Ona bir bak Çeviri İngilizce
1,599 parallel translation
Saçını kestim, ona bir bak...
I cut his hair, look at him...
Ona bir bak.
Look at him.
Ve annem. Ona bir bakın.
And, my mother, look at her.
- Ne? Ona bir bak.
Look at him.
Ona bir bakın.
Look at him.
Ona bir bakın.
I mean, look at her.
Ona bir bak.
Look at her.
Hey, ona bir bak.
Hey, look at her.
Evet, 17 yaşında ve ona bir bakın.
Yeah, he's 17, and... take a look at her.
Ve ona bir bak.
And look at her.
Charlie, Larry'ye bakıyorum, ona saygı duyuyorum, ama ona bir bak.
Charlie, I look at Larry, you know, a-and I respect him, but look at him ;
Bak, iyi hissetmeni sağlayacaksa anneni ararım ve ona bir an için delirdiğimi söylerim.
Look, if it makes you feel any better. I'll ring your mother and tell her I went momentarily mad.
Tamam, bak, ona bir not yazdım ve bu konuya nokta koymalı.
OK, look... look, I wrote him a note and that should be the end of it.
Ona iyi bir bak.
Look at him.
Bilmeni istediğim bir şey var. Tanrı bana daha iyi bir bakıcı vermezdi. Ve ona da daha iyi bir kardeş vermezdi.
God couldn't have given me a better baby sister and couldn't have given her a better brother.
Sevimli bir genç kız Eşsiz ve arzulanır... O cazibesiyle nereye gitse... Bakışlar ona döner...
A Io VSU / lass, unique and desirable her enrapturing charm turns all heads... wherever she goes... and her body sparkles like precious stones
Lucy sen ona bir dakika bak, ben aşağıdaki suyu getiricem
Lucy, hold her for a minute, we'll take the night dress off once she is in the water.
Ona bir maşa gözüyle bakılmış olabilir.
He would be looked upon as a tool.
Ona bak bir.
Just look at him.
Sana Gandi'nin sosisli sandviç yediğini söylese ona da inanırdın. Şuna bir bak.
She could tell you Gandhi ate hot dogs and you'd believe her.
Ona şimdi bir bakın, o bir kız arkadaş olacak.
Look at her now, she's a go-gal.
Ama ona bir bak.
But look at her.
Bak, Carrie'yle ciddi bir tartışma yaptık ve ona evde patronun kim olduğunu göstermem lazım.
LOOK, I GOT INTO THIS WHOLE THING WITH CARRIE AND... LOOK, I GOTTA SHOW HER WHO'S BOSS OF THE HOUSE.
Bakıyorum da sende ona karşı bir merhamet başladı.
Oh, now you feel some compassion for him.
O başka bir yere bakarken sen ona bakıyorsun.
You look at her when she's not looking.
Yeniden bir annenin gözüne bakıp ona nasıl söz vereyim?
How am I supposed to look a mother in the eye and promise her anything ever again?
Maria Katsaris yanına gidip kulağına bir şeyler fısıldadı Jim de ona bakıp "Tadını daha az acı yapmanın bir yolu yok mu?" dedi.
Maria Katsaris walked up to him and whispered in his ear, and he looked at her and said, "Is there anyway to make it taste less bitter?"
Ona bakınca Julie ile benim bir geleceğim olduğunu biliyordum. Gülümse.
Looking at her, I knew what the future held for Julie and me.
- Gina, hayır. Bak. Ona bir şans vermelisin.
Gina, no, no, look, you gotta give him a chance.
Ona olan düşkünlüğüne bakılırsa belki bilmediğimiz bir şey biliyordur.
Given his obsession with it... maybe he knows something we don't.
Ona bebeğin geldiğini söyledim. Bana bakıp şöyle dedi : "İnsanlar beyaz bir bebeğe çok para öderler, değil mi?"
I told her the baby was comingand she looked at me and said, people pay a lot for a white baby, right? "
Bak bir ona.
