English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ U ] / Uyuşturucu yok

Uyuşturucu yok Çeviri İngilizce

582 parallel translation
- Uyuşturucu. - Burada uyuşturucu yok, komiser bey!
- I have none there, commissioner!
Hiçbir yerde uyuşturucu yok.
There's no dope nowhere.
Bende uyuşturucu yok.
I have no drugs.
Uyuşturucu yok.
No drugs.
- Hayır, uyuşturucu yok.
No, no drugs.
İğne yapmak yok, uyuşturucu yok.
No injections, no drugs.
Ian için seks ya da uyuşturucu yok, David.
There's no sex and drugs for Ian, David.
Kandaki adrenalin artığı atı bayıltmaya yeter ama uyuşturucu yok.
Adrenal residue enough to frizz a horse, but no dope.
Uyuşturucu yok, alkol yok.
No drugs, no alcohol.
Uyuşturucu yok, alkol yok, zehir yok, kimyasal madde yok nesli tükenen hayvan yok.
Legit cargo. No drugs or alcohol, no toxins, no chemical cheese, no endangered species for slaughter.
Uyuşturucu yok.
It's not drugs.
Kurbanlar pırıl, pırıl, uyuşturucu yok, çete yok,..... değişik yaş ve ırklarda.
The victims are brand-new, no drugs, no gangs all different ages and race.
Uyuşturucu yok, silah yok, hiçbir şey yok.
No drugs, no guns, nothing.
Uyuşturucu yok, öyle mi?
- No drugs? - No.
Artık uyuşturucu yok.
No more of their drugs.
- Uyuşturucu yok, ağrı kesici yok.
- No drugs, no painkillers.
Uyuşturucu yok, ama elektrolitleri berbat.
No drugs, but his lytes are screwed up.
- Uyuşturucu yok.
- Negative for drugs.
- Uyuşturucu yok.
- No drugs.
Uyuşturucu yok demiştim.
- I told you no drugs.
Uyuşturucu yok, değil mi?
All right. You're not doing drugs, are you?
Güvenli değil, yılanlar soğukkanlı hayvanlardır ve uyuşturucu iğne böyle hayvanlarda hemen etki göstermez,... ama yapacak bir şey yok.
It is not safe, because a snake is cold-blooded and anesthetic does not work so well or so quickly with such animals, but there is no other thing to do.
Damarlarına baskı mürekkebiyle enjekte ettiğin hayaller. Edebiyat adını verdiğin bir uyuşturucu. İncil, şiir, makaleler ve benzerleri, bunların tümü, sana bir yerin olduğunu düşündüren afyon, oysa senin hiç yerin yok.
the narcotics that you call literature - the bible, poetry, essays - all kind, all of it an opiate to make you think you have a strength when you have no strength at all.
Uyuşturucu ile hiçbir alakam yok, ben sadece fakir bir serseriyim.
I don't touch drugs in any way, shape or form. I'm just a poor slob.
Alkol veya uyuşturucu izi yok.
No sign of drink or drugs
Uyuşturucu alışkanlığınız, içki sorununuz yok.
No drug habits, no drinking problems.
Uyuşturucu bağımlılığı, alkol sadizm hayvanlara tecavüz işkence, cinayet, kan içme, ölü sevicilik, yamyamlık yani olağan seksüel ilişkilerle pek alakası yok.
Drug addiction alcoholism, sadism, bestiality, mutilation murder, vampirism, necrophilia, cannibalism. Not to mention a gamut of sexual goodies. Shall I go on?
Uyuşturucu yok demiştim.
I said : "No drugs".
Artık uyuşturucu yok.
No more hard drugs.
İmkanı yok. Bak, çocukların buraya uyuşturucu getiremeyeceğini sen de biliyorsun.
No chance.
İhtiyacım yok, uyuşturucu haplara!
And I don't need no drugs to calm me
- Babamın uyuşturucu satmaya ihtiyacı yok.
- My father doesn't need to sell drugs.
Uyuşturucu bağımlılarına yer yok!
No room for the drugs user!
Artık hayatında alkol ve uyuşturucu maddeler yok.
No more alcohol or sedatives in her life.
Elimizde hiç bir şey yok, artık uyuşturucu da yok.
We have nothing, no more narcotics.
- Uyuşturucu buradaysa, yok etmeliyiz.
- If the drug is here, we must destroy it.
İnsanlar bize kulak versinler. Biz uyuşturucu kullandık. Ayık olmak gibisi yok.
But if people take any notice of what we say... we say we've been through the drug scene, man... and there is nothing like being straight.
Ya da büyücülük yaparak Joan'ın ölümcül şekilde hastalanmasını sağlamak için kiraladığım Fedela'dan. Ya da verdiğim uyuşturucu ilaçların onun ruh sağlığının yavaş yavaş ve kalıcı şekilde yok etmesinden. Ve bunları yaparken kimseye belli etmediğimden.
I'm gradually murdering Joan - about the housekeeper Fadela, whom I've hired... to makeJoan deathly ill by witchcraft... about the medicines and drugs I've given her... about the constant nibbling away at her self-esteem and sanity... that I've managed without being at all obvious about it.
Vegas'ta tek bir uyuşturucu bağımlısı yok.
We haven't got a single addict in Vegas.
Bak evlat, hiç de uyuşturucu kullanmış bir halin yok.
You know, kid, you don't look like a dope-head. What?
Benimkisi uluslararası bir uyuşturucu şebekesini yok etti ve seninkisi de yaşlı insanların gerçekten kurumuş gerçeklerini anlattı.
Mine destroyed an international drug network and yours told the really searing truth about old people.
İçeride uyuşturucu yok.
It's clean.
Jeffrey, bak, adı var sanı yok 91 milyon Dolarlık uyuşturucu için o rıhtımda 27 insanın neden öldüğünü bilmek istiyorum.
Jeffrey, look, I wanna know why 27 men died on that pier for what looks to be $ 91 million worth of dope that wasn't there.
Sizin gibilerin uyuşturucu almak için buraya gelmesine ihtiyacımız yok.
We don't need your kind down here buying drugs.
Sigara, içki, uyusturucu, kadın yok - evliysen başka tabii.
No smoking, no drinking, no drugs, no women-unless you're married.
Ve üç ki bu en önemlisi, yani bu işin şakası yok yasadışı uyuşturucu kullanmak veya bulundurmak yasak.
And three most important, and this I ain't bullshitting about no using or possessing illegal substances.
Uyuşturucu kullanmıyorum, yok öyle bir şey.
I don't do drugs. It's nothing like that.
Prezervatifsiz seks yok, içki yok, uyuşturucu yok.
Joseph, come on.
Alacak-verecek davası, eski kinler, kızgın uyuşturucu kuryeleri, kimse yok mu?
Debts? Old grudges? Angry drug dealers?
Tek bağımlılık yaratanın uyuşturucu olmadığını söylememe gerek yok.
I don't have to tell you, drugs ain't the only things to get addicted to.
Bu artık uyuşturucu, içki ve sigara yok demektir kardeşlerim.
That means no drugs, no alcohol, and no cigarettes, brother.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]