Ve ona Çeviri İngilizce
39,591 parallel translation
Seni anlıyorum ama annen de benim kadınım ve ona biraz müsamaha göstermeni istiyorum.
I hear you, but your mom is my lady, and I need you to cut her some slack.
Ve ona sürekli ofisini beğenip beğenmediğini ya da işte mutlu olup olmadığını soruyorum.
And I've inquired as to whether he likes his office and whether he's happy at work.
, Onun karısı... gözyaşlarıyla, ve ona yaslanmış, ve şöyle diyor, " Evet, git, aşkım.
Well, his wife is... in tears, and leaning over him, and she says, " Yes, go, my love.
Bağlılıktan ve sadakatten bahsetmişti ve ona olan yıkılmaz aşkından.
And he talked about commitment and loyalty and his unbreakable love for her. - I mean, if they couldn't make it, why would I think anyone can make it? - Gabby.
O çizgiyi kesmiyor mu Ve ona kelimenin tam anlamıyla aşırılıp vurulması?
Isn't cutting that line and shooting him literally overkill?
Hayır, ama suç iştirakçileri listesindesin, Onunla iletişim yasak olan insanlar, yani eğer gerçekten iseniz Arkadaşı ve ona yardım etmek istiyorsan, ondan uzak dur.
No, but you are on his list of criminal associates, people that he's forbidden to contact, so if you really are his friend, and you want to help him, you stay away from him.
Ve ona Augusto dedim.
And I called him Augusto.
Ortağı bu konuyu görüşmeyi kabul etmiş ve ona şehre geri dönmesini söylemiş.
The partner agreed to talk about it, and told him to come back into the city.
Bu duyduğum en manyakça plan ve ona bayıldım.
Yeah, that's one of the craziest plans I've ever heard and I love it.
Ve ona uçurmayı öğretiyor
And he's teaching him to fly
Araştırmamı ona başka bir yolla ulaştırmam lazım.
I've got to get my research to her another way.
Tüm sevgimi ve öpücüklerimi ona verdim görüşüne göre onu yolculuğumuzun kalan kısmından yoksun bırakmamız gerekiyor.
Gave it all my lovin', all my hugs and kisses, too, but, looks like we're gonna have to eliminate'er from the rest of the trip.
Ve babam ona tapardı ve en sonunda beni de yanına alarak ayrıldı çünkü öyle birinin çevresinde bulunmanın bir çocuk için iyi olmadığını biliyordu.
And my dad worshipped her, and when he finally moved out, he took me with him because he knew being around her was unhealthy for a child.
Yıllarca, ona sakladığım herhangi sevgi kırıntısını bulmak için ruhumu aradım ve hiçbir şey bulamadım.
For years I have searched my soul for any love I have left for her and... I've found nothing.
Ona koordinatları ve kurtarma denizaltısı için fırlatma emrini...
I'll tell him we'll have coordinates and launch orders for the rescue sub ASAP.
Ve bunu ona hiç söylemedi mi?
And she never told him?
Ona sormaya karar verdim ama henüz sormadım.
I've decided to ask her, but I haven't asked her yet.
Ona kalp masajı ve suni teneffüs yaptım.
I gave him CPR.
Ama şimdi ona okula gidemeyeceğini söylüyorlar ve o gitmeyi çok istiyor çünkü okul önemlidir ve...
But now they're telling her that she won't be in school, and she really wants to go to school because school is important and...
Başta sadece özel işlerini organize etmemi istiyordu ve... iş programını ayarlamamı, ama... son zamanlarda ona sadece yarenlik eder oldum.
At first she just wanted me to organize her personal affairs and... and manage her schedule, but... recently, it became all about keeping her company.
Axl'ı gördüğünüzde ona kasabada olduğumu ve görüşmek istediğimi söyleyin.
Hey, when you see Axl, tell him I'm in town and I want to see him.
Eski yaşamında, O bir uyuşturucu çetesinin teğmeniydi, Ona bol para ve prestiji sağlayan bir pozisyon.
Well, in his former life, he was a lieutenant in a drug gang, a position which afforded him ample money and prestige.
Geçen gün bir toplantı için binaya gitti ve gördü. Biri ona yaklaşarak çete üyesi olabileceğini düşündüğünü düşünüyor.
She went to the building for a meeting the other day, and she saw someone approach him that she thought might be a gang member.
Demek istiyorum ki, yardıma ihtiyacım olduğunu bilmesem de o bana yardım etti, ve şimdi de ben ona yardım ediyorum.
My point is she helped me, even though I didn't know I needed help, and now I'm helping her.
Ve evet, eğer Miracella'ya yardım edebilirsem... ki ona iki yıl boyunca yalan söyledim ve onu ele verdim, evet...
And yeah, if I can help Miracella out, who I lied to for two years and split on, sure.
Ve Stan bana yaptığının aynısını ona da mı yaptırsın?
Come on, man.
Haftalardır ona karşı bir dava oluşturuyoruz.
We've been building a case against her for weeks.
Ve bunu çok fazla düşünmek istemediğimi kabul ediyorum... ama ona evlenme teklifi ettin... ve sonra benimle yattın.
And I admit that I didn't want to think about it too hard, but you proposed to her... and then slept with me.
Ona içindeki karanlığı göster ve Kurtarıcı yeniden doğsun.
