Yine o Çeviri İngilizce
5,044 parallel translation
İşte yine o dengesiz tavırlarına başladın.
Well, there you go with your passive aggressive stuff again.
Yine o sandalyede oturuyor işte.
Him sitting in his chair again.
Yine o aşağılık heriften mi bahsediyorsun?
Are you talking about that punk again?
Maxime yine o ahbap dediği serserilerin yanına koşacak.
Maxime will hang out again with those rogues he calls'friends'.
Yine o rüyayı gördüm.
I had that dream again
Yine o, senin yalan söylediğini bilmiyormuş gibi yaptığımız zamana mı geldik?
This is one of those times where we pretend that we both don't know that you're lying.
Yine o açık saçık giysilerinden birini giyip gelecek.
She'll wear her blingy flashy clothes Eeee!
Onu oluşturan kanser yine O'nu oluşturan kalbini durdurmuştu.
When the cancer, which was made of him... stopped his heart, which was also made of him.
- Yani bu yine o yürüyüşlerden biri gibi olacak.
So it's gonna be one of those walks.
Yine o aptal oyunu mu oynuyorsun?
Playing that stupid game again?
... o küçük çocuk ve kız yine o odada olacaklar. Tekrar ve tekrar. Sonsuza kadar.
... and that little boy and that little girl, they're gonna be in that room again... and again... and again... forever.
Ama çok uzaklaşma.Yine o binaya gidersen, gebertirim seni!
But not too far. If you go to building 9 again, I'll kill you!
Yine o eski kilisenin oralarda mı takılıyorsun?
Hanging out in the old church again?
Seni yine o getirdi ve nefesin de içki kokuyor. Kızgın köylüler tüm gece seni taş sokaklarda sürüklemiş gibi bir halin var.
Well, Hadji drove here, your breath smells like Binaca, and you look like you spent the night getting dragged through cobblestone streets by angry villagers.
Yine o konuya girmek istemiyorum.
I don't want to talk about the food truck again.
O zaman yine çarşamba.
And then it's Wednesday again.
Belki o bağdaki küçük yere yine gideriz.
Maybe, we'll go back to that little place on the vineyard.
Yine de o seni dünyaya getiren kadın, dostum.
she's still- - that's the one that gave you life, man.
Yine mi o mevzu?
Again?
Annnem babami bardan gelip almak zorunda kaldi. - Bara gitmeyi, o kadar cok sever ki, icmese bile gider. Yine!
My mom had to drag my dad from the bar... again!
O bana yine vuracak.
He'll beat me again.
O kadar yolu gelip sizi yine mi bıçakladı yoksa?
Hmm. Did she drive all the way out here and stab you again?
Tabi o şekilde sorulmamasına rağmen Yine de sağdıç bendim
Even though I wasn't really asked like that, the point is I was the best man.
Yine mi o günlüğü okuyorsun?
You're reading that diary again?
Demek istediğim o senin özel tatlındı ve o yine de hiç düşünmeden onu yedi.
Yeah, I mean, she didn't even care that it was your special dessert. She just went ahead and ate it anyway.
Hep onunla uzlaşıyorsun, ve o yine aynı davranıyor.
Every time you reconcile, he acts out again.
Kardeşim ne isterse yesin yine de kilo almıyor. Ona bakıp düşündüm. O yapabiliyorsa ben neden yapmıyorum?
My brother can eat all he wants and still be skinny, and I look at him and say, " Well, he can do it.
O hain tavşan Gene yine yapmıştı yapacağını!
Gene had done him in again, that wascally wabbit.
Yine de özlemini duyduğum şey, o merak.
Sing! What I miss though, is the wonder.
Buralara artık ne kadar çok gelmese de o yine de benim amcam.
Even though he don't come'round there too much no more, he's still my uncle.
O kayboldu ve tamamen yoruldu, fakat yine de bu mücadeleden pes etmiyor.
She's lost and totally exhausted, but she still doesn't want to give up the fight.
Sorun şu ki o tam arkanda... yine!
The problem is that she is standing behind you... Again!
Yine de gitmek zorundasın. Ne o?
You still have to go.
Yine de, bütün bildiğim büyükannenin o kayalara tırmandığı geri döndüğünde de...
All I know is, your grandmother climbed up into those rocks. And when she came back down...
O buzu yine de kullanacaklar.
They're still gonna use the fucking ice.
O kostümü yine giyersin istersen. Daha ölmedik.
You could jump right back into that suit, if you wanted to.
Yine de söylemem lazım... o...
Although I got to say, she wasn't...
- Yine, nedenmiş, o?
- Right, whatever. Yeah.
Oh, yine gözlerinizde o bakış var. Efendim!
Oh, you've got that look in your eye again.
O ezik herif için bizi yine ekti, değil mi?
She's ditching us for that loser again, isn't she?
Sırf seni yine göreyim diye o sikik merdivenleri çıkardın ya benim de ilk işim, önce seni sonra o boktan sandalyeni okyanusa atmak olacak.
You make me climb those fucking stairs just to see you again and my first order of business will be tossing you and that poxy chair into the fucking ocean.
- Yine de, aslında o da bir ilgi manyağı.
Though in fairness, he's a drama queen too.
Ama yine de o pilici alacağım.
I'll still take that chicken.
Yine de, o olmadan...
Nevertheless, without him...
O geri dönüp olup biteni öğrendiğinde de ikinizden yine güzel fikirler bekliyorum.
The two of you come up with some idea how to deal with him when he returns and finds out about all this?
O, Isabel'in babası olmasaydı, biz bu konuşmayı, yine de yapar mıydık?
If he wasn't Isabel's father, would we even be having this conversation?
Daha çok zarar verebilir, daha çok acı ve ıstırap çektirebilir bizi evrendeki her şeyden daha fazla baştan çıkarabilir ama yine de, biz günah işleriz o işlemez.
He can do more damage, cause more pain and suffering provide us with more temptation than anything in the universe and yet, we sin and he doesn't.
Niye? Niye sik kafesinde hissetsin ki? Tüm o öfkesine rağmen, yine de o kafesteki bir siktir.
Despite all his rage, he is still just a cock in a cage.
- Yine mi o konu?
Ah... it's that again, is it?
Ama yine de kasabayı kaybetmenin sana kişisel olarak vereceği etkiyi düşünmek, alay konusu olman, rezil olman Connor Lang'in büyükelçilik koltuğunda şansını kaybetmen o kibirli suratındaki kibirli gülümsemenin sonsuza dek kaybolması, işte o güzel olurdu.
And yet, seeing what that sad event would do to you personally... the humiliation and disgrace, losing your shot at Connor Lang's ambassador seat, the permanent removal of that smug smile from your smug face... now that would be something
8. sınıftan sonra okula gitmesek bile dinsel çalışmalarımızdan yine de o sorumlu olurdu.
Even though we stopped going to school after eighth grade, he was still responsible for our religious training.