.
What a treat.
- Şu olaya bir bak.
- Take this affair.
Olaya o bir insanmış gibi bakıyorsun.
You're looking at it as if it was human.
Baron bu olaya farklı bakıyordu, fakat fikrini kendine saklıyordu.
The baron looked at it differently, but he kept his opinion to himself.
Peki doktor, olaya benim açımdan bakın.
Well Doc, you've got to look at it my way.
Lina, Bir an olaya bir de diğer yönden bak.
Lina, just look the other way a moment.
- Olaya şu yönden bak.
- Well, look at it this way, Frankie.
Biraz dinlenmen gerekiyordu, ama olaya bir de şu şekilde bak ;
You're due for some R R, but look at it this way :
McAnn'le birlikte bakıyoruz olaya.
Me and McAnn here, we're working on it.
Olaya bak.
Now, that's somethin'.
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50