Umarım yoktur Çeviri İngilizce
1,746 parallel translation
Umarım yoktur çünkü bu gece kafayı bulmayı planlıyorum.
I hope not because I plan on getting hammered.
- Umarım yoktur.
- Hopefully not.
Sorun yoktur, umarım?
Nothing the matter, I trust.
Umarım çalşmaya devam etmeme bir sakıncası yoktur?
I hope you don't mind if i keep working.
Umarım burada olmamın sakıncası yoktur.
I hope it's okay that I'm here.
Sakıncası yoktur umarım.
- I hope that's cool.
Umarım yarınki ameliyat programında bir değişiklik yoktur.
There's no change in the schedule for the surgery tomorrow I presume.
Umarım uğramamın sakıncası yoktur.
HOPE IT'S OKAY THAT I DROPPED BY.
Umarım sorun yoktur.
HOPE IT'S OKAY.
Umarım bir gizli planınız yoktur.
I better not find out you have one.
Umarım sakıncası yoktur.
I hope you don't mind.
Umarım burada olmamın sakıncası yoktur.
hope it's okay i'm here.
- Umarım bir şeyi yoktur.
- I hope nothing is wrong.
Umarım burada ırkçı bir yaklaşım yoktur, çünkü...
I hope there are no discriminatory practices going on here, because...
Umarım onunla ilgili fantezilerin yoktur,... ne olduğunu bilmiyorum ama, pek de doğru gelmiyor.
And there's something about that boy. - He's just not right.
Madem birşey olmamış bir göz atmamızda sakınca yoktur umarım.
I'm sure you won't mind if we take a look.
Umarım senin için bir sakıncası yoktur.
I hope you don't mind. Maya cooked.
Umarım sakıncası yoktur.
I Hope You Don't Mind.
Umarım öylesine yürüyüp gidebileceğini düşündüğün bir planın yoktur.
I hope you don't have any plans that involve walking straight.
Umarım sormamda bir mahsur yoktur, ama Penebscot ilçe şerifi, neden yetkisi dışındaki bir hastane ile ilgileniyor?
I hope you don't mind me asking, but why is the Penobscot county sheriff interested in a hospital outside of her jurisdiction?
Bir sorun yoktur umarım.
I trust this won't be a problem.
Size hatırlatmama gerek yoktur umarım, Sizin kara listeden çıkmanızda, Benim görüşümün büyük ağırlığı var.
I hope I don't have to remind you that my recommendation carries weight when it comes to removing you from this blacklist...
Umarım Ted'in bir problemi yoktur.
I just hope Ted's okay.
Sakıncası yoktur umarım.
Don't mind if I do.
Başka bir problem yığını yoktur umarım.
I hope that's not another problem set.
Umarım benim sorunun aynısı onda yoktur.
I hope she doesn't have the same thing I do.
Ben döndüğümde belki de bunu düşünmeliyiz, yani... sen benim eve taşınırsın falan filan, sakıncası yoktur umarım... ama sanırım artık bir sonraki aşamaya geçmeliyiz...
When we get back, maybe we should think about, I don't know, moving your stuff over to my place, vice versa, I don't mind but... I think it's time we moved onto the next level,
Umarım mahsuru yoktur.
I hope you don't mind.
Umarım senin için mahsuru yoktur.
I hope you don't mind.
İçeri giriverdim. Umarım sakıncası yoktur.
Hope you don't mind.
Umarım burada yılan yoktur.
I hope there are no snakes here...
Umarım cennet Viagra yoktur.
I hope there's no Viagra in heaven.
Umarım sakıcası yoktur.
I hope you don't mind.
Arifane, umarım sakıncası yoktur.
It's potluck, I hope you don't mind.
Umarım kötü bir şey yoktur.
I hope nothing is amiss.
Umarım, bir sorunu yoktur.
I hope there's nothing wrong...
Umarım kötü bir şey yoktur.
I hope there is nothing amiss?
Umarım sakıncası yoktur.
Hope you don't mind.
Umarım, sende yoktur. Çünkü fişini almadım ve bu yüzden mağazaya geri veremem.
I hope you don't have it,'cause I don't have a receipt... and I didn't exactly get it in a shop.
Sende, başka kopyası yoktur umarım.
You don't have another, I hope.
Umarım mahzuru yoktur burada motelimiz yok, ama fazladan hazır iki odam var.
I hope you don't mind... but I got two extra rooms all ready to go.
Umarım mahzuru yoktur.
I hope he doesn't mind.
Umarım aynı dövmeler Katherine'de yoktur.
I guess Katherine doesn't have the same tattoos.
Umarım kalbinizde pil yoktur.
Hope you don't have a pacemaker.
Umarım bunu kullanmamım bir sakıncası yoktur.
Hope you don't mind if I take this out.
Bir sorun yoktur umarım.
I hope it's okay.
Evet, gençler, umarım benzine ihtiyacınız yoktur.
Well, folks, I hope you don't need fuel.
Kate, ben Rasputia'yı da getrirdim, umarım mahsuru yoktur.
Kate, I hope you don't mind. I asked Rasputia to join us.
Umarım sakıncası yoktur. Çünkü sen benim her şeyimi aldın.
I hope you don't mind, because you took everything else of mine.
Pekala, hepimizden daha avantajlı durumda olduğuna göre, Willy'ye yeteneklerini daha yüce değerler için kullanabileceğinden bahsetmemizin bir sakıncası yoktur umarım.
Well, since you have the advantage on all of us... surely it won't bother you if we just mention... to Willy that he could put his talents to more noble use.
Umarım duvarlarda kan ya da yerlerde beyin parçaları yoktur.
Well, I hope there's no blood on the walls Or brains smeared all over the titles.