Ona bir şans ver Çeviri İngilizce
284 parallel translation
1.00'de onunla buluşacağını söylemiştin. Ona bir şans ver, paranı geri verecek.
You said you'd meet him at 1 : 00 and give him a chance to get his dough back.
Ona bir şans ver.
Give him a chance.
- Ona bir şans ver, doktor, lütfen.
What's the name of that ship?
Ona bir şans ver ve bugün yedeklerle başla.
Let's give him a break and start the second team today.
- Ona bir şans ver!
- Give her the chance!
- Ona bir şans ver.
- No. No. You won't have any choice.
Ona bir şans ver.
Give him a chance, give him a chance!
Moranla konuş, Ona bir şans ver mi diyorsun?
Talk to Moran, pay the guy to lay off?
Susy, ona bir şans ver.
Susy, give her a chance.
Ama onu öldürmek istiyorsan, en azından ona bir şans ver.
If you want to kill him, give him a chance.
Ona bir şans ver.
- Take off your clothes. - Give her a chance.
- Ona bir şans ver.
- Give him a chance.
- Bir seferlik ona bir şans ver.
- Give him a break, just this once.
Morty, ona bir şans ver.
Morty, give him a chance.
Ona bir şans ver.
Given a chance...
Ona bir şans ver, gitmesine izin ver.
Give her a chance, let her go.
- Haydi ama, ona bir şans ver.
- Come on, give him a chance.
İlk önce ona bir şans ver.
Give her a try first.
Ona bir şans ver.
Give her a break.
Ona bir şans ver.
Give her a chance.
Sadece ona bir şans ver.
Just give him a chance.
- Ona bir şans ver.
Give him a chance.
Ona bir şans ver!
Give him a chance!
Ona bir şans ver, dışarıdan geldiler.
Give her a break, she's from out of town.
Flipper, buraya geleli daha beş dakika oldu. Ona bir şans ver.
She's been here five minutes, give her a chance.
Ona bir şans ver.
Give him a chance to shoot.
Silahları kuşanmadan önce ruhunu yüceltmesi, kalbini temizlemesi için ona bir şans ver.
Give him a chance to lift your spirit and cleanse your heart before you take up arms.
- Ona bir şans ver baba.
- Give them a chance, Father.
Hadi. Ona bir şans ver!
Come on. give her a choice!
Ona bir şans ver tamam mı?
Give her a chance. okay?
Ona bir şans ver. - Hayır, anlamıyorsun.
You've got to give him a chance.
Ona bir şans ver, Lucina. Konuş onunla.
Just talk to him.
Bak, Kelly, onun Buck olmadığını biliyorum ama ona bir şans ver.
Look, Kelly, I know he's not Buck but you should give him a chance.
Ona bir şans ver.
Give me one more chance.
Onu tanımıyorsun. En azından ona bir şans ver. Besbelli ki sana elini uzatmaya çalışıyor.
Oh, I am so sorry.
Hadi ama Will, ona bir şans ver.
Come on, Will, give it a chance.
Ona bir şans ver John.
Give him a chance, John.
Ona bir şans ver tamam mı?
Just give him a chance, all right?
Ona bir şans ver, Ter.
Just give him a chance, ter.
Olabilir, ama istersen ona bir şans daha ver.
Maybe, unless you give him another chance to outdraw you!
- Ona bir şans daha ver.
- Give him a break.
Bir şans ver ona.
Now, just give him a chance.
Ona bir şans daha ver.
Give him another chance.
Yani ona da bir şans ver.
So give her a chance.
Ona keşfetmesi için bir şans ver.
Give him a chance to find it out.
- Ona başka bir şans ver.
- Give him another chance.
- Ona son bir şans ver. Son. - David...
Give him one last chance.
Açıklaması için ona bir şans ver.
Give him a chance to explain.
SADECE ONA BiR SANS VER.
Just give him a chance. Just get to know him.
Ona bir şans daha ver.
Give her another chance.
- Ona bir şans ver.
- Give her a chance.
ona bir baksana 17
ona bir şey olmaz 33
ona bir bak 81
ona bir bakın 27
ona benziyor 29
ona baksana 29
ona bakma 38
ona bak 134
ona bayılıyorum 21
ona borçluyum 18
ona bir şey olmaz 33
ona bir bak 81
ona bir bakın 27
ona benziyor 29
ona baksana 29
ona bakma 38
ona bak 134
ona bayılıyorum 21
ona borçluyum 18