Show her your inner darkness, and the Savior will be reborn!
Ona zarar veremediğinde ve o birini öldürmek üzereyken ona olmasını istemediğim her şey olmaya başlayınca o an anladım.
When you couldn't hurt Henry, he was about to actually kill and become everything I never wanted him to be. That's when I knew.
- Ne olmuş ona? Bu kadar iyi anlaşıyorsunuz, işi resmiyete döksek dedik.
Well, sir, we've been thinking since you two hit it off so well, maybe we should make it official.
Ona karşı olan arzuları utanç ve suçluluk duygusu açığa çıkarmıştır.
It may have brought out feelings of shame and guilt over his desires for her.
Ona bakan kişi öldü - ve bizim hatamız. "Sivil zayiat."
The person taking care of him died, and it's our fault.
Jairo ona bir çeşit Bıraktırma testi yaptı ve geçti.
Jairo did a variation of the Quitting test and she passed.
Bu bir erkek ve adadaki hayat ona iyi uyuyor.
This is a male and life here suits him well.
- Ona asansörü mü layık gördün?
You've put him in the elevator?
Ona ve bana ne yaptığına bak.
Look what you've done to her, to me!
Senin şu kırılan parfüm şişesi hikayeni anlattım ona ve Walker olay yerinden kaçarken Leon Walker'ın yüzünü gördüğünü bildiğimizi söyledim.
I laid out your broken perfume bottle story and said we know he saw Leon Walker's face as Walker fled the scene of the shooting.
Azmorigan bana ele geçirdiği bir uçuş planıyla geldi ona eşlik edenin olmadığı ve fazlaca kargoya sahip bir İmparatorluk yük gemisi.
( SPEAKING UGNAUGHT ) Azmorigan came to me with a flight plan he'd acquired, an Imperial freighter with a fat cargo and no escort.
Ona söylenen çantayı cekete iliştirmesi ve onu partide bir yere bırakmakmış.
His instructions were to put the pouch in his jacket and leave it on a bench at the party.
Bunlardan herhangi birine sahip olduğunuzda hepsi basit bir uzaktan kumandayla programlanır, ki ben ona iyi zamanlama derim.
And when you've got three of these beauties, all programmed through a simple remote... that's what I call a good time.
Adını ünlü matematikçi gibi, Arşimet koydum,... ve dedem ona iyi bakacaksam onu sahiplenmemi söylemişti.
I named the dog Archimedes, after the famous mathematician, and my grandfather said I could keep him if I did all the work.
Derhal ona ne yaptığını söyleyeceksin bana.
You tell me right now what you've done to her.
Belki senin de ona ihtiyacın var ilk tanıştığımızda üzgün ve çılgındın
Just maybe you need her, too Back when we met you were broken and wild
Özür dilemeye gittiğimde, çünkü öyle yapmamı isteyeceğini biliyordum, ona iltifat ettim ve daha da kızdı.
So, when I went back to apologize, like I knew you would've wanted me to, I complimented her, and she got all mad.
Ona, Emme'yi onun sınıfına alması için kıçını öptüğünü söyledim. Ve bir nedenden, buna alındı.
I told her that you kissed her butt to get Emme into her class, and, for some reason, she took offense.
Ve eğer Nicky Stan'in muhbiri ise ona iki olayda da Arcaro'nun yerini söyleyen Stan.
And if Nicky was Stan's CI, it had to have been Stan who tipped him off to Arcaro's location both times.
Ona elimizdeki herşeyle vurmalıyız.
Hit him with everything we've got.
Sürekli rüyamda onun çölde susuzluktan öldüğünü ve arabamla ona çarptığımı görürüm.
I keep having this dream that he's dying of thirst In the desert, and i hit him with my car.
Mesela bunu haftalardır biliyordum ama ona en çok koyacak zamanı bekledim.
See, I've known that for weeks, but, you know, I waited till the moment when it would cause him the most pain.
Ona isim verdim, adı Giovanni.
I've named him. It's Giovanni.
onaylandı 118
onaylıyorum 26
ona aşığım 44
ona sor 138
ona göre 105
onaylayın 22
ona aşık mısın 59
ona güvenmiyorum 75
ona sordum 39
ona söylemelisin 22
onaylıyorum 26
ona aşığım 44
ona sor 138
ona göre 105
onaylayın 22
ona aşık mısın 59
ona güvenmiyorum 75
ona sordum 39
ona söylemelisin 22
ona iyi bak 123
ona bir baksana 17
ona da 19
ona benziyor 29
ona aşık oldum 18
ona dedim ki 73
ona söyle 131
ona de ki 62
ona baksana 29
ona sordun mu 17
ona bir baksana 17
ona da 19
ona benziyor 29
ona aşık oldum 18
ona dedim ki 73
ona söyle 131
ona de ki 62
ona baksana 29
ona sordun mu 17
ona dikkat edin 24
ona bakma 38
ona söylemedin mi 18
ona dokunma 127
ona sorun 49
ona söyledim 87
ona bir bak 81
ona bir şey olmaz 33
ona söyleme 26
ona bak 134
ona bakma 38
ona söylemedin mi 18
ona dokunma 127
ona sorun 49
ona söyledim 87
ona bir bak 81
ona bir şey olmaz 33
ona söyleme 26
ona bak 134