Tahmin edebiliyorum Çeviri İngilizce
1,105 parallel translation
Bak delikanlı, niye peşimdesin bilmiyorum, ama tahmin edebiliyorum.
Look, young man, I don't know why you've come after me, but I can guess.
Orasını tahmin edebiliyorum.
Coulda guessed that part.
Ama çok aptal olduğunu tahmin edebiliyorum.
But I can imagine what a lox that one was.
Ben bunun sebebini tahmin edebiliyorum. Seni arayıp Nick'i görmek istediğimi söyledim sen de bana kızdın. "Canı cehenneme" dedin.
You see, I figure what happened was because I called you and I wanted to see Nick and you got sore at me.
Böğürtlen çalılarının arasından koşarken, tahmin edebiliyorum.
From running through the brambles, I should imagine.
Hayır ama tahmin edebiliyorum.
But I can guess.
Hornet ve Enterprise uçak gemilerini bir kruvazör kaptanına teslim edersem, Washington'un ne diyeceğini şimdiden tahmin edebiliyorum.
I can just picture Washington's reaction if I hand over the Hornet and the Enterprise to a cruiser skipper.
Robert burada olsa ne derdi tahmin edebiliyorum.
I know what Robert would say if he were here.
Dillerini anlamıyorum ama ne dediklerini tahmin edebiliyorum.
I don't understand their language but I can guess what they're saying.
Dillerini anlamıyorum ama ne dediklerini tahmin edebiliyorum.
I don't understand their language, but I can guess what they're saying.
Ama tahmin edebiliyorum.
But I got my reckoning.
Patlamayı tahmin edebiliyorum.
I can anticipate the explosion.
- Tahmin edebiliyorum. Bakarken gözleriyle soyuyorlar beni!
When they see me, they undress me with their eyes!
Bana yaptırabileceklerini tahmin edebiliyorum.
I can think of things you might order me to do.
Evet, tahmin edebiliyorum.
Yes, I should imagine it is.
Yarınki gazetenin manşetini tahmin edebiliyorum.
I can see the headlines in tomorrow's papers.
Evet, tahmin edebiliyorum. Hatta kulübe bile olmamalıydı.
Well, imagine, weren't even supposed to be a cabin.
- Evet, tahmin edebiliyorum.
- Yes, just imagine.
Neler yaşadığını tahmin edebiliyorum.
I know what you must be going through.
Kimi beklediğini tahmin edebiliyorum.
I know whom you were waiting for.
Bölgenin Parti Sekreteri olarak, şimdi ne kadar mutlu olduğunuzu ne kadar gururlandığınızı, tahmin edebiliyorum.
I can imagine how happy you must be now how proud you must be, as the Party Secretary of this region.
Tabii, tahmin edebiliyorum.
'I can imagine.'
Evet, tahmin edebiliyorum.
Yes, I can imagine.
Şimdi her şey böyle sessizken... olayların size nasıl göründüğünü tahmin edebiliyorum.
You know, when it's quiet like now... I can imagine how all of this must look from your side.
- Tahmin edebiliyorum. - Hayir, edemezsin.
- I think I can imagine.
aklından geçenleri tahmin edebiliyorum.
I can guess... see through you.
- Tahmin edebiliyorum.
- I can dig the scene.
Evet, tahmin edebiliyorum.
Yeah, I should have known.
Neler yapacağını tahmin edebiliyorum.
I can see the kind of movies you'll make.
Tahmin edebiliyorum.
I guess not.
Bu durumda ne derler tahmin edebiliyorum.
I can guess what they say about that one.
Nasıl bir rüya olduğunu tahmin edebiliyorum...
Some dream, judging from that.
Nasıl olduğunuz tahmin edebiliyorum.
I can guess what it was like.
Evet, tahmin edebiliyorum.
Yeah, I can imagine.
Nasıl bir insanlık yaratacağını tahmin edebiliyorum.
I can imagine what you'll create.
Tahmin edebiliyorum, çocuklar, Namus meselesi beklemez.
I guess. The honor will not wait.
Evet Ne gördüğünüzü tahmin edebiliyorum!
Yeah, I guess that's what you would see.
- Evet, tahmin edebiliyorum.
- Yeah, boy, I can imagine.
Evet efendim, Öyle olduğunu tahmin edebiliyorum.
Yes, sir, I can imagine that you would be.
Tahmin edebiliyorum.
Oh, I can imagine.
Tahmin edebiliyorum.
I suspect I do.
- Ne demek istediğimi anladın mı? - Tahmin edebiliyorum.
- You know what that means?
- Tahmin edebiliyorum.
- Yes, I can imagine.
Tahmin edebiliyorum.
I imagine.
Tahmin edebiliyorum.
I can imagine.
- Tahmin edebiliyorum.
- I can imagine.
Değiştirilmelerini istedim, ama kimse beni dinlemiyor. Tahmin edebiliyorum.
I can imagine.
Sinyalin deniz yaşamını nasıl etkilediğini tahmin edebiliyorum.
He's gone.
Kadını gördüğünde o polisin yüzünün alacağı ifadeyi tahmin edebiliyorum.
- When he first lays his eyes on her.
- Tahmin edebiliyorum.
I can imagine.
Barclay mi? Tahmin edebiliyorum.
Did they marry?
tahmin 18
tahmin ettim 56
tahmin et 303
tahmin ediyorum 40
tahminim 27
tahmin edeyim 150
tahminimce 51
tahmin edemezsin 21
tahmin bile edemezsin 27
tahmin etmiştim 218
tahmin ettim 56
tahmin et 303
tahmin ediyorum 40
tahminim 27
tahmin edeyim 150
tahminimce 51
tahmin edemezsin 21
tahmin bile edemezsin 27
tahmin etmiştim 218