Look at him!
Sadece... bir dakika için ona bakın.
Just... just look at him for a minute.
Bak, Clark, ona bir şey olmayacak.
Clark, she's gonna be fine.
Ve inandırıcı bir cevap verirsen ona bak.
And see if a convincing answer comes back.
- Lafa bak, "Eğer Jane'in babası... ona bir haftalık harçlık verirse..."
- Talking about, "lf Jane's father gives Jane one week's worth of allowance..."
Bu dünyada senin gibi bir adama uygun tek bir kız var ve şu an ona bakıyorsun.
There's only one dame in the world that's right for a guy like you and you're looking at her.
Bak ben ona neler yapacağım! Bir daha kimseyi incitemeyecek.
Just wait and see what I'll do to Ceausescu so he won't hurt anyone again.
Bir pencereden bakıyordum, sonra diğerinden baktım ve arada sana baktım ki ona da göz atmak derler.
Yes, you are. I was lookin'out the win- - One window and the other window.
- Benim için aslında ona yakışan bir şey bakıyorsun.
You're looking for the suit that she wore, for me.
Pekâlâ, ben bıçağı bulurum. Sen de git Cooper'ın böcekten bir yatağı var mıymış ona bak.
All right, I'll round up the blade.
Orada bir kız var ya... Bunu ona ver.Orada bak.
That girl over there.. give this to her.
Bak tek söylediğim Jerry'nin yaşında, kilosunda ve yaşadığı stres altında olan biri için eğer aldıysa, aldı demiyorum ama ona verdiğin Viagra'yı aldıysa her şey bir tarafa ona iyilik etmişsin.
Given Jerry's age and his weight And the stress that he's been Under, ok?
- Bir de, ona temiz giyecek bulabilir misin, bir bak.
See if you can find him some clean clothes. Okay.
Bak, Andrew hiçbirşey söylememi istedi, bu bizim aramızda bir sır olarak kalmalı. Lütfen bunu senle paylaştığımı ona söyleme.
Look, Andrew asked me not to say anything, but I don't want there to be any secrets between us, so please don't let him know I told you.
Ama sadece soytarı ve dalkavukların kralla alay etmeye izinleri vardı, ona belli bir bakış açısı kazandırabilmek için.
Yes, but as clowns and court jesters, they were the only ones allowed to mock the king, to give him perspective. You don't do that, Mr. Radziwill.
Bak, bu Drew'ün fikriydi..... ve biliyor musun, ben bunun kötü bir fikir olduğunu söyledim ona.
Look, this was Drew's idea. And, you know, I told him it was going to be a bad one.
Ben çılgın bir stajyerdim, ve şimdi arkadaşlarının ona bakıcılık yaptığı çılgın bir stajyerim.
I'm the crazy intern, and now I'm the crazy intern whose friends have to babysit her.
Ona öyle bir bakıyorsun ki sanki şuracıkta tepesine çıkmak ister gibisin.
The way you look at her, you might as well mount her right here and now.
Ona çok iyi bakılacak bir bakım evinde olmalı.
He should be in a facility that can care for him properly.
Tam olarak hatırlayamıyorum fakat kızın biri, bir fotoğrafın karşısına geçmiş şaşkınlıkla ona bakıyordu. O kız Shirasu'ydu.
That girl was Shirasu.... and was doing things like working as a camera assistant.
ona bir baksana 17
ona bir bakın 27
ona bir şey olmaz 33
ona bir şans ver 27
bir bak 140
bir bakıma 183
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bakalım 968
ona bir bakın 27
ona bir şey olmaz 33
ona bir şans ver 27
bir bak 140
bir bakıma 183
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bakalım 968
bir bakacağım 28
bir bakarım 16
bir bakıma evet 17
bir bakın 70
bir bak bakalım 22
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bir bakarım 16
bir bakıma evet 17
bir bakın 70
bir bak bakalım 22
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakan 73
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakarız 131
bakan 73
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18