Sorun yok Çeviri İngilizce
28,945 parallel translation
Nehri arkalarında bıraktıktan sonra ilerlemelerinde bir sorun yok.
With the river behind them, it should be plain sailing.
- Sorun yok.
- We're okay.
Sorun yok yavrum.
It's okay, baby.
Hayır, sorun yok.
No, no, no. There's no problem.
- Sorun yok, sorun yok.
- It's okay, it's okay,
Atalım gitsin o zaman, sorun yok.
We're gonna let it go. It's fine.
Olsun, sorun yok.
It's fine. It's okay. It's great.
- Sorun yok!
- No problemo!
Şimdiye kadar sorun yok.
Okay so far.
Karanlık Diyar'dan Claire'in kardeşini kurtarmada sorun yok ama şimdi Kanjigar, Gunmar'la yüzleşmen gerektiğini söylüyor. Bu işler seni aştığı için de kâbuslar görüp çıldırıyorsun.
You had no problems sneaking into the Darklands when it was to save Claire's brother, but now that Kanjigar says you've got to face Gunmar, you're having nightmares about him and are freaking out that you're way out of your league.
- Sorun yok anne!
It's okay, Mom!
Hayır, sorun yok.
No, it's okay.
Evli yahut NIS ajanı olmadığınız sürece sorun yok.
If you're not married or an NIS agent, that's good enough for me.
Sorun yok.
- Same difference!
- Hayır, sorun yok.
- No, is good.
Benim için bir sorun yok.
There's not a problem for me.
Tamam sorun yok.
All right. It's fine.
- Sorun yok hanımefendi.
No problems today, Miss.
Sorun yok.
All clear.
- Toplum hizmetinde bahsetsene. - Sorun yok.
- Tell me about the community service.
Sorun yok.
All right, pal.
Yarışma için vaktinde döndüğüm sürece sorun yok.
Okay well, as long as I make it back in time for decathlon, it's fine.
Çok üzgünüm. Sorun yok.
I'm so sorry.
Sorun yok.
- It's not a problem.
Kızda sorun yok.
- It's okay. She's okay.
Sorun yok.
It's all right.
Sorun yok oğlum.
It's all right, boy.
Sorun yok evlat.
That's all right.
Sorun yok, sadece ufak bir şişlik.
It's fine. It's just a little bump.
Sorun yok bebeğim, bırak aksık.
It's okay, baby.
Sorun yok.
You're good.
Peki. Sorun yok.
Nothing happens.
Sorun yok.
We are fine.
- Sorun yok.
You're good.
Sorun yok.
It's fine.
Hayır, sorun falan yok. Burada önceliğimizin Melissa olduğu çok açık.
No, we don't, it's very clear who the priority is here.
- Yok, sorun değil.
- No, no problem.
Sorun yok.
It's okay.
Sorun yok.
Cool.
Yok, sorun çıkmadı...
No, no...
- Sorun yok Tobes.
- It's all right, Tobes.
Sorun yok.
It's okay, it's okay.
Sorun yok.
No problemo.
- Sorun yok.
- It's fine.
- Sorun değil, sormana gerek yok.
- It's okay, you don't even have to ask.
Sorun şu ki vakti yok.
Problem is, he doesn't have time.
Sorun yok, daha vakit var.
It's okay, there's still time.
Sorun olur mu diye sormana gerek yok.
You don't have to ask me if it's ok.
- Yok, sorun değil.
- No, man, You're good.
- Evet, sorun yok.
- Yeah, fine.
Biliyorum, biliyorum, sorun değil, bana teşekkür etmene gerek yok.
I know, I know, it's okay, you don't have to thank me.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65