Yapabileceğimiz bir şey yok Çeviri İngilizce
1,006 parallel translation
Öyleyse yapabileceğimiz bir şey yok.
Then there's nothing we can do.
Yapabileceğimiz bir şey yok.
With all that, we've nothing to do.
Sevgilim yapabileceğimiz bir şey yok.
Darling, there's nothing we can do.
- Bir şeyler yapmalıyız. - Yapabileceğimiz bir şey yok.
We must do something There's nothing we can do
Yapabileceğimiz bir şey yok, değil mi?
There's nothing we can do about it, is there?
Gördünüz mü, yapabileceğimiz bir şey yok.
Yes. You see, there's nothing we can do about it.
Yapabileceğimiz bir şey yok mu?
- Isn't there anything we can do?
Yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing we can do about it.
Yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing we can do.
Tarzan, ben de senin kadar sabırsızım ama yapabileceğimiz bir şey yok.
Oh, Tarzan, I'm just as impatient as you are, but there's nothing we can do now.
- Yapabileceğimiz bir şey yok mu?
- Isn't there something we can do?
Beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok.
We have nothing to do now but wait.
John raporu ile geri dönene kadar ilaveten bizim yapabileceğimiz bir şey yok.
Well, there's nothing further we can do until John returns with his report.
Kendini aptal yerine koymak istiyorsa yapabileceğimiz bir şey yok.
If she's determined to make a fool of herself, there's nothing we can do about it.
Üzgünüm, Poldi, ama artık bunun için yapabileceğimiz bir şey yok.
I'm sorry, Poldi, but there's nothing we can do about that anymore.
- Yapabileceğimiz bir şey yok.
- There's nothing we can do
Bu gece burada yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing we can do here tonight. Tomorrow?
Artık yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing we can do anymore.
Yapabileceğimiz bir şey yok, burada kalmalıyız.
There's nothing for it, we'll have to stay here.
Artık burada yapabileceğimiz bir şey yok.
Yes. Well, I guess there's nothing more we can do up here.
- Yapabileceğimiz bir şey yok.
- There's nothing we can do about it.
Çünkü... yapabileceğimiz bir şey yok, değil mi?
Well, because... there's nothing we can do, is there?
- Yapabileceğimiz bir şey yok.
- There's nothing we can do.
Daha fazlasını öğrenene kadar yapabileceğimiz bir şey yok.
There isn't anything we can do until we know more.
Bay Spann, karınız bize işe yarar bir şeyler söyleyene kadar gerçekten yapabileceğimiz bir şey yok.
Mr. Spann, until your wife can give us something more definite... there's really nothing we can do.
Yapabileceğimiz bir şey yok.
There is nothing we can do.
- Yapabileceğimiz bir şey yok mu?
- Is there nothing that can be done?
Ve onların nereye gittiklerini bilmediğimize göre, yapabileceğimiz bir şey yok.
And since we don't know where they went, there's nothing we can do.
Yapabileceğimiz bir şey yok.
Nothing we can do about it.
- Yapabileceğimiz bir şey yok mu?
- Ain't there nothing we can do?
Görünüşe göre yapabileceğimiz bir şey yok.
It seems there's nothing we can do.
Ev için yapabileceğimiz bir şey yok.
There isn't anything we can do about the house.
Burada yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing we can do here.
Marco haklı - yapabileceğimiz bir şey yok!
Marco's right - there's nothing we can do!
Yapabileceğimiz bir şey yok mu?
Isn't there anything we can do?
Susan, yapabileceğimiz bir şey yok.
Susan, there's nothing we can do.
Yapabileceğimiz bir şey yok.
Nothing we can do.
Yapabileceğimiz başka bir şey yok.
There's nothing more we can do.
Motorlarınız durursa, uçağınız çalışmazsa, ya da herhangi bir sorun çıkarsa bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
If your plane stalls, if it doesn't start immediately, if you have any trouble of any kind, we won't have time to do anything about it.
Yapabileceğimiz başka bir şey yok.
There's nothing else we can do.
Evet, daha genç bir kadına, dul olmayan ve neredeyse boyu... kadar çocuğu olmayan, eline geçen her şeyi satmak zorunda olmayan birine... Hayatta kalmak için buna mecburum, çünkü her şey her geçen gün daha da... kötüye gidiyor ve yapabileceğimiz başka bir şey yok.
Yes, a younger woman, and not a widow with a boy almost grown and no means of support because I've had to sell it all to survive, to just keep going and it's worse every day.
Bir süre için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
There's nothing we can do for a while.
Yapabileceğimiz fazla bir şey yok.
I don't think there's much we can do.
Onlar için yapabileceğimiz başka bir şey yok mu?
Isn't there anything more we can do for them?
Yapabileceğimiz başka bir şey yok.
Nothing else we can do.
- Bu konuda yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
There's nothing we can do about it.
Yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
There's nothing we can do.
Bizi boğazlamak isterlerse yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
If they wanna cut our throats... there's nothing we can do about it.
- Yapabileceğimiz başka bir şey yok.
- There's nothing else on.
Onun için yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
We couldn't do anything for him. Nothing we could do.
Evet, korkarım onun için yapabileceğimiz hiç bir şey yok, Susan.
- Yes, I'm afraid there's nothing we can do about her, Susan.
yapabileceğimiz bir şey yok mu 16
yapabileceğimiz bir şey var mı 35
yapabileceğimiz bir şey olmalı 16
bir şey yok 987
bir şey yok mu 17
yapabilir misin 156
yapabilirim 355
yapabilirsin 546
yapabilir misiniz 22
yapabilirsiniz 38
yapabileceğimiz bir şey var mı 35
yapabileceğimiz bir şey olmalı 16
bir şey yok 987
bir şey yok mu 17
yapabilir misin 156
yapabilirim 355
yapabilirsin 546
yapabilir misiniz 22
yapabilirsiniz 38
yapabilir miyim 52
yapabilir 51
yapabilirler 18
yapabilecek misin 17
yapabiliriz 114
yapabilirdim 21
yapabileceğim bir şey varsa 40
yapabileceğim bir şey var mı 169
yapabilir miyiz 38
yapabileceğim birşey var mı 19
yapabilir 51
yapabilirler 18
yapabilecek misin 17
yapabiliriz 114
yapabilirdim 21
yapabileceğim bir şey varsa 40
yapabileceğim bir şey var mı 169
yapabilir miyiz 38
yapabileceğim birşey var mı 19